Dünyanın en temel ama en çok konuşulan konularından biridir yemek yapmak. Bazıları bu serüvenden payını "Yok ben yiyiciyim" esprileriyle, bazıları da "Mutfakta gerçekten çok kötüyüm" bahaneleriyle alır.
Hayat, geri kalanı yani mutfakta sevgi kat sayısı artanlar için çok daha keyiflidir aslında. Yaşam biçimidir yemek yapmak. Belki de hayatın ta kendisi.
Ve bu yaşamın, herkesin bilmediği, kendine ait duyguları, hisleri vardır.
Yemek yapmayı seven insan bütünleştiricidir
Yemek yapmayı seven bir insanın evi, çevresindeki insanların en sevdiği restoran kadar kalabalık olmaya adaydır her daim. İnsanoğlu, içgüdüsü gereği her zaman yemeğin olduğu yere toplanır. Bir düşünün arkadaşlarınızın hangi sıklıkla size geldiğini? Ya da çevrenizdeki amatör şefe hangi sıklıkla gittiğinizi? Aynen öyle.
Hep özgür hisseder
Bir restoranda şef olsanız, sizden tanımı tüm hatlarıyla belli (içinde yalnızca siyah zeytin ve mantar olan yuvarlak pizza) bir yemek dahi isteseler, kendi dokunuşunuzu sunumda bile olsa belli edersiniz. Yemeğin kişiselliği özgür ruh halini beraberinde getirir.
Zorla güzellik mümkün değildir
Yemek yapmak temelde yaptığın eylemi sevme işidir ve bu tamamen siz onu istediğiniz için güzeldir. Zorla yapmaya kalktığınızda kabaran kekle, istediğiniz zaman yaptığınız kekin kabarması arasındaki iki parmaklık fark zorla güzellik olmadığını anlatır.
Yemek yapmayı seven insan için her yemek bir terapidir
İnsanlar ikiye ayrılır: Kötü olduğunda birileriyle konuşma ihtiyacı duyanlar ve mutfağa gidip yemek yapanlar. Belki çok mutlu olduğunda yapacağı yemek kadar lezzetli olmayacak ama iyi gelecek.
En güzel haz, üretmektir
Dünya üzerinde şu an için binlerce meslek olsa da insanoğlu en büyük tatminini üretmekten geçirir. Tarladaki mahsulünü toplayan çiftçi ya da takım elbisesini diken terzi ne hissediyorsa, yaptığı yemeği masaya koyan insan da onu hisseter. Üretmek en güzel hazlardan biridir.
Yemek kendini ifade etme biçimidir
Yemek yapmak, kendini ifade etmenin en esnek ve en afilli yöntemlerinden biri değil de nedir. Bir tablo ya da bir şiirin sahibi, eserini görene ya da dinleyene ne anlatıyorsa, mideye giden lokmanın söyledikleri aynıdır. İştahla yapılan bir yemek kendini ifade etmenin en iyi yöntemlerinden biridir.
Kendi zevkinin masaya yansımasıdır
Kendini ifade etmenin bir başka tarifi de insanın içindekinin yemeğe, tabağa ve dolayısıyla masaya yansımasıdır. Zevkli olmayan birinin yemek yapmayı sevmesi mümkün değildir. Çünkü zevksiz olsa bile yemek yapmak ona zevkli olmayı öğretecektir.
Yemek yapmak aynı zamanda kendine vakit ayırmaktır
Yemek yapmakla alakası, mutfak masasına oturmaktan öteye gitmeyenler için atom fiziğini bir akşamda öğrenme çabası gelebilir yemek yapmak ve aynı zamanda 3-4 saat sürekli bir şeyler kesip biçmek kadar sığ sularda görünebilir. Ancak yemek yaparken açılan bir müzik, içilen bir bardak şarap kendine vakit ayırmanın en şık hallerinden biridir. Dinlenen müziğin de içilen şarabın da tadı dışarıda dinlenen ve içilenden iyidir.
Yemek yapmayı seven insan kanaat önderidir
Yemek konusunda arkadaş ortamındaki en executive chef arkadaş ne dediğimizi biliyor. Yapılan yemekler için, fikir almak için, emin olmak için o aranır çünkü hep. Kabul edelim, bu tatlı bir ego okşayan, güzel bir histir.
Ruhu inatçılıktan payını almıştır
Mutfağa girme sebepleri bazen de "Dur bakiyim sen, dağıtırsın mutfağı" diyen anneyle başlar, "Hadi canım nasıl yapacaksın onu" diyen arkadaş ya da eşle devam eder. Mutfaktan birilerine inat olsun diye enfes kokular çıkarmak mümkündür.
Bir yanı hep koleksiyonerdir
Alışveriş modern insan için yumuşak karın. Seviyoruz velhasıl. Ancak konu yemek yapmayı sevenler için olunca ihtiyaç dışında almak gibi bir durum söz konusu olmuyor. Adeta koleksiyonerlik giriyor ruha. Yeni bir kek kalıbı çıkmışsa o alınır ve kullanılır çünkü.
Onun için her yemek yeni bir maceradır
Kim ne derse desin, sahanda yumurta kırmak bile her seferinde yeni bir maceradır. Resim yapmak gibi. Tuvalden aldığın her renkten başka bir şey çıkıyor ortaya. 2 baharat, olmadı bir sos eklediğinde ya da mutfak tezgahındaki kişnişe uzandığında aynı yemekten bahsetmiyor olma ihtimalimiz var artık. Hem macera hem mucize.
Yemek her zaman yemekten daha fazlası, hayatın ta kendisidir
En basitinden su böreği bile hayatın kısa bir örneğidir. Hamur olmayı bekleyen undan, peynirli su böreği olmak, hayatı "Hamdım, piştim, yandım" güzelliğinde özetlemek gibidir.
Yorumlar
1