Vejetaryen beslenmek, Türk mutfağı gibi etin ön planda olduğu mutfaklarda zor. Etin seveni çok, içinde et olmayan yemek adeta yok. Etçil Türk toplumuna farklı geliyor haliyle ve çok soruyla ve yanlış yargılarla karşılaşıyoruz. Sizler için bunları ve kendimce cevaplarını derledim.
Neden et yemiyorsun? Eti sevmiyor musun?
Vejetaryen olan herkes etten nefret ettiği için et yemeyi bırakmıyor. Eti çok sevip yemeyi bırakanlar da var, etten nefret edenler ve tadına bile bakmamış olanlar da var. Eti sevmeyenlerin vejetaryen olması daha kolay bence. Kendi açımdan cevap verecek olursam, et yemeyi çok severdim (sakatat da!) ama yine de kendimi etçil olarak tanımlamazdım çünkü eti tek başına da, sebzelerle ve başka şekillerde yemeyi de çok severdim. Etsiz yemek olmaz mıydı olurdu tabii ki ama etle daha güzel olur gibi gelirdi bana. Eti bu kadar çok seviyorken bir anda ondan vazgeçmek insanda iki şeyi sınıyor bence. Birincisi hayvan yiyor olmanın vicdan azabı. İkincisi de sevdiğin bir şeyden vicdanın ve iç huzurun için uzak kalma iradesi. Hayvanların doğada bizim besin kaynağımız olması için var olduklarını düşünmeyi bırakıp tüm canlıların (ve tabii insanlar da dahil) ekosistemin bir parçası olduğunu düşünmek ve bunu bir prensip haline getirmek işleri daha kolay kılıyor bana kalırsa.
Et yemeyi özlemiyor musun? Etli yemekleri canın çekmiyor mu?
Etli yemekleri çok seven birisi buna karar verdiğinde elbette özlediği ve canının çektiği zamanlar olacaktır. Kimisi bu can çekmesi sonucu kendini et yiyorken bulabileceği gibi kimisini de bu beslenme düzeninden alıkoymaz. Tabii canı hiç çekmiyor, aramıyor hatta tadını bile bilmiyor olan insanlar da vardır. Bana kalırsa bu kendini kapatma meselesi. Vejetaryen beslenmeye geçmeden önce et ya da içinde etin olduğu yemekler ağzımı sulandırırdı! Mesela kebap ya da tantuni yerken o suyun bileklerden akması, mantının lezzetinin damakta kalması, hamburgerdeki et ve diğer elementlerin tadına aynı anda varmak gibi hisler hoş gelirdi ve tükürük bezlerim çıldırırdı! Vejetaryen beslenmeye başladığımdan beri eti ve etin içinde olduğu yemekleri hiç aramadım çünkü baktığımda görüyorum ki ben kendimi gerçekten onlara tamamen kapatmışım. Eskiden bende lezzet ve mutluluk uyandıran kokular, görüntüler şimdi midemi bulandırıyor çünkü baktığım pencere tamamen değişti. Eskiden benim için lezzeti, yeme hazzı anlamına gelen etli yemeklere artık ceset yiyormuşum gibi bakıyorum. Haliyle canım da istemiyor hiç.
Yiyecek bir şeyler bulmak zor değil mi? Yiyeceklerin içinden eti çıkarınca geriye ne kalıyor ki?
Evet özellikle Türk mutfağı gibi etten zengin bir mutfak kültüründe eti çıkarınca geriye pek bir şey kalmıyor. Özellikle de doğu illerinde etin girmediği neredeyse hiç yemek yok. Ama hiçbir şeyin alternatifi yok değil ayrıca dünyadaki tek mutfak Türk mutfağı değil, inanın bana! Dünya mutfağında çok daha fazla vejetaryen ve vegan dostu yiyecekler var ve pekala çok da lezzetli oluyorlar. Kaldı ki Türk mutfağında da etsiz yenilebilecek çok yiyecek var, özellikle de zeytinyağlı olanlardan. Etli dolma yemezsin mesela zeytinyağlı dolma yersin, hem de çok lezzetli olur! (Çok sevdiğim bir zeytinyağlı dolma tarifi var laf aramızda, sonra tarifini bırakırım buraya.) Mantıyı da etle değil de patatesle doldurursun mesela mis gibi hengel mantısı olur. (Bu dünya mutfağına açılan bir kapı gibi oldu.) Karnıyarık yemezsin mesela imam bayıldı yersin. Hamburger ve pizzadan vazgeçmek zorunda da değilsin! Vejetaryen pizza, köftesi sebze ve baklagillerden yapılan hamburgerler ne güne duruyor kuzum? (özellikle 4 peynirli pizzayı ve falafel burgeri çok lezzetli buluyorum, bu bir yatırım tavsiyesidir ) Döner, kebap yemezsin mesela nohut dürümü, etsiz çiğ köfte yersin. (Bu da bir dışarı lezzeti kıyağı olsun, tabii bunları evde de yapmak mümkün ) Elinde türlü türlü tahıl, sebze, baklagil varken et gerçekten de olmazsa olmaz değil. Vejetaryenlik demek tekdüze beslenmek demek değil, burada anlaşalım!
