Geçtiğimizin yılın en çok ses getiren filmlerinden Marslı, Andy Weir’in romanından uyarlanan, yönetmenliğini Ridley Scott’un yaptığı, tek kelimeyle nefes kesici bir film.
Teknolojinin Mars’a astronot gönderilebilecek kadar ilerlediği bir dönemde, bu gezegene göreve giden astronotlardan biri, filmin başkarakteri Mark Watney (Matt Damon) bir kaza sonucu öldü sanılarak bırakılır. Gezegene birlikte geldiği ekip, dünyaya dönmek için aylarca sürecek yolculuğuna başlamışken, Watney, kendine gelip gözlerini açtığında kızıl gezegende tek başına kalmıştır.
O andan sonra çok çetin bir hayatta kalma ve dünyaya geri dönme mücadelesine girişir. Öyle bir yaşam savaşı ki bu, insan filmi izledikten sonra üşengeç davrandığı her an için kendini kötü hissetmeye başlıyor.
Aynı zamanda bir botanikçi olan, “uzay korsanı” Watney’in, Marslı günlerindeki en yakın arkadaşı ise patates. Evet, patates. Spoiler vermemek adına bu kadarını söyleyelim. Tarife ilham veren de elbette bu oldu.
Elinizde kalan yegane sebze patates olsa, onu en lezzetli ve sağlıklı şekilde nasıl değerlendirirdiniz? Tabii, dünya şartlarında.
Yorumlar
3