Bazen Facebook'a, Twitter'a ya da Instagram'a girdiğinde insanda şöyle bir duygu oluşuyor: "Ya artık sınavla mı facebook verseler, testle mi Twitter'a girsen acaba, bu iş böyle olmayacak"
Abartıyoruz tabii ama abartan yalnızca biz değiliz. Arkadaş bir mahalle insan aynı fotoğrafı neden paylaşır anlayan beri gelsin.
Bir 500 yıl sonraki torunlarımıza, Nutella'ya falan taptığımızı düşündürecek "Kahvaltının mutlulukla ilgisi olmalı" sabahları
"Bakın ben hasta oldum ne de pis hasta oldum herkes bana geçmiş olsun desin"li ilaç fotoğrafları
Bere ve atkı gibi kışlık aksesuar takabildiğini tüm dünyaya haykıran kış insanları...
Ve onların sanki 1 milyon yıldır yağan başka bir şeymiş gibi yaptıkları "Kar yağıyooooor" paylaşımları
Yeni evli kardeşlerimizin tarihte evlenen ilk insanlarmışçasına timeline'ı esir aldıkları evlilik fotoğrafları
"tbt" kod adıyla Aralık ayında bile önümüze düşen kavruk sahil fotoğrafları
"Nasıl da yurt dışına çıktım, süper yurt dışına çıktım, en güzel yurt dışına ben çıktım"cıların birbirine benzeyen manzaraları
Aynısından yeryüzünde muhtemelen 2 milyar tane daha olan kedi paylaşımları
Az önce Michelin ödülü kazanmış şef edasıyla paylaşılan içi geçmiş kekler, hayata küsen börekler
Koca koca yazarları ayfona eşantiyon yapan "Ben kitap okuyorum, ne sandınız hıh" insanları
Çeşmeden su doldursa, suyu kendi yapmışçasına paylaşan alkış sevdalıları
BİM'den aldığın hazır pizzayla neyin hamaratlığı bu Hanife? pic.twitter.com/7z0tMvsIjj
— Emre Ertürk (@emroishere) August 10, 2015
Yorumlar
0