Etten alamadığın besin maddelerini nasıl karşılamayı düşünüyorsun?
Et gerçekten de sağlığımız için çok önemli proteinler, vitaminler, iz elementler ve birçok besin maddesi içeriyor. Özellikle de B12 ve D vitamini hayvansal gıdalardan alınması oldukça önemli. Bunu kabul etmekle birlikte bu besin maddelerini başka nasıl alabileceği iyi belirlenirse sağlık açısından bir sorun oluşturmaz mesela. Burada önemli olan 2 soru var: Yemediğim gıdalarda hangi besin maddeleri var? Bu besin maddelerinin eksikliğini nasıl telafi edebilirim? Bu noktada besin değerlerini bilmemiz önemli. Ette yüksek oranda protein var ve etli beslenme proteini karşılamak açısından faydalı. Vejetaryen beslenmede ister istemez protein alımı biraz azalmıştır ama yerine koyacağımız protein kaynakları bunun açığını kapatacaktır. Et bu dünyadaki tek protein ve besin kaynağı değil, hiçbir zaman da olmadı. Hayvanları öldürmeden elde ettiğimiz süt, yumurta, yoğurt gibi hayvansal ve bitkisel ürünlerden de (doğru bir beslenme ile) ihtiyaç duyulan protein ve diğer besin kaynakları karşılanabilir. (Tabii veganlar için hayvansal gıdalar söz konusu olmadığı için daha çok sıkıntı yaşanabilir, aman dikkat!) Bu konuyla ilgili sonra daha detaylı yazmak istediğim için soruyu genel anlamda şimdilik bu kadar cevaplıyorum.
Kendim için cevaplayacak olursam, et dışında yenilebilecek çok şey olduğunu ve et yememekten kaynaklanan eksiklerin doğru bir şekilde beslendiği takdirde kapatılabileceğini (besin değerlerine bağlı kalarak ve tamamlayıcı olmasını sağlayarak) bildiğim için eksik yaşayacağımı düşünmüyorum. Eğer gerekli olursa dışarıdan B12 ve demir takviyesi alabilirim tabii ki.
Et yemeyerek ne yapmak, nereye varmak istiyorsun?
Vejetaryen ve veganlar et (veganlar hayvansal ürünlerin tamamından) uzak duruyor olsalar da dünyada aklınıza gelecek-gelmeyecek birçok hayvanın eti zaten ciddi miktarlarda tüketiliyor. Arz-talep dengesi anlamında bu hayvanların etleri de her gün endüstriyel olarak tonlarca üretiliyor, yani her gün hiç de azımsanamayacak kadar hayvanlar biz yiyelim diye öldürülüyorlar. Özellikle dini veya başka gerekçelerle yapılan bazı ritüeller maalesef toplu can pazarına sahne oluyor.
Zaten o etler üretiliyor ve kesiliyorlar, et yemeyerek hayvanların hayatını mı kurtaracaksın ki? O etler yesen de yemesen de ölecekler sonuçta.
Tabii ki bir insan bireyselde bir hayvanın kesilmesini engelleyemez ve o etler yine üretilmeye devam edilir ama o eti, cesedi yemeyerek o iç huzur ve bir "cinayete" ortak olmamanın verdiği vicdan rahatlaması et yememek için gayet de geçerli ve yeterli bir sebep bence. Bu noktada deniz yıldızı hikayesini iliştirmek istiyorum: Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken, denize telaşla bir şeyler atan bir adama rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin, sahile vurmuş deniz yıldızlarını denize attığını fark eder. “Niçin bu deniz yıldızlarını denize atıyorsunuz?” diye sorar. "Topladıklarını hızla denize atmaya devam edersin ki?" “Yaşamaları için” yanıtını verir. Adam bu defa “İyi ama burada binlerce deniz yıldızı var. Hepsini atmanıza imkan yok. Sizin bunları atmanız neyi değiştirecek ki?” der. Yerden bir deniz yıldızı daha alıp denize atan kişi, “Bak onun için çok şey değişti” karşılığını verir. Bireysel çabalarımız tek başına hayvanların kesilmesini engellemese bile kendi içimizdeki vicdan ve farkındalık açısından çok önemli. Hem aradan zaman geçtikçe gerçekten de birkaç hayvanın kesilmesini azaltmış olabileceğiz! Bazen az, çoktur. Az, çoğa gidilen yolun minik adımlarıdır ve bu adımları atmazsak yola başlayamayız bile.
