Millet olarak çay içmeyi pek severiz, samimi buluruz üstelik. Sıcacık bir çay içelim diye giriveririz bir kafeye, buz gibi bir kış gününde. İliklerimize kadar ısınırız daha ilk yudumda. Çay içtiklerimiz doyamadıklarımızdır, bir kahve diye sınırlandıramadıklarımızdır. Kaç bardak içtiğimizin önemi olmaz, fazlası çarpıntı yapmaz. Fazla efkar isterseniz bu içeriğimize bir göz atın derim.
Beş çayı ne kadar İngilizlerle özdeşleştirilse de biz çayı saatlere sığdıramayız. Altın günü yapar ve bütün gün boyunca çay eşliğinde birbirinden lezziz yancıları konuk ederiz midemize.
Keki hem tatlı hem tuzlu yüreğimizin en içine kabul ederiz, hele fırından yeni çıktıysa değmeyin keyfimize. Her malzemeyi koşulsuz kabul ederiz mutfağımıza ama bazılarını birbirinden ayıramayız. Kabağı dereotsuz düşünemezken bir de yanına keçi peynirini ekledik mi... İşte o zaman altın günlerinin, çay saatlerinin en çok konuşulanı biz oluruz.
Öyleyse kabak, keçi peyniri ve dereotunun mükemmel uyumunu bu çay saatimizin kalbine koymaya ne dersiniz?
Yorumlar
0