Artık kendini "Ben kahve bağımlısıyım" diye tanımlayan insanları yadırgamıyor, "Günde 1 litre kahve içmeden günü tamamlayamıyorum" diyenlere şaşırmıyoruz.
Uyku açması, enerji vermesi gibi nedenlerle bol bol tükettiğimiz, kaç kupa içtiğimizi sayamayacak noktaya geldiğimiz de yadsınamaz bir gerçek.
Peki ya bunun tam tersi olsaydı?
Yani kahveden nefret etseydik ve zorla kahve içmeye çalışsaydık neler olurdu?
İşte tam da böyle bir insan, kendi üzerinde 7 günlük bol kahveli bir deney gerçekleştiriyor ve aslında hepimize kahvenin hayatımızdaki etkilerine dair şaşırtıcı sonuçlarla geliyor.
Kahve bağımlıları bu deneyi okuduktan sonra hayatlarını sorgulamaya başlayacak, kahvenin hayatlarındaki yeri ve önemi hakkında bir kez daha düşünmek isteyecekler, eminiz.
Her şey, genç adamın yakın arkadaşına meydan okumasıyla başlıyor...
Stephen LaConte, Los Angeles'ta yaşayan ve yazarlık yapan genç bir adam. Onu günümüzdeki birçok insandan ayıran özelliğiyse kahveden nefret etmesi desek yanlış olmaz.
Stephen'ın bu eğlenceli ve şaşırtıcı deneyinin başlama sebebi, arkadaşına meydan okuması aslında. Kendisi gibi yazar olan oda arkadaşı Sam, günde 18 kupa kahve içmeden duramayan bir kahve bağımlısıymış. Stephen'ın kahveyi nasıl sevmediğini bir türlü anlamayan arkadaşı, onu kahve içmeye ikna etmeye çalışıyormuş. Üstelik öyle bir kupa kahve de değil. Bir haftalık bol kahveli bir deneye...
Stephen da arkadaşının ısrarına daha fazla dayanamamış ve bu meydan okumayı kabul etmiş. Tabii bir haftanın sonunda kendisi de Sam'i kahve içmeden geçireceği bir haftaya ikna etmeye çalışacakmış, orasını hiç karıştırmıyoruz. 
Birinci gün kurallar belirleniyor, Stephen zorlu kahve macerasını başlatıyor
Arkadaşıyla tutuştuğu iddia sonucu başlayan deney haftasında, önce kurallar belirleniyor. Stephen'ın kahve nefretini yok etmeyi amaç edinen Sam, ona her gün, günde 2 kupa kahve içme, farklı kahvecilerden farklı kahveler deneme ve her gün kahve aromalı atıştırmalıklar yeme kuralları koyuyor.
Kahveden nefret eden bir insan için oldukça zorlu bu kuralları kabul eden Stephen, ilk günü beklediğinden çok daha fazla zorlanarak geçiriyor. Güne başlarken ilk kez kahve siparişi vereceği için ne yapacağını bilemediğini söyleyen genç adam, içtiği ilk kahveyle birlikte yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Dramatik olmak istemem ama ilk gün hayatımın en zor günüydü. İlk defa kahve siparişi verdim ve kendimle gurur duydum. Eğer daha önce kahve siparişi vermemiş biriyseniz, epey zorlu bir süreç olabiliyormuş. Kahveciye girip “Bana bir kahve lütfen!” diyeceğimi zannettim ama işler öyle değilmiş. İçeri girince “macchiato” ve “flat white” gibi birbirinden anlamsız kelimelerle dolu bir menüyle karşılaştım. Ufak bir panik halinin ardından, sade buzlu bir kahve söyledim, çünkü menüde anladığım bir tek o vardı. Ardından, her şey karıştı.
Kafeinin bendeki etkisi epey fazla oldu. Midem bulandı ve terledim. Kalbim daha sert atıyordu. Merdivenden inerken bir merdiveni kaçırırsınız ya, işte öyle bir adrenalin yüklemesi olmuştu. 8 saat boyunca, aralıksız böyle hissettim. Bir hafta boyunca buna katlanıp katlanamayacağımı ciddi ciddi düşündüm."
Deneyin ikinci ve üçüncü gününde denediği bazı kahveleri sevse de üzerinde yarattığı olumsuz etkilerden nefret ediyor
Stephen ilk gün yaşadığı olumsuzları bir kenara bırakarak deneyine devam ediyor ve ikinci gün içtiği her iki kahvenin de tadını beğeniyor. İlk tercihini espresso bazlı sütlü bir kahveden yana kullanan genç adam, bunun tadının çikolatalı süte benzediğini söylüyor.
Gün içinde içmesi gereken ikinci kahve olaraksa çeşitliliği sağlamak adına Hindistan cevizli deniz tuzlu bir cold brew'dan yana kullanıyor, kahveli atıştırmalıklarını da yemeyi ihmal etmiyor. Son zamanlarda Amerika'da oldukça popüler bir hale gelmeye başlayan ikinci kahveyi de beğenen genç adam, kahvelerin üzerinde yarattığı etkilerdense hiç hoşlanmıyor ve bu etkileri şöyle özetliyor:
"Özetle, kafeinden hala nefret ediyorum. İşteyken zar zor odaklanabiliyorum. Sinirli oluyorum, kafam dağılıyor ve normalden çok daha stresli oluyorum. Kahvenin daha üretken yapması gerekmiyor muydu? Zar zor iş yapabiliyorum.
