"Sağlıklı beslenme" başlığı altında her gün, onlarca öneri sıralanıyor. Fakat bunların çok azında, gıdanın tüketiciye ulaşana kadar geçirdiği süreçlere yer ayrılmış durumda...
Örneğin, "organik yaşam önerileri" adı altında paylaşılan bir tarifte, bileşenlerin her birinin besin değeri ve faydaları ele alınıyor. Ama o ürünün nasıl paketlendiği, hangi koşullar altında saklandığı ve tüketiciye nasıl ulaşıp, nasıl atıklaştırıldığı konusunda yeterince bilgi yok.
Peki, sağlıklı beslenme ve gıda tüketimi konusunda ambalaj ve paketlemenin yeri nedir? Hem kendimizi, hem de sevdiklerimizi doğru ve sağlıklı beslemek için bu konuda nelere dikkat etmeliyiz? Bu yazıda madde madde, doğru ve yanlışları ele alacağız.
Gıda ambalajları ve paketlemesinin işlevleri nedir?
Doğru ve sağlıklı ambalaj uygulamalarını tercih edebilmek için, önce ambalaj ve paketlemenin işlevlerini genel olarak bilmek gerekiyor.
Fiziksel koruma: Paketlenen gıdaların, dış etkenlerden korunması bu noktada temel amaç. Bunlar içinde darbe korunumu, basınç koruması, sıcaklık ve hava koşullarına karşı dayanıklılık, bakteri ve küflerden korunma vb. işlevler yer alıyor.
Bariyer oluşturma: Oksijen, su, buhar, toz vb. etkilerden korunma için bariyer işlevi görmek, ambalajın temel esaslarından birisidir. Bazı paketler raf ömrünü uzatmak için oksijen emici ya da nem kurutucular barındırarak, "kontrollü atmosfer" yaratabilirler.
Bir araya getirme: Gıda ürünlerinin daha kolay taşınabilmesi için küçük paketlerin daha büyük bir paket altında birleştirilmesi sık uygulanan bir işlem. Ayrıca sıvı, toz ve granüllü gıdalar tüketilmek için bir araya getirilmeye ihtiyaç duyuyor.
Bilgi transferi: Gıda ürününün nasıl tüketileceği, hangi şartlar altında taşınacağı, geri dönüşüm standartları, üretim, son kullanma tarihi ve muhteviyatı paket üzerinde yer alıyor. Bunun gibi birçok bilgi, gıda ürününün satışa sunulabilmesi açısından ezlem. Bu gibi bilgileri içermeyen gıda ürünlerinin kesinlikle tüketilmemesi gerekiyor.
Pazarlama: Birçok üretici ürününün hedef kitleye ulaşabilmesi için rakiplerden ayrılan ve markayla özdeşleşen ambalaj tasarımlarına yöneliyor. Bu noktada markaları daha çevreci bir tutuma yönlendirmek için daha bilinçli ve etkileyici bir satın alma politikası izlenebilir.
Güvenlik: Taşıma sırasında ve raf ömründe meydana gelebilecek tüm problemler için, riskleri azaltabilecek en büyük faktör paketlemedir. Ürünün herhangi bir şekilde açılıp açılmadığı, otantik olup olmadığı, orijinallik garantisi ve geriye dönük üretimi ve tedarik zinciri, ambalajı üzerinden takip edilebiliyor.
Modern tesislerde üretilen ambalajların birçoğu, üretim sürecini gösteren barkod ya da hırsızlığa karşı RFID çipi gibi özellikler barındırıyor. Bunların olmadığı durumlarda, ürünün orijinalliğinden şüphe ediyorsanız barkod numarası ile birlikte markanın müşteri hizmetlerinden sorgulama yapabilirsiniz.
Porsiyon kontrolü: Bir gıda ürünün besin ve enerji değerini kontrol edebilmek için, tüketilen porsiyon bilgisine sahip olmak gerekiyor. Ambalaj ve paketleme sayesinde ürünün ağırlığı, boyu ve porsiyonu hususunda bir standart sağlanabiliyor.
Modern ve sağlıklı gıda paketleme trendleri nelerdir?
