Çeşit çeşit sebze, et, deniz mahsulü ve sos çeşitlerinin damakları mest ettiği noodle eşliğinde servis edilen “Moğol Barbeküsü” konseptinin Türkiye’deki ilk ve tek temsilcisi olan Go Mongo’nun yeni konsepti, göz bebeği Go Meso.
Değişen dekoru, geniş iç hacmi, yenilenen ve pek çok damak tadına hitap eden menüsüyle Go Meso’ya Yemek.com olarak konuk olduk. Lezzet yolculuğunu Japonya’da başlatan, İpek Yolu boyunca ilerleten ve Mezopotamya’da sonlandıran Go Meso şeflerinin ortaya çıkardığı lezzetlerin tadına varıp Go Meso tariflerini püf noktalarıyla birlikte not aldık.
Yenilenen menü, daha büyük bir coğrafyayı kapsıyor. Go Meso’yu; Türk, Altay ve Moğol göçebe halk kültüründe yeri olan büyük ve görkemli çadırlara, otağlara benzetmek yanlış olmaz. Moğol ve Orta Asya Türkleri’nin et ağırlıklı mutfağının temsili olan Moğol barbeküsü ile Uzak ve Yakın Asya mutfaklarının en taze ve otantik yemek kombinasyonları aynı çatı altında toplanmış.
Şöyle ki, Japonya’nın Yakitori ızgarasından, Çin’in wok ocağına, Hindistan’ın tandoori fırınından, Moğol barbeküsüne ve Mezopotamya’nın taş fırınına kadar bir şenlik hüküm sürüyor mutfakta. Ne yiyeceğinizi an be an izleme şansı da tanıyan mutfakta, Çinli ustaların elle açtığı noodle’a, Kilisli ustaların hazırladığı birbirinden güzel peynirli-etli-baharatlı pide çeşitleri, yağ mantısı, Kilis tava, Kayseri yağ mantısı, Konya etli ekmek hatta mangolu salata eşliğinde sunulan lahmacun katılıyor. Anlayacağınız tam bir internasyonal mutfak.
Yöresel ve doğal malzemelerin otantikliğinin aslına sadık kalınarak hazırlanan bu yolculuğun başında deneyimli ve mutfağının uzmanı yabancı şefler görev alıyor. Şef Ersoy Çiftçi önderliğinde günlük olarak hazırlanan et, sebze, hamur gibi ürünler sipariş üzerine misafirlerin gözü önünde işleniyor.
Eski konseptte olduğu gibi restoran girişinde size selam eden Moğol barbekü istasyonunu ağır ateşinde kendi aroma ve özünü kaybetmeden pişen ekmek ve pide çeşitlerinin doldurduğu taş fırın, tarifini de aldığımız “tandoori tavuk tikka”nın adını borçlu oldu tandır fırını, ağzımızın suyunun akmasına sebep elde açılan noodle çeşitlerinin hazırlandığı wok istasyonu, Uzak Doğu’da ızgara şiş olarak bilinen bizdeki ocak başı kültürüne benzer yakitori ızgara istasyonu takip ediyor.
Yediğiniz her yiyecek ve sosta özenle seçilen baharatların tazeliğini sonuna kadar hissediyorsunuz. Çinli ustaların elinde her gün kilolarcası açılan noodle hamurundan hazırlanan “Vietnamese noodle”, mantı diye dilimize çevirebileceğimiz “kıymalı dumpling”, taş fırında pişen ve pizzanın aslında bizden bir lezzet olmadığını bir kez daha sorgulatan “Midyat lavaşı” yenilikçi ve özgün lezzetlerden bazıları.
Sağlık dostları unutulmamış bu arada. Birbirinden farklı yöntemlerle pişen et ve deniz ürünlerinin de dahil olabileceği salata çeşitlerinin yanı sıra “hot pot” (buhar gemisi) içinde sosla birlikte pişen et ve sebze parçalarını menüye hızlı bir giriş yapan "detoks meyve suları" tamamlıyor. Gelsin nar ve zencefiller.
Kazandibi krem brule, krem karamel, bu konseptin imza tatlısı da diyebileceğimiz mango sufle ve püf noktalarını öğrendiğimiz yapış yapış çikolata, tatlı ile son dokunuşu yapmak için görevdeler.
Şu an için sadece İstinye Park AVM üst katında, kendine özel terası ve arka bahçesiyle bir arada hizmet veren Go Meso; Orta Asya’nın et kültürü, Çin ve Mezopotamya’nın tahılları, Akdeniz çevresinin sebze ve meyveleri, Güney Asya ve Hindistan’ın baharatlarını birleştirip zengin bir sofra donatmış durumda. Verimli toprakların bereketini seçmiş oldukları incir yaprağı logosu ve restoran içinde yarattıkları botanik bahçede yetiştirdikleri taze otlarla yaşatan mekan, yeni tatlara ve modernize edilmiş sunumlara açık lezzet kaşiflerini bekliyor.
Yorumlar
0