Değinmek istediğim bir diğer nokta, cevabımın başında dediğim gibi ortada bir arz-talep dengesi var. Bu etler insanlar yediği için üretiliyor ve üretildikçe insanlar yiyorlar. Mezbahalar tam gaz çalışıyorsa bu talebi karşılamak içindir. Kitlesel bir şekilde vejetaryen ve/ya vegan beslenmeye geçildiğinde anlamlı miktarlarda hayvanı canından etmemiş olabiliriz, bir düşünsenize! Daha az et yenirse daha az et üretilir ve böylece nice canlar kaybolmaz. Var bir hayalimiz...
Ama hayatın akışına karşı geliyorsun, en nihayetinde hayvanlar da hayatta kalmak için birbirlerini yiyorlar
Bu doğru, hayvanlar birbirilerini yiyorlar. Yaşamın dengede kalması için bir besin zinciri oluşmuştur mutlaka. Ama atladığınız nokta, hayvanlar bizim bildiğimiz anlamda ileriyi düşünemezler. (Düşünceleri vardır elbette ama onlar da içgüdüler üzerine kurulmuştur, etik ve ahlak bağlamında düşünmezler.) Bir hayvan sadece hayatta kalma içgüdüsüyle, etik değerleri düşünmeden bir hayvanı avlar ve yer. Bu doğanın kanunudur nihayetinde ve hayvan da içgüdüsel olarak bu kanuna uymaktadır. O hayvan sadece kendi karnını doyurmak için kendine yetecek kadar besini yemiştir, doyduktan sonra diğerlerine bakmaz bile, bu işi endüstriyel olarak yapmaz. Bir hayvan ne yemesi gerekiyorsa doyuncaya kadar yer ve hayatta kalmak için bunu yapmak zorundadır.. Etse et (karnivor), otsa ot (herbivor). Ya da ikisi de (omnivor). İnsanlar da omnivor beslenen hayvanlardır. Ama bunun yanında düşünen hayvanlardır da. Vejetaryenlik ve veganlık insan fizyolojisine aykırı beslenme tipleridir. İnsanlar beslenme sınıflamasına göre hem etçil hem otçul olmakla birlikte etik değerlere aykırı değildir. Bir hayvan ne yemesi gerekiyorsa onu içgüdüsel olarak yer ve gerisini düşünmez, gerçekten de o besine mecburdur ama insan yaptığı şeylerden sorumludur çünkü düşünebilmektedir. Besinlerini hem etten hem ottan alabileceğini, et yediğinde bir hayvanın canından olduğunu ve (et dışında) hayvansal ve bitkisel kaynaklardan da besinlerini karşılayabileceğini ve böylece hiçbir canın kaybolmayacağını bilmektedir. Buna rağmen insan et yemeyi tercih etmekte ve hayatta kalmaktan çok damak zevki, “lezzet katsın” gibi gerekçelerle yapmaktadır, ayrıca bireysel de değil çünkü endüstriye dökmektedir. Yani insanın et yemesi ile hayvanın et yemesi aynı şekilde değerlendirilemez.
Balık eti etten sayılmaz ya, mesela onu yesen ne olur ki? Hem bir tanıdığım var, balık yiyor.
Bir kere balık eti ETTEN SAYILIR. Burada esas diyeceğim bu değil elbette. Beslenme rejimleri çok çeşitli ve herkes benzer şekillerde beslenmiyor. Vejetaryenlik de kendi içerisinde gruplara ayrılmıştır. Bunlardan kısaca bahsetmek istiyorum. (en katı olandan başlayarak)
Vegan -> bu kişiler hiçbir hayvansal gıdayı (bal da dahil evet!) tüketmezler. Sadece yemekle ilgili de değil, hayvan derisinden ya da başka parçalarından üretilen şeyleri giymezler/takmazlar ve hayvanlar üzerinde denenen kozmetikleri kullanmazlar (umarım kozmetik denildiğinde tek makyaj malzemesi anlaşılmıyordur). Veganlar da kendi içerisinde alt gruplara ayrılırlar. Ancak bu grubun beslenme konusunda özellikle dikkatli olması gerekiyor.
Ovo-vejetaryen -> bu kişiler hayvansal gıda olarak sadece yumurta tüketirler. Süt ve süt ürünleri tüketmezler.
Lakto-vejetaryen -> bu kişiler hayvansal gıda olarak süt ve süt ürünlerini tüketirler. Yumurta tüketmezler.
Lakto-ovo-vejetaryen -> bu kişiler et dışındaki tüm hayvansal gıdaları (hem süt ürünlerini hem yumurtayı) tüketirler. (Kendisi benim de benimsediğim bir beslenme rejimidir.)