Gıda ambalajının modern ve sağlıklı tekniklerle üretildiğini ifade eden belirli göstergeler var. Bunlar, ülkelerin iç düzenlemelerine göre bazı noktalarda farklılık gösterse bile, çağdaş uygulamalar hızla standartlaşmaya gidiyor. Tüm bu teknikleri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
RFID çipleri
Ürün sevkiyatlarında, özellikle soğuk hava deposu ile taşınan gıdalar için "sıcaklık kayıtları" bulunması zorunludur. Her bir paketin, taşınma sırasında kaç derecede yolculuk ettiğini görebilmek için dijital günlükler kullanılıyor. Büyük gıda üreticileri, ürün paketlerine ürünün hangi koşullarda yolculuk ettiğini belgeleyen RFID çiplerini eklemeye başladı bile.
Böylece tedarik sürecinde, ürünün kötü ve sağlıksız taşıma şartlarına maruz kalmadığı daha iyi anlaşılabiliyor. Bunun dışında "zaman ve sıcaklık" göstergeleri de var. Kimi dijital, kimiyse kimyasal özellikte olan bu göstergeler sayesinde, ürünün sürecin hangi noktasında, nasıl bir ortam değişikliğine maruz kaldığı da gözlemlenebiliyor.
Geri dönüşümlü plastik ambalaj
Uzun yıllar boyunca, özellikle plastik ambalaj ve paketlerde, çevreye zarar vermeden toprakta dönüşebilen polimerler (birden fazla bileşenden oluşan yapılar), maliyetinden ve özel üretim tekniklerine ihtiyaç duyulmasından ötürü kullanılmadı. Son zamanlarda, özellikle sivil toplum kuruluşlarının ciddi mücadelesiyle geri dönüşümlü ambalaj üretimi her alanda teşvik ediliyor.
Böylece, doğada uzun yıllar yok olmayan polietilen ve polipropilen yerine bakteri, mantar ve algler gibi mikro-organizmaların enzimik hareketleri ile çözünebilen, geri dönüşümlü polimerlerin kullanılması hedefleniyor. Bu özellikteki polimerleri kullanan üreticileri seçmek için, paket üzerindeki sembol ve amblemlere bakabilirsiniz.
İlgili şemada çeşitli ülkelerdeki geri dönüşümlü polimer standartlarını belirleyen sertifikalar ve onların amblemleri yer alıyor. Türkiye'de polimer kullanımı bazında bir standart sertifikasyonu henüz olmasa da ÇEVKO (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı) amblemi gördüğünüz ürünleri, geri dönüşüm amblemi olan paketleri ve Tetra-Pak bünyesinde dağıtılan ambalajları, çevre koruma standartlarına uygun süreçlerden geçtikleri ve denetime tabi tutuldukları için tercih edebilirsiniz.
Ambalaj ve paketlemeler gıdaları zehirliyor mu?
Eğer sosyal medyayla haşır neşirseniz, hemen hemen her gün bir mecrada "Şu sembolü gördüğünüz ürünleri yemeyin!" gibi başlıklarla paylaşılan, korkutucu bilgileri görmüşsünüzdür. Özellikle ısıya maruz kalan plastik kapların Dioksin üretmesi ve sağlığa son derece zararlı olan bu maddenin kanserojen etkisi, herkesin malumu... Fakat durum yalnızca plastik ambalajlar ya da kaplarla mı sınırlı? Yoksa diğer malzemelerden üretilen ambalaj ve paketlemeler de sağlığımız için bir tehdit oluşturuyor mu?
Karton ve mukavva ambalajlar
Özellikle pizza restaurantları ve kahveciler, müşterilerine çevreci bir mesaj vermek için "geri dönüştürülmüş" kağıt ve kartonları kullanarak üretilen ambalajları tercih ediyor. Fakat son yıllarda yapılan çeşitli araştırmalar, geri dönüştürülmüş kağıtlardan üretilen bu ambalajların DIPN (Diisopropyl Naphthalenes) geçişine yol açtığını gösterdi.
Kredi kartı fişleri, karbon kopya kağıtlar gibi maddelerin geri dönüşümüyle yolunu bulan bu kimyasal, arada streç ya da kağıt bariyer olsa bile temas ettiği gıdaya bulaşıyor. Yapılan araştırmalar bu maddenin insan sağlığına olası etkileri konusunda şimdilik yetersiz. Fakat geri dönüşümlü ambalaj atıklarının kullanımını teşvik etmek açısından daha fazla araştırma yapılacağı da aşikar.
