Kahve bağımlısı, hatta daha da genellersek kafein bağımlısı olmayan çok az insan kaldı artık. Sabahtan akşama kadar kahveyi elinden düşürmeyen, özellikle iş yerinde çaya-kahveye dur diyemeyip kupalar dolusu içen insanlar olduk çıktık.
Bir noktaya kadar haklıydık da. Uykumuzu açıyor, kendimizi daha iyi hissetmemize neden oluyor ve daha pek çok işe yarıyordu. (bknz: İyi Günde Kötü Günde Elimizden Düşürmediğimiz Kahvenin Hiç Bilmediğiniz 10 Faydası)
Gelin görün ki bu kadar faydasının yanı sıra fazlasının zararlı olduğunu da içten içe biliyor, her gün gazetelerden okuyup uzmanlardan dinliyorduk.
Hal böyle olunca, kafein bağımlılığından, özellikle de şu elimizden düşürmediğimiz kahvelerden vazgeçmek için çeşit çeşit yollar deneyenlerin de sayısı son zamanlarda giderek arttı. İşte tam da böyle bir denemeye girişen Dan ile tanışın istedik bugün.
Bir hafta boyunca kahveyi, hatta kafeini hayatından çıkaran bu eğlenceli adamın yaşadıklarını öğrenin, eğer böyle bir niyetiniz varsa siz de onun tecrübelerinden faydalanın istedik.
Karşınızda son zamanların en eğlenceli ve bir o kadar da zorlu deneylerinden birine imza atan Dan ve bir hafta boyunca yaşadıkları...
Tam bir kahve tutkunu olan Dan, iş yeri sayesinde bir haftalık bambaşka bir hayata adım atıyor...
Yazar olan Dan Gentile, kahveyi hayatının merkezine koyanlardan. Mesleği gereği Brezilya'daki kahve çiftliklerini ziyarete giden Dan, tam da bu bol kafeinli turundan döndükten sonra onun için oldukça zorlu geçecek bir deneyle yüz yüze geliyor.
Patronları, elinden kahve eksik olmayan Dan'e kafein bağımlılığından kurtulabilmesi adına bir süre kahve içmemesinin iyi olacağını, bu sayede vücudundaki gereğinden fazla kafeinden kurtulabileceğini söylüyorlar. Bu fikri beğenen Dan de, tüm bu süreci de okuyucularıyla paylaşmak istiyor ve yaşadıklarını gün gün aktarmaya başlıyor.
Pazartesi: "Kendimi biraz bitkin hissediyorum"
Pazartesi günü, bu zorlu haftanın henüz başındayken, kendini biraz bitkin hissettiğini söylüyor Dan. Bu yorgunluğu da elbette pazartesi sabahları güne her zamanki gibi en sevdiği kahveyle başlamak yerine limonlu ve zencefilli bir bitki çayıyla başlamasına bağlıyor.
Üstelik sabahın erken saatlerinde baş ağrısı da başlıyor.
Akşam saatlerine doğru deneyinin ilk gününün nasıl geçtiğini yazmaya başlayan Dan, kahvesizlik hakkında gözlemlerini yazmak için bile kahveye ihtiyaç duyduğunu söylüyor ve ekliyor:
"Vücudum Mario'daki hızlandıran mantarlara ihtiyaç duyuyor. Her şey çok yavaş ilerliyormuş gibi geliyor ve baş ağrım hala devam ediyor. Göz kapaklarım isyan etti, sıkıcı bir hocanın dersindeymişim gibi kapanmaya çalışıyor ve sağ gözüm durmaksızın seğiriyor."
Salı: Dan, ikinci gününde daha agresif biri haline geliyor ve baş ağrısına bir çözüm bulamıyor...
Sabah uyanır uyanmaz evdeki kahve ekipmanlarının yanına gitmekten kendini alamayan Dan, pazartesiden beri süren baş ağrısı sorunundan salı günü de kurtulamıyor.
Neyse ki göz doktoruyla konuşmasının ardından gözlerinde ciddi bir sorun olmadığını, bu seğirmenin stresten, uykusuzluktan ve kafeinsizlikten olmuş olabileceğini öğreniyor ve durumun geçici olması sayesinde rahat bir nefes alıyor.
Öğleden sonra köpeğiyle olan iletişiminin eskisinden çok daha farklı olduğunu söyleyen genç adam, onunla oynamak bile istemediğini, hatta o oynamak istediğinde ona bağırdığını ve kendini bugüne kadar hiç olmadığı kadar agresif hissettiğini söylüyor.
Salı akşam, saat daha 19:00'ken uykuya dalıyor...
Çarşamba: Enerjisi bir önceki güne göre daha yüksek olan Dan, baş ağrısından da kurtuluyor...