(Tabii ki ben de hayvan derilerinden ya da parçalarından yapılan kıyafetleri ve takıları giymiyorum/takmıyorum ve hayvanlarda denenen kozmetikleri, malzemeleri asla kullanmıyorum. Et yerken de kullanmıyordum ama şimdi hayvanlara olan sevgimle daha paralel bir şekilde yaşadığımı düşünüyorum.)
Pesko-vejetaryen (pesketaryen) -> bu kişiler kırmızı et ve kanatlı eti tüketmezler ancak deniz ürünlerinin etlerini tüketirler.
Pollo-vejetaryen (pollotaryen) -> bu kişiler kırmızı et ve deniz ürünlerini tüketmezler ancak kanatlı hayvanların etlerini tüketirler.
Semi-vejetaryen -> bu kişiler kırmızı et tüketmezler, kanatlı hayvanların ve deniz ürünlerinin etlerini tüketirler.
Son sözler ve tavsiyeler
Bunları yazmaktaki amacım elbette ki et yiyenleri kötülemek veya ötekileştirmek değil. Etrafımda sıkça sorulan sorulara ve söylenen yargılara mantıklı olduğunu düşündüğüm cevapları vermek ve farklı bir pencereden bakmanızı sağlayabilmek. Burada yazdıklarım hem genel kanıları hem de kendi fikirlerimi içeriyor. Daha bilimsel ve tıbbi bir içerik de sonra yazmayı düşünüyorum. Tavsiyelerimi de aşağıya bırakıyorum:
-Beslenme rejiminizi değiştirmeye karar verdiyseniz bunu sağlam bir temele oturtmalısınız. Çok iyi araştırma yapmalı ve bu şekilde sağlığınızı kaybetmeyeceğinize emin olmalısınız. Bir doktor ve/ya diyetisyen eşliğinde de bu süreci ilerletebilirsiniz.
- Bazı beslenme rejimleri, özellikle glutensiz, vegan vs. beslenme oldukça pahalıdır. Aklınızda bulunsun! Bütçeniz yetersizse (tıbbi olarak mecbur değilseniz (çölyak, vs) bu fikirleri şimdilik erteleyin.
- Örneğin vejetaryen beslenmeye karar verdiyseniz ama bunu radikal bir şekilde uygulayamıyorsanız belirli günlerde veya öğünlerde eti hayatınızdan çıkarmayı deneyebilirsiniz. "Meatless Monday" yani "Etsiz Pazartesi". İyi de neden pazartesi? Çünkü insanlar genellikle pazartesi günleri dışarıda yemiyor. Ayrıca hafta sonu güzel bir alışveriş yaptığınızda pazartesi günü onları pişirmek cazip olabilir. Bir gün bile olsa et yememek sizi iyi hissettirecek, emin olun!
- Her ne kadar beslenme rejimleri gruplara ayrılmış olsa da kişiye özeldir. Bundan dolayı ondan bundan duyduklarınızı birebir uygulamaya kalkmayın ve kendinizi en iyi hissettiğiniz şekilde değiştirin, geliştirin.
- Sağlığınızda bozulma gördüğünüz takdirde bir doktora başvurun ve beslenme rejiminizi sağlıklı kalabileceğiniz bir şekle getirin, takviye alın, gerekiyorsa beslenmenizi değiştirin.
Son olarak: Bu hayatta özgürlüğe ve hoşgörüye her zaman inanmışımdır. (Teoride harika bir şey ama uygulamada fazlasıyla sıkıntı çekiyoruz insanlık olarak.) Maalesef yaşadığımız dünya üzerinde ne yapsanız, hangi cinsiyetten hoşlanırsanız, kendinizi nasıl tanımlıyorsanız, hangi dini ve ideolojiyi benimsiyorsanız hatta nasıl besleniyorsanız, hangi kilodaysanız da laf edecekler olacaktır. Ağzı olan konuşuyor arkadaşlar. Unutmayın ki, başkalarının özgürlüğünü tehdit etmediği ve başka düşüncelere hoşgörü gösterildiği sürece istediğinizi yaparsınız ve kimse buna bir şey diyemez. Hayat sizin hayatınız, onu şekillendirmek de sadece size ait, tabii ki başkalarının özgürlük alanını gözetmek şartıyla (Sonuçta insan sosyal bir varlıktır ve düşünebildiği için hem bireysel, hem toplumsal biçimde ele alınmalıdır). Bu dediklerim her konu için geçerli.
Umarım demek istediklerimi kırıcı olmadan ve öznel bir bakış açısıyla anlatabilmişimdir. Sağlıklı, hoşgörülü, anlayışlı ve özgür bir dünya dileğiyle!
Yorumlar
3