Bugün size 1951'de yaşanmış olmasına rağmen hala tam olarak aydınlatılamamış olan ve tarihin en büyük gizemlerinden biri olmasıyla bilinen bir olaydan bahsedeceğiz.
Fransa'nın Grad bölgesinde 300 kişinin yaşadığı küçük bir yerleşim alanı olan Pont-Saint Esprit köyünde gerçekleşen bu olay tüm köyün delirmesiyle ve yedi kişinin ölümüyle sonuçlanırken tarihe de lanetli ekmek olayı olarak geçti.
Ucu CIA'e kadar bağlanan bu korkutucu olayın detayları ise çok daha garip.
Tarih 16 Ağustos 1951, yer Fransa'da küçük bir köy
Her şey insanların kendi halinde, sıradan bir hayat sürdüğü Pont-Saint Esprit köyünde tarih 16 Ağustos 1951'i gösterdiğinde başladı. Daha sabah saatlerinden itibaren herkeste bir gariplik vardı. Bazıları ejderhaların, yılanların kendilerine saldırdığını söylüyordu.
300 kişilik köyde herkes aynı anda halüsinasyonlar görmeye başlıyor
Örneğin olayların yaşandığı dönemde 11 yaşında olan Charles Granjhon büyük annesini boğmaya çalışmış, işçi Gabriel Validire kendisinin öldüğünü, oda arkadaşının karnının da yılanlar tarafından yendiğini söylemişti. Başka bir yaşlı kadın kaplanların ona saldırdığını öne sürüyordu.
Kısacası neredeyse tüm köy aynı anda hayal görmeye başlamıştı. Bu hayalleri ise ejderhalar, kaplanlar, yılanlar ve daha birçok yaratık kaplıyordu.
50 kişi akıl hastanesine yatırılıyor, kendini pencerelerden atanlar oluyor
Olay büyümeye devam edince yetkililer duruma el koydu ve 300 kişi üzerinde araştırmalar başladı. Hatta bunlardan 50'si akıl hastanesine yatırıldı. Bu hastalar arasında kalbinin yerinden çıktığını ve doktorlardan onu yerine koymasını isteyenler bile vardı.
Aradan günler geçti ama hiçbir şey normale dönmedi, hatta daha kötüye gitti. Örneğin olaylar başladıktan 8 gün sonra bir hasta kendini akıl hastanesindeki odasının penceresinden "Ben bir uçağım" diye attı.
Suçlu köyün fırıncısı mı?
Zaman geçip araştırmalar sonuç vermeye başlayınca 300 köylünün delirdiği ve 7 kişinin öldüğü bu olaylar zincirinin sorumlusu olarak köyün fırıncısı Roch Briand gösterilmeye başlandı. Zira yapılan araştırmalarda köylülerin yediği ekmeklere ergot isimli bitki mantarı veya mantarın içindeki kimyasalların karıştığı ortaya çıktı. Ergot mantarı ise en güçlü halüsinojen maddelerden biri olarak biliniyor.
Ekmeklerin içinden en güçlü halüsinojen maddelerden biri olan ergot mantarı çıkıyor
Tüm işaretler ekmeklerin içine karıştırılmış olan ergot mantarını işaret etse de soru işaretleri hiç bitmedi. Ergot mantarının işlenmeden unun içine karıştırılması bu kadar büyük bir halüsinasyon dalgasına sebep olabilir miydi? Fırının yüksek ısısı bu etkileri yok edemez miydi?
O dönemdeki bilim bunları henüz aydınlatamıyordu.
2 sene sonra yaşanan başka bir intihar vakası gözleri CIA'in yaptığı deneylere çeviriyor
Olay hala aydınlatılamamışken ve aradan iki sene geçtikten sonra yaşanan bir intihar vakası ise gözlerin başka bir noktaya çevrilmesine sebep oldu. CIA'in MK-Ultra adını verdiği ve zihin kontrolünü amaçladığı deneylerinden birinde aynı halüsinojen madde verilerek zihni kontrol edilmeye çalışılan Frank Olson isimli adamın kaldığı otelin 13. katından atlayıp ölmesi lanetli ekmek olayını akıllara getirdi.
Yorumlar
0