Piknik vakti! Tam da şöyle hava güzelken, tası tarağı toplayıp misler gibi ağaç orman görmelik o zaman geldi. Evde hazırlanan yemekler, çayla doldurulan termoslar... İnsanın aklına bin bir güzellik geliyor piknik denilince.
Ancak piknik denildiğinde akla gelen başka şeyler de var. Kendine has tarzlarıyla "Ben buradayım!" diye bağıran ve sizi piknik konusunda şartlı koşullandırmaya sokan o insanlar.
Bir tanesi şu anda aklınızda bile. Başlayalım.
Evet, tabii ki: Beyaz atletli, çizgili pijamalı dayı
Piknik alanına adımınızı attığınız anda gördüğünüz dayılardır. Genel olarak yan popo oturmasıyla herkesi koordine ederler.
"Mahmut sen mangalı yak, Ayşe şu çocuklara bir bak nerdeler, Salim getir şu tavlayı da bir tavla atalım vereyim koltuğunun altına tavlayı."
İlk gün ışığı yeter: Romantizmi çimenlerde arayan sevgililer
Canım cicim aylarının tam da yaz aylarına gelmesiyle birlikte içlerinden yükselen börtü böcek sevgisine karşı koyamayan, zaten iki hafta önce de hayvanat bahçesine gidip bir de oranın oksijenini almış çifttir.
Amaç romantizmdir ancak yan taraftan gelen topun o canım tabakları dağıtmaması neredeyse imkansızdır. Olsun, seneye yine denersiniz.
Otoyol kenarı da olur: Bir metrekarelik yeşile konan teyze
Alan fark etmez, bu teyzeler pıtrak gibi bir anda çıkıverir. Bir bakmışsınız otoyol kenarındaki o çimende, bir bakmışsınız bisiklet yolunun üzerinde. Yeter ki o termostan çaylar aksın, kısırlar börekler çıksın ortaya.
Vahşi bir piknik insanıdır özünde. Gözü takvimde hep piknik günlerini arar. Hava güzel oldu mu: Necla, hadi kız gidip bir hava alalım deyip komşusu Necla'yı alır ve gider. Kararlıdır.
Kapaklar açılır: İki biranın belini kıran genco
Bakın bakın, yine açtı bir kapak. Kapak yoksa kutu birayı "çıkıssss aah"latmıştır. Tek olduğu görülmez, yanında en az 2 arkadaşı vardır. Onlar da biranın goygoy yükseltici seviyesine kendilerini teslim ederler.
Bu çocuklara katılan bir ekip de tabii ki Tofaşk'ının içinden müzik gümletecek kadrodur.
Ter dökülür ter: En iyi mangalı o yapar diye ünlenen amca
İhsan abidir, Muhsin abidir. Pikniğin abisidir. Herkes onun eline bakar. En iyi mangalı o yapar. O yüzden en çok da o yer. Bir yandan yapar, bir yandan yer. Millet sağa sola bakarken o bir sucuğu daha götürmüştür.
E bal tutan parmağını yalar. Yalamasın mı Muhsin abimiz parmağını? Çok ayıp. Tek seferde çırasız mangal yakmışlığı vardır, yakışır mı adama yememek?
Ha gayret: Yere çimmek ya da uzanmak marifetiyle herkesle sohbete dalan yancı piknikçi
Kadınların konuşmalarına dahil olamayan piknik tipi erkeklerin son hareketidir bu. Ya bir çimme ya da oturup yana kaykılma hareketiyle vuku bulur. Oldunuz mu size yancı piknikçi?
Oldunuz. Bu yancı piknikçiler çok alakasız konulardan açarlar lafı, sonra bir de memleket kurtarırlar. Çaktırmadan piknik yemeklerinden yerler. Gün sonunda en çok onlar karlı çıkarlar.
Umutların peşinde: Uçurtmayı bir F-16 gibi kullanan çocuk
Uçurtma ehliyetini henüz yeni almış olan çocuktur. Bir hayali vardır, o uçurtma uçurulacak. Ancak o uçurtma uçana kadar etrafta terör estirir. Kiminin kafasına düşer uçurtma, kiminin bacağına.
Ama asıl mesele uçurtma ağaca takıldığında adeta Beethoven'a dönen çocuk ve alto sesidir.
Yap işte oraya: Daima tuvaleti olan pasif agresif ergen
Ağaç arkalarını kendine mesken belirleyecek ergendir. Zaten niye geldiği de belli değildir. Sürekli bir zırlama, sürekli bir atarlanma halindedir.
İçindeki atarı da tuvaletle atabileceğini düşünüyor olsa gerek ki sürekli tuvalet arar. Rahatsız olduğunu köpekler gibi ormanın farklı noktalarına iz bırakarak belli eder.
Rüyasını da görür: Hamağı bir askeri üs olarak gören ve kimseyi sokmayan abla
Adeta bir savaşçı, adeta bir Amazon kadını. Kalkmaz allah kalkmaz yerinden. Kitabını da yanına almıştır. Canan Tan okuyup dinlenmek istemişse kim karışabilir ki ona? Karışamaz da kimse zaten. Arada bir uyur taklidi yapar.
Ancak aslında su uyur, düşman uyur da hamakçı abla uyumaz.
Tofaşk'ı vardır: Arabanın içinden bangır bangır şarkı açan 17'lik çocuk
Bira içen gençlere katılmak için yanlaya yanlaya gelmiştir kendisi. Kapıları sonuna kadar açar, daha üç hafta önce taktırdığı kulak delen, akıl oynatan ses sisteminden verir müziği.
O verdikçe üç bira daha açılır. Yerde yeşil, elde bira, fonda Kubat.
Taşlar ikişerli: Taş toprakla kale yapıp topuyla pikniğe hazırlıklı gelen çocuk
Daha çocukken çocukluk hayalini yaşayabilen çocuktur. Topu hazırdır: plastik top. Nereye uçacağı, nasıl gideceği belli olmaz ancak oynanır o topla.
Zaten birazdan piknik alanını spor salonuna çeviren orta yaşlı teyze tarafından topu alıkonulunca ağlayarak annesinin yanına gidecektir. Ya da belki de topu alan annesi olacaktır? Bilemeyiz ki
Gençliğe doymamış: Piknik alanını spor salonuna çeviren orta yaşlı teyze
Genç kızken sokakta oynadığı oyunları piknik alanında oynamaya karar veren, adeta gençliğine dönen teyzedir. İp atlama, yakar top, halat çekme oyunlarında birinci olabilmek için elinden geleni yapar.
Adeta spor salonuna üyelik olmuş ve parası yanmak üzereyken sonra kez istifade edeyim diyem bodybuildingcimsi adamlar gibidir.
Yorumlar
0