Yunanistan, tam bir komşu ülke tatlışlığına sahip. Adaları olsun, insanları olsun, bize benzerlikleri olsun, geçmişte yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, seviyoruz biz birbirimizi. Yolda, metroda ya da yemek yemeğe gittiğiniz bir yerde, Türkçe konuşulunca anlayıp, yanınıza geliyorlar. Kırık Türkçeleri ile konuşmaya çalışan çok sevimli insanlarla karşılaşıyorsunuz.
Bu sefer rotamız başkent Atina’ydı. Yaklaşık 4 milyonluk nüfusa sahip olan Atina, 3400 yılı aşan tarihi ile dünyanın en eski şehirlerinden biri. Zaman zaman Ankara’yı anımsatsa da, denizini, marinasını görünce fikrinizi değiştiriyor.
Daha önceleri deniz şehri olmayan Atina, denizle bağlantısını ve deniz ticaretini günümüzde Atina’nın parçası olan Pire Liman şehri vasıtasıyla gerçekleştiriyor. Yunan halkının bir kısmı Pire’yi ayrı bir şehir gibi görüyor. “Nerelisin?’’ sorusuna “Pire” cevabını veriyorlar. Oysa Pire, merkeze 7 km uzaklıkta yani şehrin içinde sayılıyor. Tıpkı, İzmir – Karşıyaka gibi bir durum söz konusu.
Konumuza dönecek olursak, gezilecek, yapılacak şeyler sınırlı Atina’da. 3 gün bu şehir için yeterli olacaktır. Ayrıca hem yakın coğrafya olması nedeniyle, hem de geçmiş yaşantımızın etkisi ile yemek kültürümüz bir hayli benziyor. Hatta zaman zaman “bizim-sizin” tartışmasına bile girebiliyoruz. Baklava, kebap, döner, musakka, mücver, kahve... Listesi uzar gider. Bu konuda çok objektif olamayacağım galiba. Çünkü hepsinin en güzeli memleketimizin bence.
Komşuyu biraz kıskanmamın nedeni ise bizim ülkemizde çok başarılı restoranlar olmasına rağmen, hala Michelin yıldızlı restoranımızın bulunmaması. Atina’da ise yıldızları toplamış, 5 tane restoran bulunuyor. 3 tanesi tek yıldızlı, 2 tanesinin ise 2 yıldızı bulunuyor. Darısı başımıza diyerek size hem ekonomik, hem de lezzetli vakitler geçirebileceğiniz mekanları yazıyorum.
Türkçe menüsüne tam puan: Diavlos
Atina’ya gelmişken bu samimi, sıcak yere uğramadan dönmeyin. Monastraki meydanına yakın, Adriano caddesinin en sonunda yer alıyor bu güzel mekan. Gittiğinizde restoran adını bu şekilde bulamazsınız. Kendi dilleri ile adı yazıyor.
Ama caddenin sonunda bulunan restoran diye sorarak, kolayca bulabilirsiniz. Ayrıca Türkçe menüleri mevcut. Fiyatlar oldukça uygun. Başlangıç olarak biz kabak topları denilen aperatiflerden aldık. İnanılmaz lezzetliydi. Mücverin bir tık daha değişik haliydi. Peynir kızartması diye geçen saganaki, ayrı bir güzeldi. Beyaz peynirin dışı mısır unu ya da beyaz una bulanıp, tavada pişiriliyor.
Ardından ortaya karışık ızgara aldık. Mantar ve patates salataları müthişti. Ayrıca meze ve balık gibi seçenekler mevcut. Ardından bize kırmızı şarap ve oraya özgü irmikli, bol tarçınlı bir tatlıdan ikram ettiler.
İlerleyen saatlerde canlı müzikleri oluyor. Gitmişken, bu sıcacık mekanı mutlaka deneyin derim.
Tanıdık lezzetler: Bairaktaris
Listenin favorisindeyiz. Bairaktaris, 1879’dan beri hizmet vermesiyle nam salmış. Atina’nın merkezinde Monastraki meydanında yer alan bu restorana herkes uğramalı. Meydana geldiğinizde kime sorsanız gösterirler. Birbirinden farklı 3 yer gibi görünse de, siz köşede bulunan tarafa oturun. Hatta içeride yer bulabilirseniz oraya oturun ve bu restoranın salaş ama güzel atmosferine katılın.
Biz gittiğimizde akşam üzeriydi ve çok kalabalıktı. Türkçe konuştuğumuzu anlayan garsonun, “Türk müsünüz?’’ sorusuna, “Evet’’ cevabını verdik. Sonra bizi bırakıp gitti. Şaşkınlıkla birbirimize bakarken yanımıza biri geldi ve bizimle kırık Türkçe ile konuşmaya başladı.
