Fotoğraf: Özgür Bakır / La Torre Restaurant Etiler

La Torre Restaurant: Boğaza Tepeden Bakan Bir Lezzet Kulesi

Favorilerime
Ekle

Avrupa’dan Anadolu’ya geçişte sağ tarafınızda kalan dünyaca ünlü Le Méridien otellerinin Avrupa’da sıfırdan yapılan ilk oteli Le Méridien İstanbul ve onun dördüncü katında yer alan restoranı La Torre.

cheesecake-kesfet-banner-ocak-2022

Açık büfe a la carte kahvaltı, öğle ve akşam yemeği servisi veren, çıkış noktası Akdeniz tatlarını özgün Türk mutfağıyla birleştirmek olan La Torre Restaurant’a Yemek.com olarak konuk olduk. La Torre mutfak şefi olarak görev alan Erol Sarıdoğan’dan yapımını öğrendiğimiz La Torre tariflerinin püf noktalarını sizler için not aldık.

La Torre Restoran

Fotoğraf: Özgür Bakır / La Torre

Akdeniz esintili yemekleri bize özgü tatlarla birleştiren bir lokanta olarak tanımlıyor La Torre kendisini. Restoran şefleri İtalyan, Akdeniz ve Uzakdoğu mutfaklarından aldıkları ilhamla yeniden yorumluyor tariflerini. Yemek sunumları, otelin duvarlarını süsleyen Türk ve dünyaca ünlü sanatçıların eserlerini aratmıyor, bilakis bir kompozisyon oluşturuyor.

Otelin dış tasarımının da en az menüsü kadar bütünleştirici bir hikayesi var. Etiler bölgesinin sosyoekonomik, kültürel ve mimari özellikleri ışığında birbirinden farklı üç bölüm halinde inşa edilmiş otel. Dışardan bakıldığında taş görünümlü uzun ince pencerelerin yer aldığı ilk bölümde semtin genel mimari çizgisi yansıtılmaya çalışılmış. Sokak aralarında kalan teraslı bahçeler, sıkışık parklara değinilmiş.

La Torre Restoran Özel Bölümler, Oturma Grupları

Fotoğraf: Özgür Bakır / La Torre Restoran Özel Bölümler, Oturma Grupları

İkinci bölümde çizgiler daha modern, semtin estetik çizgilerini anımsatmak amaçlanmış. Üçüncü ve son bölüm gökyüzüne açılan kapı olarak görülmüş ve cam olarak tasarlanmış. Dahası bu katlarda yer alan cam paravanlara dünyaca ünlü şair ve yazarların sözleri işlenmiş.

Le Méridien Hotel La Torre Restaurant

Fotoğraf: Özgür Bakır / Le Méridien Hotel La Torre Restaurant

Türkçe kule anlamına gelen La Torre’nin dördüncü katta yer aldığını belirtmiştik. Gün ışığını kısıtlı açılardan alan restoran bölümü hayli geniş. Aynalar ve tavana nokta şeklinde yansıyan aydınlatmalar sayesinde akşam saatlerinde gökyüzünde dans eden yıldızları karşınızda hissediyorsunuz. Şehrin ışıkları arka planda kalıyor. Ağırlıklı olarak koyu renklerin ve ahşap tonların kullanıldığı dekorasyon göz yormuyor. İlhamını İstanbul’da bulunan tarihi eserlerden alan ferforje paravan ve bölümler hayli zarif duruyor. Sarkıtların yer aldığı zikzaklı ahşap tavan boğazda salınan teknelerin hareketini yansıtıyor. Şaka değil mimarların çıkış noktası bu olmuş gerçekten.

La Torre Dekorasyon

Fotoğraf: Özgür Bakır / La Torre Dekorasyon

Ödüllü şeflerin yer aldığı mutfaktan çıkan her tabak oldukça iddialı, bol garnitürlü ve tabiri caizse oyuncaklı. Yapılışına tanık olup görsel bir şölen yaşadığımız çam yaprakları ve rakıyla hazırlanan flambe karides bir köşede dursun. Fırında pişen kök sebzeler ve patates graten eşliğinde servis edilen, inceliğinden dolayı sadece bir dakikada pişen et denensin. Kuzunun üç ayrı bölümünden alınan kesitleri lezzetli bir tabloya dönüştüren kuzu üçlemesi ve modernize dokunuşlarla bayram şekeri tadında hazırlanan kayısı dolması tatlısı ise restoranın imza yemeklerinden.