Plastik, köpük şişeler ve kaplar
Yüksek derece kansorejen madde içermesi nedeniyle tüm gıda ambalajları ve kaplarında PVC'den kaçınmak gerekiyor. Bağışıklık sistemi ve hormonal dengeye de zarar veren PVC, zaten dünyanın gelişmiş ülkelerinin çoğunda gıda paketlemesinde ve kap üretiminde kullanılmıyor. Bu noktada Uzakdoğu'dan sipariş edilen mutfak malzemelerinin ve üreticisi bilinmeyen ürünlerin tercih edilmemesinde, edilecekse de neden üretildiğinin araştırılmasında fayda var.
Yalnız dikkat edilmesi gereken bir başka noktayı da gözden kaçırmayalım. Özellikle bazı fast-food zincileri "daha sağlıklı olduğu" gerekçesiyle "köpük bardak" kullandığını belirtiyor. Fakat köpük, kğıt bardakların, plastik bardaklardan çok da farkı yok. Hemen hepsi PS, PP veya PET kullanılarak üretiliyor.
Üstelik kullan-at bardakların iç kısmı sıvıyı emmemesi ve yumuşamaması için plastik kaplanarak "lamine" ediliyor. Bu yüzden kağıt bardakta da, plastik bardakta da sıvıya değen yüzey büyük ölçüde plastik. Eğer kullanılan köpük bardak "benzen" denen PS (Polystyrene) ile üretilmişse kanserojen risk taşıdığı söylenebilir. PET genel olarak tek kullanıma, PP ise genel kullanıma daha uygun.
Hangi tür plastiğin gıda paketlemesinde kullanıp kullanılmayacağını anlayabilmek için, ilgili şemadan faydalanabilirsiniz.
1 numaralı işaret, PETE veya PET'i tanımlar. Zaten dilimize yerleşen "PET Şişe" adı da buradan geliyor. Tek kullanım için uygundur. Bulaşık makinesinde yıkanması ya da sürekli kullanılması tavsiye edilmiyor.
2 numaralı işaret, HDPE'dir. Güvenle kullanılabilir, bulaşık makinesinde yıkanabilir, mikrodalgada ısıtılabilir.
3 numaralı işaret, V veya PVC'dir. Gıda ambalajlarında ve kaplarında kesinlikle kullanılmamalıdır.
4 numaralı işaret, LDPE'dir Yine aynı şekilde gıda tüketiminde güvenle kullanılabilir; bulaşık makinesine ya da mikrodalgaya konulabilir.
5 numaralı işaret, PP veya PE'yi sembolize eder. Gıda ambalajlarında sıkça kullanılmaktadır. Güvenlidir.
6 numaralı işaret, Polystyrene'in sembolüdür. Köpük kapların genelinde kullanılır. Özellikle "benzen" nedeniyle kansrojen olduğu iddiası dile getiriliyor fakat bu noktada plastik üreticileri ile araştırmacılar arasında görüş ittifakı sağlanabilmiş değil.
7 numaralı işaret, diğer tüm plastikleri sembolize ediyor. Eğer ürün sert ve cam benzeriyse "BPA" denen zararlı madde içerdiği söylenebilir. Fakat bu anlamda genel bir kanıya varabilmek için ürün ve ambalaj bazında araştırma yapmak gerekiyor.
Ayrıca Almanya'da yapılan son araştırmaya göre Primer Aromatik Aminlerin (PAA) gıdalara temas etmemesi öneriliyor. Bazı peçetelerde, ekmek torbalarında ya da ambalajların üzerindeki mürekkeplerde bulunan bu maddenin yüksek oranda kanserojen olduğunu bildiriliyor.
Alüminyum
Özellikle konserve ve içecek kutuları için tercih edilen alüminyum, mutfağımıza sıklıkla giren bir malzeme. Ambalaj ve paketlemede çok sık tercih ediliyor. Çünkü hem ıskarta malzeme oranı az, hem geri dönüşümü göreceli olarak kolay. Bunların yanında çok hafif ve kolay işlenebilir olduğu için üreticilere kolaylık sağlıyor.
