Girdikten sonra boynunda fular oluşturmaya başlayan ya da görünmez iki el tarafından zorla papyon takılmaya çalışıyormuş gibi hissettiren mekanlar, gün gelir sıkar. Vallahi. İnsan sürekli düşük bütçeli romantik komedi filminde oynuyormuşçasına yaşayamaz çünkü. Biraz salaş, biraz samimiyet, biraz da rahatlamak; kendine dönmek ister.
Üçüncü Mevkii.
Sürrealizm konusunda Salvador Dali ile yarışan cadde İstiklal'de, "İstiklal'de doğru düzgün yemek yiyecek yer yok" diyenlere inat, mütevazı duruşunu bozmayan, dünyanın en samimi mekanı. "Biraz abartmıyor musunuz?" şeklindeki düşüncelere şimdiden kontra yapalım. Mekanı ziyaret ettiğinizde hak vereceksiniz ama biz yine de içimizden gelen güzelleme hissini bastırmayalım.
5 masa, 20 sandalyeden oluşan bir yer Üçüncü Mevkii. Kendinden Instagram etiketli. Ama sanki Instagram 40 yıl önce varmış gibi. İçinizde bir yerlerde şair ya da yazar varsa "Ben akşam yemeklerimi burada yemeliyim ve eğer bir gün senaryo yazarsam, bir sahnesi de burada olmalı" diyor.
İçeriye girdiğinizde, çalışanlar nereye gitti diye düşünmeye başlıyorsunuz. Çünkü sizi karşılayan birileri yok. Hatta o an müşteri yoksa, boş bir mekan karşılıyor sizi. Distopik bir bilgisayar oyununun içinde hissediyorsunuz kendinizi. Neler oluyor burada diye düşünmeye başlayacakken, sol tarafta, merdivenlerin yanında eski usul bir asansör görüyorsunuz. Böyle elle çalışanlardan. Yanında da el yazısıyla karalanmış bir A4 kağıdı. Bir şeyler canlanmaya başlıyor kafanızda. Hemen kenarında da kaşıklar var çünkü kağıdın. Kaşıkların 2 adım arkasında ekmek ve su.
O gördüğünüz elle yazılı A4 kağıdı, menünüz. Kuvvetle muhtemel her gün baştan yazılıyor. Asansör de garsonunuz. Menünün yanında küçük kağıt parçaları var, onlara da siparişlerinizi yazıyorsunuz. İsterseniz merdivenlerden inip aşağıda çalışan iki dünya tatlısı kadına veriyorsunuz siparişlerinizi, isterseniz de asansöre koyuyorsunuz. Birkaç dakika sonra asansörden geliyor siparişleriniz. Kendi ellerinizle alıyorsunuz asansörden. Yanına kaşıkları, ekmeği, bir dolu sürahiyi ve bardağı ekleyip dönüyorsunuz masanıza. Self servis hiç bu kadar minnak olmamıştı.
Yukarıda yazdıklarımız sizin için hiçbir şey ifade etmeyebilir, bir mekana gittiğinizde aradığınız ilk şey lezzet olabilir. Oldukça makul. Ancak Üçüncü Mevkii'nin bu konuda da söyleyecekleri var.
Ziyaret etmeden önce bir tek çikolata soslu muhallebisinin methini duymuştuk. Onun dışında vereceğimiz siparişler bize de sürpriz olacaktı. Oldu. Hem de müthiş sürpriz oldu. Masamıza teşrif eden, Meksika usulü patates, nar ekşili tavuk, yufka kebabı, çikolata soslu muhallebiyle birlikte afiyetle yendi. Doyalı çok olmuştu ama en azından bir yemek daha denemeliyiz deyip ekşili köfteyi çağırdık, gelmesiyle bitmesi bir oldu. Naçizane tavsiyemizi bırakalım: Meksika usulü kebabı, nar ekşili tavuğu ve çikolatalı muhallebiyi masanızdan eksik etmeyin dostlar, eğer giderseniz.
Söylemeden geçmek istemediğimiz bir diğer şey ise, Üçüncü Mevkii'nin fiyatları. Açıkça söylemek gerekirse, 2 kişi, affedersiniz çatlayıncaya kadar yedik ve verdiğimiz para yalnızca 28 TL idi. Ortalama bir salata tabağı fiyatı.
Üçüncü Mevkii, Demirören AVM'nin yanından Atıf Yılmaz Caddesi'ne girdiğinizde (eski adıyla Sakız Ağacı Cad.) sağdan ikinci sokak olan Öğüt Sokak'ta yer alıyor. Sokağa girdikten sonra solda kalıyor. Üçüncü Mevkii'nin tam olarak bir karşılığı olmasa da, aşağıya size yardımcı olacak bir harita yerleştirdik.
İncirler oluncaya kadar gidin.
Yorumlar
1