Her filmiyle izleyicisini ayrı şaşırtan, azimli ve çılgın yönetmen Quentin Tarantino'nun son eseri “The Hateful Eight". Senaryosu birkaç yıl önce sızdığı için çekmekten vazgeçtiği filmi, bir kere daha düşünüp çekmeye karar vermiş. Epeyce uzun ve yönetmenin diğer filmleri düşünüldüğünde daha az aksiyon ve kan içeren film, ilhamını Amerikan İç Savaşı’ndan (1861-1865) sonraki ortamdan almış görünüyor. Nitekim film, savaşın sona ermesinden birkaç yıl sonraki bir tarihte geçiyor. Eski askerlerin yeni ödül avcıları veya şerifler haline geldiği bir dönemde yani.
Kar fırtınası altında Wyoming’den geçmekte olan ve kaçak katil Daisy Domergue (Jennifer Jason Leigh) ile onu yakalayan Cellat John’u (Kurt Russell) taşıyan posta arabasını, ABD Başkanı Abraham Lincoln’ün "mektup arkadaşı" ve artık bir ödül avcısı olan Binbaşı Marquis (Samuel L. Jackson) durdurur. Hep beraber Red Rock kasabasına doğru giderlerken yolda onlara eski bir Güneyli haydut Mannix katılır. Yoğunlaşan tipide Minnie’nin Dükkânı’nda konaklamak isterler. Burada onları Minnie yerine birbirinden tuhaf ve ne idükleri belirsiz başka adamlar karşılar. Sonrasında aldatmalar, ihanetler ve yalanlarla örülü bir Red Rock’a varma ve hayatta kalma mücadelesi verilir.
Amerikan İç Savaşı, yüzlerce yıl önce Afrika’dan gemilerle Amerikan kıtasına getirilen ve o zamandan itibaren köle olarak kullanılan, çalıştırılan siyahların özgürlük mücadelesi nedeniyle patlak verir. Amerikan eyaletlerinin birliğinden ve köleliğin kaldırılarak siyahların haklarının tanınmasından yana olan Kuzey eyaletlerine karşı, Güney eyaletlerinin isyan edip bağımsızlıklarını ilan etmeleriyle çatışmalar başlar. Güney’in ekonomisi tarıma dayanmaktadır ve tarlalarında siyahları köle olarak çalıştırmaktadırlar. Köleliğin kaldırılması, Güneyliler için gelirlerinin azalması, hatta ortadan kalkması anlamına gelmektedir. Kuzeyliler ise siyahlara işçi statüsü verilmesi ve en temel insani haklarının tanınmasından yanadır. Dört yıl süren savaşı, Abraham Lincoln liderliğindeki Kuzeyliler kazanır.
Her ne kadar iç savaş ve benzeri şeyleri konu etse de filmden alabildiğimiz, mutfak tarihine ekleyebileceğimiz tarifler de yok değildi. Biz de durmadık tabii.
Abraham Lincoln’ün favori atıştırmalığı: Hateful Eight Peksimeti
"Başkalarının özgürlüklerini tanımayanlar, özgür olmaya layık değillerdir" diyerek kölelik karşıtı tavır almış olan Lincoln, tüm gün memleket işleriyle öylesine meşgul olurmuş ki, çoğu zaman yemek yemeyi bile unuturmuş. Fakat elmaya bayılır ve her zaman elinin altında taze elmalar bulundururmuş. En sevdiği yiyecekler elmalı turta, mısır ekmeği ve pancake olan Lincoln'un çok sevdiği ve gün boyu yediği bir yiyecek de bildiğimiz tatlı peksimet. Ülkemizde yapılandan çok daha basit, az malzemeli ve sert olan bu yiyecek, tarih boyunca pek çok ülke askerinin savaşlardaki baş yiyeceği olmuştu.