Sağlık açısından sakıncalı olup olmadığı uzun süre araştırıldı, hatta bazı bağımsız araştırmacılar yüksek oranda alüminyum geçişine maruz kalmanın Dementia (Bunama) ve Alzheimer'a sebep olabileceğini ifade etti. Fakat günlük kullanımda, sağlık riski oluşturan ciddi bir bulgu yok. Yine de özellikle fosforik asitli içeceklerin, alüminyum kutularda uzun süre kalması durumunda alüminyum geçişine maruz kaldığını hatırlatmakta fayda var.
Cling ve streç film
Cling ve streç filmler eskisine göre daha güvenli. Çünkü artık üretiminde ftalat (phthalate) ya da sentetik östrojen (BPA) kullanılmıyor. Yine de özellikle peynir, bol yağlı yiyeceklerin bu tür filmlerle sarılmaması ve bu filmlerle sarılmış filmlerin mikrodalga ya da fırında ısıtılmaması öneriliyor.
Danimarka'da yapılan bir araştırmaya göre, madde geçişi son derece düşük olan filmlerde bile, gıdaya bulaşan içerikler tespit edilmiş. Dolayısı ile mecbur değilseniz gıdalarınızı film ile sarmanıza gerek yok.
Cam
Çok yönlü bir madde olan cam, şeffaflığı, şeklinin bozulmaması, koku ve tat vermemesi nedeniyle birçok ürünün ambalajlanmasında kullanılıyor. Hatta hepimizde camın,plastikten verimli bir şekilde geri dönüştürülebilidiğine dair bir önyargı var. Fakat 2008'de yapılan detaylı bir araştırmada, plastik ve cam kaplarda saklanan bebek mamalarının geri dönüşüm oranları karşılaştırılmış ve plastik kapların daha az enerji tüketerek, verimli biçimde geri dönüştürülebilidiği görülmüş.
Üstelik üretim sürecinde daha hafif bir karbon ayak izine sahip olup, havaya daha az kanserojen madde karışmasına sebep olmuşlar. Bunun temel nedeni plastik ambalajların cam ürünlere göre çok daha hafif olması, dolayısıyla daha az hammaddeye ihtiyaç duyması olarak gösteriliyor. Ama tek derdiniz "geri dönüşüm" ve "çevreci üretim" değilse, plastik yerine camı tercih etmeye devam edebilirsiniz. Yine de geri dönüşüme mutlaka önem verin. Doğaya olabildiğince az zarar vermiş olmanın iç rahatlığını yaşayın.
Sonuç
Gıda ürünlerini satın alırken besin maddesinin kendisi kadar, ambalaj ve paketlemesine de dikkat etmemiz gerekiyor. Buna göre ambalajın sağlık, hijyen, güvenlik ve miktar açısından tüketici haklarını ihlal etmeyecek standartlara sahip olması büyük önem taşıyor. Geri dönüşütürülmesi ve kazanımı kolay ambalajları tercih etmek hem çevre, hem de sağlık açısından son derece mühim.
Ambalajların kendisinde olmasa bile, üretim sürecinde, bileşenlerinden herhangi birinin ağır metallere (kadmiyum, cıva, kurşun ve altı değerlikli krom) maruz kalmaması gerekiyor. Bunun için belirlenen alt sınırların mutlaka devlet tarafından denetlenen kurumlarca standartizasyona tabi tutulması ve düzenli olarak kontrol edilmesi gerekli.
Plastikten üretilen ambalajları satın alırken, hangi türünün kullanıldığını gösteren işaret ve sembollere dikkat etmeyi unutmuyoruz. Eğer herhangi bir işaret yoksa, o ürünün güvenli ve sağlıklı olmadığını öngörebiliriz. Kendimizi, sevdiklerimizi ve tüm çevremizi ilgilendiren bu hususta, detaylı araştırma yapmadan, kesin bir kanıya varmak da doğru değil. Sonuç olarak ne yiyip içtiğiniz, nasıl yaşadığınızı belirleyen temel etmen olduğu için mutlaka, ama mutlaka gıda ambalajlarına ve paketlerine dikkat edin, özen gösterin.
Herkese sağlık ve afiyet olsun!
Yorumlar
0