En azından 2. gün bitmişti. Zor kısım bitti diyebiliriz. Ama üçüncü gün... Zor kısım bitti diyemeyiz! Üçüncü gün ilk içeceğimi sabah içtim. Bildiğiniz simsiyah bir kahveydi ve korkunçtu. Günlük atıştırmalığım da kahve aromalı yoğurttu ve o da korkunçtu. Ardından akşam 09.00’da ikinci kahvemi içmeyi unuttuğumu hatırladım. O saatte bir dolu bardak kahve içmek zorunda kaldım. O gün uyuyamayacağımı düşünmüştüm."
Dördüncü gün geldiğinde Stephen kahve içerken zevk almaya başladığını fark ediyor
Zorluklarla geçen ilk üç günün ardından Stephen, deneyinin dördüncü gününü seviyor ancak yine de bunun sadece bir "kabullenme" aşaması olduğunu düşünüyor. Üçüncü günün akşamında içtiği kahve yüzünden uykusuz bir gece geçiren Stephen, sabah uyandığında ayılmak için kahve içmeye ihtiyaç duyuyor.
Bu durumunsa tam anlamıyla içinden çıkılamayacak bir döngü olduğunu söylüyor. Akşam kahve yüzünden uykusuz kalmış olsa da sabah ayılmak için yine ona ihtiyaç duymasının üzücü olduğunu söyleyen genç adam, dördüncü gün tercihini yine buzlu kahvelerden yana kullanıyor ve tadını beğeniyor. Aldığı kahvenin içinde çok fazla şeker olduğunun da altını çiziyor ve dördüncü günü şöyle tanımlıyor: "Bugün ilk kez canım gerçekten kahve içmek istedi."
Beşinci ve altıncı günlerde de Stephen kendindeki fiziksel ve ruhsal değişimlerden hoşlanmıyor
Dördüncü gün kahvenin tadını sevse ve kahve içmeyi gerçekten istese de eğlenceli adam, deneyin son günlerinde kendini fazlasıyla garip hissettiğini söylüyor, bu süreçte yaşadıklarını kaydettiği videoyu izlediğindeyse oldukça şaşırıyor ve şöyle diyor:
"Çok garip bir duygu, çünkü kahvenin beni normal yaptığını düşünüyordum ama çektiğim videoyu izlediğimde o kadar da normal değil, hatta biraz çılgın olduğumu gördüm.
Bu bakışları bir çok kahve bağımlısında o kadar çok gördüm ve onlara o kadar çok acıdım ki… Ben de onlardan biri olmuştum. Farkına bile varmadan…"
Tüm bunların yanı sıra, kahvenin bağırsakları çalıştırmada etkili olduğu düşünülse de Stephen bu konuda da açıklama yapıyor ve tuvalete gitme sıklığının sadece idrar nedeniyle arttığının altını çiziyor. Vücudu daha çok su kaybetmeye başlayan genç adam, özellikle beşinci ve altıncı günlerde sık sık tuvalete gitme ihtiyacı duymaktan oldukça yorulmuş.
Ve son gün Stephen, önce kahve hazırlamayı öğreniyor, ardından da bu deneyden çıkardığı sonuçları bir bir paylaşıyor
Deneyin son gününe geldiğinde Stephen, haftayı hakkıyla kapatmaya karar veriyor ve bugüne dek arasının pek de iyi olmadığı kahve makinesinin başında soluğu alıyor.
"Bu makineler benim için her zaman işkence olmuştur. Ufak bir boğuşmanın ardından ve panikle annemi aradıktan sonra nasıl yapılacağını buldum. Baştan uyarayım: Suyu direk kahvenin üstüne dökerseniz kötü anlar yaşarsınız, öyle yapmayın. Arkada gizli bir bölge var." diyerek yaşadıklarını eğlenceli bir dille aktaran Stephen, tüm bu hafta boyunca neler öğrendiğini, deneyin ardından neler yaptığını da paylaşmayı ihmal etmiyor.
"7 gün, 14 kahve ve epey bir kahve aromalı atıştırmalık sonrasında, nihayet bitmişti. Bu deney biteli neredeyse birkaç hafta oldu ve ben o günden beri hiç kahve içmedim. Meydan okumanın bitmesine sevinmiştim ama bu süreçte çok şey öğrendim.
Birincisi, kahve insanları farklı şekillerde etkiliyor. Ben, kahve içmeden önce de yüksek enerjili bir insan olduğum için kahve biraz fazla geldi. Belki de kafeinsiz denemeliydim.
İkincisi, kahveli yoğurt hariç diğer kahve aromalı atıştırmalıkların tadı oldukça lezzetli.
Üçüncüsü, kahvenin tadını sandığımdan daha çok beğendim, özellikle birkaç tanesi çok güzeldi ve bu beni şaşırttı. Belki de 'Kahveden nefret ediyorum.' demek çok doğru bir söylem değil. Çünkü "kahve" aslında çok geniş bir kavram.
Son olarak, kahve pahalı bir şey. Sadece o hafta içtiklerim için harcadığım parayı bile hesaplayınca hatırı sayılır bir miktara denk geliyor."
Ne dersiniz, Stephen'ın bu deneyinin ardından kahve içmeye devam mı, tamam mı?
Kaynak: Buzzfeed
Yorumlar
0