İstanbul’dan uzaklaştığınızı ve bir sahil kasabasında keşfe çıktığınızı hayal edin, ılık ılık esen rüzgarı ve fonda çalan şarkıyı yüreğinize alın. Mavi ve beyaz ağırlıklı dekorasyonu ile tatildeymişsiniz hissini yaratan Naif İstanbul’a hoş geldiniz. Girişinden itibaren binbir ayrıntı ile dolu olan mekanda, ilk bakışta hepsini ayırt etmekte zorlanabilirsiniz, şimdiden söylemesi. Ruhunuzu ve ayaklarınızı özgür bırakın, keyifli dakikalarını geçireceği köşeyi onlar seçsin.
Hafta sonu rezervasyon yaptırmadan yer bulmanın çok da mümkün olmadığı Naif İstanbul'da iş toplantılarınıza ya da özel kutlamalarınıza olanak sağlayan geniş masalar yer alıyor. Sadece size ait hissi yaratan oda görünümünde köşelerin de mevcut olduğu geniş bahçe girişi, alt ve üst kat olmak üzere mekanın üç ana bölümü var diyebiliriz. Bu nedenle dostlarınızla birlikte özenle hazırlanmış yiyeceklerin tadına varırken kendinizi evinizde hissetmeniz ve vaktin nasıl geçtiğini anlamamanız mümkün.
Kadın eli ve zarafeti değdiği her noktasından belli olan dekorasyon konusuna ayrıca değinmek isterim. Kurutulmuş biber ve bamyanın süslediği avizeler, demlik aydınlatmalar, yaşanmışlık hissi uyandıran çini ve porselen tabaklar, kristal vazolardan özenle hazırlanan aydınlatmalar, mekanın bereket ve huzurunu daim kılan canlı çiçek ve kuşlar dekoratif ögelerden sadece birkaçı. Gözünüzde daha iyi canlanması adına; evimde de olsa ya da bunu ben düşünmeliydim diyeceğiniz güzelliklerle döşenmiş ferah ve aydınlık bir mekan düşleyin. Aklıma gelmişken sosyal medya hesaplarınızda paylaşmak üzere; girişte göze çarpan dev enginar tablosu önünde enginarlı, organik bir özçekim karesi almadan dönmeyin.
Havalar hala sıcak, mekanın Haziran ayında hizmet vermeye başlayan teras katı ve bar bölümü; doğum günü, parti, lansman gibi organizasyonlarınız için oldukça uygun. Kendinize yarattığınız ilk fırsatta üst kata yerleşip, kitabınızı okuyabilir, bilgisayarınız ile çalışabilirsiniz.
Tüm bunlara tek mekanda olanak sağlayan restoranın sohbeti tatlı mı tatlı sahibesi Seray Öztürk, aynı zamanda yiyecek-içecek sektöründe uzun yıllar yönetici pozisyonunda çalışmış. Özenli ve ilgili servis personeli seçimi, şefin elini dokunduğu her yiyeceği bir şölen tabağına çevirmesine bu nedenle şaşırmıyoruz.
Mutfağa değinecek olursak; Şef Adem Uğur'un elinden çıkan lezzetler, son yıllarda trend olan “çiftlikten masaya” konsepti ile özenli bir şekilde masanıza servis ediliyor. Mevsiminde, taze ve lezzetli sebze-meyveler kullanılarak oluşturulan menüden çıkan anne eli değmiş hissi uyandıran tencere ve ev yemekleri, özgün sunumlarıyla öncelikle gözünüze ardından midenize hitap ediyor.
Yorumlar
0