Çarşamba sabahı, sabah erkenden kalkmayı başaran Dan, alarmını her zamankinin aksine onlarca defa değil sadece bir kez ertelediğini ve bu sonucun oldukça şaşırtıcı olduğunu söylüyor. Güne enerjik br şekilde başlayan genç adam, ne yazık ki henüz 1 saat geçmişken yeniden enerjisinin düştüğünü hissetmeye başlıyor.
Neyse ki bununla kahve içmeden de baş edebileceğini öğrenen Dan için bugünkü en iyi gelişmelerden biri baş ağrısının olmaması. Ama gözünün de hala seğirdiğini söylemeden geçmeyelim tabii.
Perşembe: Arkadaşları da Dan'in enerjisinde bir düşüş olduğunu söylüyor...
Çarşamba gününü diğer günlere oranla daha enerjik tamamlayabilen Dan, perşembe günü arkadaşlarıyla buluştuğundaysa yeniden kendini enerjisiz ve bitkin hissetmeye başlıyor. Arkadaşları Dan'in her zamankine göre çok enerjisiz olduğunu söylese de Dan girdiği yoldan dönmüyor ve bu bir haftayı hiç kahve içmeden tamamlayabilmek için evde farklı çalışmalara girişiyor.
Önce kendine nane çayı demliyor, ardından enerjisini yerine getirebilmek için şeker yemeye başlıyor. Buzdolabında ne kadar sıvı içecek varsa bitiriyor ve son olarak içtiği suyun içine limon dilimleri koyarak ağzının tatlandırmayı deniyor.
Kahvesiz geçen günlerinde Dan, ağız kuruluğundan da çokça rahatsız olduğunu ekliyor aldığı sonuçlar arasına.
Cuma: "Şu anda kahveye olan ihtiyacım sadece sinirsel"
Cuma gününe harika bir başlangıç yapan Dan, bugüne kadar çektiği baş ağrısı, göz seğirmesi ya da enerjisizlik gibi sorunlarla da pek karşılaşmıyor ve deneyinin beşinci gününde yaşadıklarını bir bir anlatıyor:
"Garip bir biçimde uykulu değilim. Halbuki geç de yatmıştım. Yani şu anda kahveye olan ihtiyacım sadece sinirsel. Kahvenin o ağızda bıraktığı fantastik tat için.
Bazı anlarda durduk yere, eski bir arkadaşı özler gibi canım kahve ister oldu. 'Şimdi şu arkadaşımla takılmayı çok isterdim' dersin ya durduk yere, öyle işte. Belki biraz oturur, müzik dinlerdik. Belki FIFA oynardık. Kahvenin beni yenmesine izin bile verirdim."
Cumartesi: "Elinde kahve olan birini gördüğümde inanılmaz kıskanıyorum"
Cumartesi günü, köpeğiyle yürüyüşe çıkan ve yürüyüşün ardından biraz uyumayı seçen Dan için o gün en büyük zorluk akşam gittiği müzik festivali olmuş.
Çünkü festivaldeki birçok insan kahve içiyormuş ve bu durum onu epey rahatsız etmiş, öyle ki cumartesi gününü anlatırken genç adam "Elinde kahve olan birini gördüğümde inanılmaz kıskanıyorum" demekten kendini alamamış. :)
Pazar: "Ama ben değiştim! Bu kadar dayanmışken bundan sonra da dayanırım"
Dan, pazar gününe, yani bir haftalık deneyinin son gününe geldiğinde de kahve özlemi hala devam ediyor. Ama neyse ki ilk günlerde yaşadığı o halsizlik, enerjisizlik, baş ağrısı ya da göz seğirmesi gibi durumlar kendini göstermiyor.
Dan, bu pazar günü de hafta boyunca yaptığı gibi kahveden uzak duruyor ve onun yerine portakal suyu gibi daha sağlıklı seçeneklere yöneliyor. Canı kahve istediğindeyse "Ama ben değiştim! Bu kadar dayanmışken bundan sonra da dayanırım" diyerek kendini motive ediyor.
Peki, bu zorlu haftanın sonucu ne oluyor: Dan, kahve bağımlılığının nedenlerini keşfediyor
Dan, her gününü ayrıntılı bir şekilde anlattıktan sonra, aldığı sonuçları, kendi gözlemlerini ve hissettiklerini de paylaşıyor tabii:
"İlk günler zordu, inkar etmek yok. Baş ağrısı, düşen göz kapakları çok kötüydü.
Motivasyonum da kesinlikle düştü ama kara deliklere, hiçbir şeyin olmadığı yerlere değil. Güçsüz hissettiğim zamanlar oldu ama dayanabildim.
Kahve ve kendim hakkında ne öğrendim derseniz...
Kahve ile ilgili en çok özlediğim şey uyarıcılığı falan değildi, iki işlevli olmasıydı. Ödül ve motivasyon. Kahveyi bir göreve başlatıcı olarak görüyordum ve o görev bitince de kendimi ödüllendiriyordum. Bu, sağlıksız bir felsefe."
Kaynak: thrillist
Yorumlar
2