Menü elbette bunlarla sınırlı değil. Kahvaltıda “heyecanlı mutfak” konseptini yaratan üç yıldızlı Michelin şef Jean Georges’in yaratıcı eserleriyle uyandırıyor La Torre. Füme somonlu yumuşak tofu, baharatlı yulaf suflesi, kara buğday krebi, espresso buharında pişmiş yumurtalar, briyoş ekmekleri çalar saat vazifesi görüyor. Zengin kahve menüsü imdada koşuyor.

Öğle menüsünde yer alan “yeşiller” başlığında salatalar, zeytinyağlı balık dolması varyasyonu ve mezelerin de bulunduğu soğuk başlangıçlar, kebap dolgulu acılı ezme hamurunda kızarmış mantıların süslediği denizden çiftliğe uzanan ara sıcaklar, çorbalar, makarna ve risottolar yer alıyor. Türk ve dünya şarapları geniş bir yelpazede sunulup farklı renk ve dokuları keşfetmeleri için misafirlerin beğenisine sunuluyor. Öğlen menüsünün “deniz ve tatlı su”, “çiftlik ve kırsal” başlıklarıyla tombul hali akşam menüsü hayli iddialı tatlılar ile devam ediyor. Unsuz çikolatalı kek yanı sıra restorana özgü isimlerle adlandırılan Türk kahvesi bombası ve yoğun çikolatalı pasta "kubbe" ağızları tatlandırıyor.

Yolunuz Etiler tarafına düştüğünde lezzetli bir kuleden boğazın serin sularını seyretmek, Fransız ve Türk mutfağı tatlarını bir arada, aynı tabakta deneyimlemek için ideal bir restoran La Torre. Hem belki sonrasında nefis kokteyllerini yudumlamak için soluğu 34. katta bulunan “Boaz Bar”da alırsınız. Kendisi İstanbul’un sayılı roof barlarından biri olur.

Le Méridien İstanbul Etiler Boaz Bar

Fotoğraf: Özgür Bakır / Le Méridien İstanbul Etiler Boaz Bar

La Torre Restaurant Mutfak Şefi Erol Sarıdoğan

Fotoğraf: Özgür Bakır / La Torre Restaurant Mutfak Şefi Erol Sarıdoğan

Şefi Tanıyalım: Aşçılarıyla ünlü olan Bolu Mengen doğumlu Erol Sarıdoğan, kariyerine 15 yaşında İstanbul’da küçük bir kafede aşçı yamağı olarak başladı. İlk fine dining tecrübesi olan Citron Restoran’da Avrupa usülü pişirme yetilerini geliştiren şef, daha sonra 2002 yılında Dünyanın En İyi 50 Restoranı listesinde 39. sırayı alarak, listeye Türkiye’den giren tek restoran olan Changa’ya geçti. 2008 yılında Chaine des Rotisseurs tarafından Türkiye’nin en iyi genç şefi seçilerek Paris’te ülkesini temsil etti. İsviçre’deki 1 Michelin yıldızlı Ristorante Santabbondio’da da çalışma şansı bulan Erol Şef, Türkiye Aşçılar Milli Takımı’nın üyesi olarak, ülkemizi pek çok uluslararası yarışmada temsil ediyor. Le Méridien İstanbul Etiler’de çalışmaya başlamadan önce Mövenpick Otel İstanbul bünyesindeki Azzur Restoran’da görev alan Sarıdoğan, Türk ve Akdeniz mutfağına karşı ortaya koyduğu yalın, modernist ancak sınır tanımayan yaklaşımıyla fark yaratıyor.

Adres: Cengiz Topel Cad. No: 39 Etiler

Le Méridien Hotel La Torre Restaurant, Etiler’e nasıl gidilir?


Doyamayanlar için bir de videomuz var!

Yorumlar

0

Vallahi Bırakmayız, Bir Tabak Daha?