8 yaşındasın. Bir Tatilya değil belki ama annenlerle, babaannenin o bahçeli evine gidiyorsun. Senin için çok mutlu zamanlar çünkü babaannen çok cici. Her istediğini yapıyor. Sürekli mutfakta, sen istediğin için bulaşmadığı tatlı kalmıyor. Ailenden de ikide bir babaannenin ne kadar güzel yemek yaptığını duyuyorsun. Elinde, senin sonradan adının oklava olduğunu öğreneceğin sopayla bile yemek hazırlıyor. Bahçede oynamaktan sıkılıp yanına oturuyorsun, onun oklavayla hazırladığı hamurları tırtıklıyorsun. Ve o kritik soruyu soruyorsun: "Babaanne ne yapıyorsun?"
Hayatın boyunca daha güzelini başka yerde yemenin mümkün olmayacağı ve kuvvetle muhtemel en çok sevdiğin yemeklerden biri olacak, o yemeği yapıyor, mantıyı.
Kardeşim Mantı.
Yukarıda naçizane bir hikayeye sığdırarak anlattığımız mantıyı, babaannenizden sonra yapan en güzel yer. En azından bizim şu ana kadar yediğimiz yerleri baz alacak olursak öyle.
Uzay zaman bütünlüğünü bölen bir sokakta Kardeşim Mantı. Çınar ağaçlarının gölgesinde, sanki yıllardır taşınmak istediğiniz deniz kenarı köyünde oturuyormuş gibi hissedebileceğiniz huzurlu bir yer. Efsunlu bir yanı var aslında. 50 metre üstü, ortalama bir Anadolu ilçesine benziyor. 30 metre aşağısı; Emirgan Sütiş'ten kelli trafik cehennemi olma potansiyeliyle yaşıyor. Ancak siz yine de kendinizi Marmaris'in bir köyünde hissedebiliyorsunuz. Her mekana nasip olmaz.
Bolu mantısı yapıyor Kardeşim Mantı. Bir elmayı saracak kadar büyük mantı yemeye alışmış dostlara biraz farklı gelebilir. Bolu mantısı, görece biraz küçük çünkü. Lakin küçüklüğü, "Ben oturdum mu, aman yarabbi, 8 tabak mantı yerim" diyenleri yanıltmasın. İlk başlarda, 1,5 porsiyon sipariş vermediğimiz için pişmanlık yaşıyor gibi olsak da yaprak sarmanın da desteğiyle yemek bittiğinde kendimizi sodalardan sodalara koşarken bulmadık. Yaprak sarması demişken; Ege sarmasına alışkın, bünyesi zeytinyağı çekenler için dünyanın en doğru tercihi değil. Yarım porsiyonla idare edebilirler. Diğerleri? Yalnızca sarma için bile gidebilirler.
Mekan konsepti, tasarımı tamamen Bolu'ya ait. Ama şimdiki Bolu'ya değil. Köroğlu'nun "Benden selam olsun Bolu Beyi'ne" dediği günlerin Bolu'suna. Köroğlu bizi affetsin, biraz mübalağa ediyoruz tabii. Ancak o eski fotoğraflar, danteller, baharatlıklar, yün kaşıklıklar, hatta duvarda asılı, bizim masayla ilgilenen küçük dostumuzun babaannesinin nişan kıyafeti bizi az da olsa haklı kılıyor. Evet, başlıkta da söylediğimiz gibi babaannenizden sonra en güzel mantıyı yiyebileceğiniz yerde de bir babaannenin tarif sırları saklı.
Bakmayın mekan tasarımına girdiğimize hemen. Mantıya dair söyleyeceklerimiz bitmedi daha. Oturduğunuz masanın, güneybatısında, sizi işkembeciye geldiğinizi düşündürecek iki adet şişe var. Onlardan biri sarımsak sosu gibi bir şey. Ona bulaşmadık. Diğeri ise, diğeri ise fena. Bolu ve çevresinde çok ünlü olduğunu öğrendiğimiz keş. Küçük dostumuzdan öğrendiğimiz kadarıyla keş, kurutulmuş yoğurtmuş. Küçük dostumuzdan öğrenmediğimiz kadarıyla, keşte ceviz de vardı. Ve bizden öğrendiğiniz kadarıyla, keş nefisti.
Kardeşim Mantı, Emirgan Sütiş'in iki mekan üstünde. Emirgan Polis Merkezi'nin karşısında. Dünyanın en kolay adresi falan olabilir. Ama biz yine de aşağıya bir harita iliştirdik.
Eylül gelmeden gidin.
Yorumlar
0