Niko, İstanbul’da doğmuş 20-25 yıl ülkemizde yaşayıp, 80’den sonra Yunanistan’a dönmüş şahane bir insan. Bize hemen ikramlarda bulundu. Ortaya klasik Yunan salatası söyledik. Kendisi bize cacık ve sıcak şarap ikram etti. Bizden biraz daha farklı yapılan patlıcan musakka denedim. Dana kıyma kullanılmıştı.
Porsiyon başta az gibi görünebilir. Ama ağır geliyor ve hepsini bitiremiyorsunuz. Siz oraya gitmişken denemeden dönmeyin. Ardından arkadaşlarım Gyros isimli bir yemek denediler. Gyros bizim dönerimiz gibi. Ekmek arası ve tabakta da servis ediliyor. Domuz ve dana gibi çeşitleri bulunuyor.
Biz yemeklerimizi yerken içerisi giderek kalabalıklaşıyor ve taverna gibi bir ortama dönüşüyordu. 2 kişi Yunan müzikleri çalıp, söylüyorlar. Herkes çok keyifli. Yemeğimizin ardından Yunanlıların meşhur ballı yoğurdunu deniyoruz.
Yoğurt kaymak gibi, üzerine bal dökülerek tüketiliyor. İçinde bazen 1 parça meyve üstünde ceviz olabiliyor. Biz sade olanı denemeyi tercih ettik. Oldukça hafif bir tadı vardı. Bairaktaris, kebap çeşitlerinden ev yemeklerine hatta mezelere kadar pek çok seçeneği barındırıyor. Atina’ya kadar gitmişken, Bairaktaris’e gitmeden dönmeyin.
Hambuger aşkına: Goody's
Atina’nın en meşhur fast food zincirlerinden biri. Neredeyse her yerde görmek mümkün. Çok salaş değil ama gayet uygun fiyatlar ve kaliteli hamburgerleri mevcut.
Double Cheese Burger ve Philly Burger’i oldukça lezzetli. Ayrıca hafif atıştırmalıklarından biri olan club sandviçleri de çok tercih edilenler arasında.
Bunları yedikten sonra midenizde yer kalırsa, Oreolu pastasını sipariş edin. Pişman olmayacaksınız.
Adım başı bir: Gregory’s
Bu ismi Atina’da sık sık göreceğinizi şimdiden belirtelim. Her adımda, her sokakta bulabileceğiniz bir cafe. Kahveleriyle meşhur. Geçerken insanlar kahvelerini alıp, çıkıyorlar. Kimi yerleri büfe tarzı, kimi yerleri ise cafe tadında.
Sandviç çeşitleri de mevcut. Çoğu zaman işe giden Yunanlılar, yol üstünde buradan kahvelerini yanınada atıştırmalıklar alıyorlar. Sabah kahvaltılarını bu şekilde geçiştiriyorlar.
Hızlı kahvaltı sevenlere: Everest
Everest, tıpkı Gregory’s gibi Atinalıların hızlı kahvaltılık yerlerinden biri. Onları Atina’nın her köşesinde görebilirsiniz. Daha bir cafe tadında olan Everest, hem rahat hem ucuz mekanların başında.
İçeride çeşit çeşit atıştırmalık bulabilirsiniz. Buzlu kahveleri ve sandviçleri pek bir meşhur. Dilerseniz oturabilir, dilerseniz kahvenizi sandviçinizi elinize alıp rahatça yiyebilirsiniz.
Atina'da yıldızlı geceler: Varoulko
Pire’de bulunan, tek Michelin yıldızlı mekan, listenin favorilerinden. Denize nazır, huzurlu manzarası eşliğinde değişik tatlar deneyebilirsiniz.
Özellikle kalamarı ve değişik sunumu ile baklavasını yemeden dönmeyin. Varoulko, fiyat anlamında bir tık daha üst seviyede. Hem deniz manzaralı olması, hem de Michelin yıldızına sahip olması fiyat kalitesini etkileyen en büyük nedenlerin başında.
Öğlen ve akşam olmak üzere birbirinden farklı iki menüsü bulunuyor. Mutlaka kendinize göre lezzetli yemekler bulacaksınızdır. Pahalı olmasına rağmen Atina’ya gelmişken buraya uğrayın ve bütçenize uygun yeni lezzet keşifleri yapın.
Özellikle akşam gidecekseniz mutlaka rezervasyon yapmanız gerekiyor.
Yorumlar
0