Tarifi de burada: Hateful Eight Peksimeti tarifi
Kuzeylilerin favorisi: Hateful Eight Yankee Puding
Amerikan İç Savaşı, yiyeceğin çok önemli rol oynadığı savaşlardan biri. Çünkü Kuzey, Güney’e giden pek çok ticaret yoluna blokaj koyarak, yiyecek alışverişini engellemiş. Tuz ve tahıl gibi en temel gıda maddelerinden bile mahrum kalan Güneyliler açlık tehlikesiyle karşı karşıya gelir, askerlerini yeterince doyuramaz, halk yılar. Savaşı kaybetmelerinin bir nedeni de bu. Yiyecek konusunda pek sıkıntı çekmeyen Kuzey’de ise peş peşe yemek kitapları yayınlanır. Bunlardan biri de 1864’te yayınlanan S. G. Knight’ın kitabı Uygun Fiyata Hoş Bir Tabak Nasıl Hazırlanır? “Yankee” Güneylilerin, Kuzeylileri aşağılamak için onlara yakıştırdıkları bir sıfat; fakat Kuzeyliler, “Ne hakareti, Yankee olmak onurdur” diyerek bu sıfatı benimsemişler. Tarifin orijinali bu nedenle Yankee Pudding olarak geçiyor. Fakat mısır unu, Hindistan’dan alındığından daha sonra “Indian Pudding” olarak anılmaya başlanıyor bu tatlı. Amerikalıların bile çok bilmediği, aslen New England kökenli bir yemek bu.
Tarifi de burada: Hateful Eight Yankee Puding tarifi
Kaçak bir kölenin verdiği tarif: Hateful Eight Tessie’nin kurabiyeleri
Yine aynı kitabın yazarı, köleci Güney’den özgürlükçü Kuzey’e kaçan Tessie adlı eski bir köleden öğrendiği bir bisküvi tarifi de veriyor. Dönemin koşullarında az malzemeyle yapılan bu bisküviyi, siyahilerin özgürleşme mücadelesi onuruna biraz daha geliştirdik ve üstü erimiş çikolatayla kaplı bir bisküvi haline getirdik.
Tarifi de burada: Hateful Eight Tessie'nin kurabiyeleri tarifi
Bayan Fisher’ın Tarifi: Hateful Eight Kreole çorbası
Kreole kelimesi, birden fazla kültürün karışıp melezleştiği dilleri ve kültürleri temsil ediyor. Örneğin Afrika kökenli Amerikalıların kendi dilleriyle İngilizceyi karıştırarak kullandıkları dile de “kreole” deniyor. Bu kelime, İç Savaş döneminde siyahi Amerikalılar için de kullanılırmış. Bu nedenle tarife adını bu kelime veriyor. Bayan Abby Fisher, savaştan sonra özgürlüğünü elde etmiş Güneyli eski bir köle ve Amerika tarihinde bir yemek kitabı yayınlayan ilk siyah. O dönemde siyahların okuma yazma öğrenmesi yasa dışı olduğundan ne kendisinin ne de kocasının okuma yazması yok. Bu yüzden kitabı, 9 arkadaşının yardımıyla ortaya çıkabilmiş. Bayan Fisher anlatmış, onlar daktilo etmiş ve Kadın Yayıncılar Kooperatifi de 1881’de yayınlamış. Bugün Amerika’da kreole çorbasının pek çok çeşidi yapılıyor. Bayan Fisher, bu çorbayı şekerle yapmış, biz tuzlu ve damak tadımıza uygun şekilde tarifledik.
Tarifi de burada: Hateful Eight Kreole çorbası tarifi
Olayların koptuğu mekanın spesiyali: Hateful Eight Minnie’nin yahnisi
The Hateful Eight’in birbirinden tuhaf ekibi, konakladıkları Minnie’nin Dükkânı’nda Minnie’nin yahnisini bulurlar fakat Minnie ortalarda yoktur. Oswald (Tim Roth), aralarındaki gerilimi hafifletmek için Amerikan iç Savaşı’na atıfla mekânı kuzey-güney olarak bölmeyi teklif eder. Olaylar tam da bu noktadan sonra kopar. Amerika genelinde türlü çeşidi yapılan yahninin, dönem koşullarında ne olabileceğini düşünüp tarifledik.
Tarifi de burada: Hateful Eight Minnie’nin yahnisi tarifi
Yorumlar
1