Deniz ürünleri iyot kokusu içe çeke çeke yenir algısını kıran, farklı pişirme teknikleriyle hazırlanan mevsim balıklarını; günlük olarak hazırlanan soğuk meze ve ara sıcaklarla tamamlayan, butik bir balık restoranı...
Farklı sunumları, iddialı menüsü ve atmosferiyle plazaların orta yerine demir atmış lezzet elçisi Beluga Balık’a Yemek.com olarak konuk olduk. Gastronomi sektörünün duayeni Osman Serim danışmanlığında, gastronomi eğitimi almış işletmeciler ve şef Cengiz Nalbant yönetimindeki mutfaktan çıkan Beluga Balık tariflerinin püf noktalarını sizler için not aldık.
Fotoğraf: Özgür Bakır / Beluga Ataşehir
Beluga, adı ve logosunu dünyanın en pahalı havyar cinsine borçlu. Logo tasarımı ilhamını, işletmeci Mişel İpekoğlu’nun eşi Ceni İpekoğlu’nun görmüş olduğu bir rüyadan almış. Gövdesi saydam bir balık, karın kısmında bulunan siyah balık yumurtaları ve kafasına taktığı altın taç ile konuk olmuş rüyaya. Ağırladığı tüm misafirlerin damağında benzersiz bir tat bırakmaya söz vermiş.
Bir hayalden yola çıkılan bu lezzetli hikaye, plazaların arasına kurulu düzende hayli iddialı bir alana inşa edilmiş. Amaç; “Balık deniz kenarında yenilir” algısını kırmakmış. Demir attığı kara parçasına deniz kokusunu beraberinde getirsin diye dışarıdan "büyükkk" bir güverteyi andırmış Beluga. Ona göre ışıklandırılmış. Denizden esen tatlı rüzgarı iç dekorasyonuna da yansıtmış. Mavi suların dinginlik ve huzurunu, açık mavi/pembe/beyaz renklerle taşımış kimliğine.
Fotoğraf: Özgür Bakır / Beluga Balık Yemek Düzeni
Kapısı tüm konuklarına açık olan mutfağını hep temiz tutmuş, hep beyaz. Onu ziyarete gelen tüm konuklarını dinlemiş, önem vermiş. Denizden çıkan kıymetli ve lezzetli bir elçi olduğundan olsa gerek sürekli yenilemiş kendini, bunun ağırlığını üstlenmiş. Başarılı da olmuş. Başka yerde tatmadıkları lezzetleri burada deneyimlemiş konuklar. Denizin öne çıkan tatları; mevsim sebze ve meyveleri, kuru ve taze baharatlar, ev yapımı lezzetli soslar, çeşniler ile iş birliği yapmış. 60’a yakın ara sıcak, 40’ı aşkın soğuk meze böyle böyle ortaya çıkmış.
Fotoğraf: Özgür Bakır / Beluga Balık Ataşehir
Kızarmış bostan patlıcanı içerisine saklanan sotelenmiş deniz ürünleri, rendelenmiş kaşar peyniri koruması altında fırının yolunu tutmuş. Bir Beluga klasiği balık merzane çok sevilmiş örneğin. Hardallı sosuyla sıcak sıcak sunulan lezzet topu; hep anılmış, hep istenmiş. Balık simit, yufkalı levrek, balık beğendi, külbastı, balıklı pazı sarma, balık pizza, soyalı uskumru, soğan halkaları arasına yerleşen ahtapot köftesi bir adım öne çıkmış, dilden dile yayılmış. Beluga havyarı adına yakışır şekilde istek üzerine teşrif etmiş sofralara.
Midye sevenler, midyeyi çıt çıt çekirdek gibi yiyebilsin diye her yıl Ekim ayında midye günleri düzenlenmiş. Fransa’dan getirtilen özel tencereler içerisinde şarap soslu midyeden (Moules Mariniere) tutun da safranlı ve fırınlanmış çeşitleri hazırlanmış kara midyelerin. Lezzetli sosu kaşık kaşık içilmiş.
Güzel her hikayenin mutlu bir sonu olduğu gibi güneşli sabahlara uyanılan her rüyanın da tatlı bir bitimi varmış. Beluga’da tatlı son; kabak, incir, ayva ve ceviz tatlısı, fırın helva ile sınırlı kalmamış. “Kestaneli sufle, ben de varım” demiş. Çikolata kalpli sıcak kek, incir ve hurma sufle, parfe, muhallebi kup da boş durmamış, bu hoş davete katılmışlar.
Farklı lezzetlerin buluştuğu, sürekli daha iyinin denendiği, eğitimli mutfak, yönetim ve servis personeli ile de klasik ve bilinenden ayrılan denizin kıymetinin bilindiği, farklı eğitim ve organizasyonların düzenlendiği ev sıcaklığında butik bir balık restoranı olmuş Beluga, rüya gerçeğe dönüşmüş. Sofrasına konuk olanlara afiyet, olmayanlara ilham olmuş. Hikayesi dilden dile yayılmış...
Fotoğraf: Özgür Bakır / Beluga Balık Şefi Cengiz Nalbant
Yorumlar
0