"Diğer bütün kentler ölümlüdür ama sanırım İstanbul, insanlar var oldukça yaşayacaktır"
Fransız Doğa Bilimci ve Çevirmen Petrus Gyllius'u İstanbul kadar ünlü yapan cümledir yukarıdaki. Muhtemelen hayatında kurduğu en anlamlı cümle olarak da yanında götürmüştür ebediye uykuya yatarken. Ve dünyanın en haklı şeylerinden birini söylemenin haklı gururuyla.
Şimdi keşmekeşliği, trafiği, şehrin bütün huysuzluklarını bir kenara bırakın. Üzerinde nefes aldığınız bu şehir, gerçekten dünyanın en güzel şehirlerinden biri. Hatta birçok seyyaha göre en güzeli. Gerçekten.
Çıkın şimdi sokağa, denizden gelen rüzgarın içindeki cemreyi koklayın.
Yaşamak güzel şey.
Bugün daha güzel.
İlk olarak sabah erkenden kalkın, denize nazır bir semt seçin kendinize. Sabahı orada karşılayın.
Beşiktaş'tan Karaköy'e yürüyün, ağaçlı yoldan, Dolmabahçe'yi selamlayarak.
Hazır Karaköy'e gitmişken, seçin kendinize bir mekan, oturun bir kahve için. İstanbul ısmarlıyor.
Planlı olmak istiyorsanız, şöyle buyurun: Karaköy Mekanları
Pierre Loti Tepesi'ne çıkın teleferikle, bir çay söyleyin kendinize; inerken yürüyün.
Sevdiğiniz bi' yazarın evini ziyaret edin, zamanında yürüdüğü yolları yürüyün, onun adımlarını atın.
Burgazada - Sait Faik Abasıyanık Müzesi
Bebek - Aşiyan Müzesi (Tevfik Fikret)
Heybeliada - Hüseyin Rahmi Gürpınar Müze Evi
Kadıköy - Kemal Tahir'in Evi
Beşiktaş - Behçet Necatigil'in Evi (Behçet Necatigül Sokağı)
Kadıköy - Nazım Hikmet'in Evi
Beykoz - Orhan Veli Kanık'ın Evi
Beyoğlu - Orhan Kemal'in Evi
Fatih - Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Evi
Kanlıca - Can Yücel
Tarihi Yarımada'yı bir turist gibi ziyaret edin.
Tarihini merak edin, araştırın, Yarımada'nın içinden geçen hikayeleri okuyun. Sonra ziyaret edin. Tıpkı bir turist gibi.
Sanatkarlar Parkı'ndan gezdiğiniz Tarihi Yarımada'yı seyredin.
Dilenci Vapuru'na binin.
Eminönü - Yeniköy vapurun adıdır Dilenci Vapuru. Daha açık ifadeyle ilk olarak ona denmiştir. Şimdilerde boğaz turu yapan vapurlara benzetebiliriz.
Dilenci Vapuru'na binin, bütün boğazı gezin.
Mihrabat Korusu'na ziyaret edin, etrafındaki mekanlara aldırmayın, manzaraya aldırın.
Hazır Kanlıca'ya kadar gelmişken yoğurt yiyin, bunu yapmadan İstanbullu sayılmazsınız.
Eğer bir yanınız yollara düşmek istiyorsa Anadolu Kavağı'na gidin, Yoros Kalesi'ni gezin.
Kadıköy sokaklarında amaçsızca tek başınıza dolaşın. Birkaç kitap satın alın.
Geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden Harry Lenas'ın dünyaya en büyük armağanı Baylan Pastanesi'ne gidin, kup griye sipariş edin.
"Kaçmıyor ya bir ara gideriz" dediğiniz yerlere gidin. Galata Kulesi, Kız Kulesi, Gülhane Parkı gibi...
Ayak üstü bir şeyler yiyin. Balık ekmek, simit, turşu suyu, halka tatlısı gibi...
En az bir tane esnaf lokantasına oturun.
En az bir tane denize çıkan sokakta yürüyün.
Danışman Geçidi'nde çay için.
Atatürk Arberotumu'nu ziyaret edin.
Anemas Zindanları'nı ziyaret edin, Yeşilçam gözünüzün önünden geçsin.
Cüneyt Arkın'ın 30 metreden atın üstüne atladığı yerler oralar hep.
Size en yakın kütüphanede yarım saat kitap okuyun.
Balat'a gidin, fotoğraf çekin. Binlerce insan yanılıyor olamaz.
Moda Çay Bahçesi'ne gidin, limonata için.
İstanbul'un bir köyünü ziyaret edin, Polonezköy mesela...
polonezkoy.biz - polonezköy bisiklet rotası
537 metrelik Aydos Tepesi'ni ziyret edin, kendisi İstanbul'un en yüksek noktası olur.
En sevdiğiniz yemeği yiyin.
Bu hafta sonu mutlaka daha önce yapmadığınız bir şeyi yapın.
Türkiye'nin ilk gece pikniği Urban Picnic bu sene 12-13 Mayıs'ta!
Tükenmezse biletler Biletix'te
Yorumlar
0