Her mesleğin kendine has sırları vardır, yeri gelir filmi bile yapılır bunun. Ancak bunların hiçbiri aşçılık kadar 'önemli' değildir aslında. Çünkü bu mesleklerin hiçbiri aşçı kadar çok insanı etkilemiyordur. Nedeni çok basit: "Çünkü yeryüzünde yemek yemeyen insan yok"
Hal böyle olunca bir sihirbazlık kadar olmasa da şefler ve aşçılar da mesleki sırları çok fazla açığa çıkarmadılar. En azından yakın bir arkadaşı ya da sevgilisi değilseniz.
Bir şef düşündüğünüzden çok daha fazla yemek seçer
Nasıl olsa her yemeği güzel yapıyor, her yemeği yer diye düşünmeyin. O kadar süre yemekle iç içe olunca daha fazla yemek seçmeye başlıyorsun.
Eğer başka bir restorana gidiyorsa tavuk ve makarnadan uzak durur
Tavuk ve makarna bir restoranda en karlı satılan yiyecekler, menüdeki fiyatın fazla olmasının sebeplerinden biri aşçının yeteneği. Her aşçı "Ben şimdi bunu evde yapsam çok daha ucuza gelirdi" deyip tavuk ve makarnadan uzak duruyor. Aynı zamanda çok güvenmediğiniz bir mekandaysanız da tavuktan uzak durun. Çünkü tavuk, son kullanma tarihi geçtikten sonra en şakası olmayan yiyecektir.
Akşam yemeği için dışarı çıktığında ortalama insandan daha fazla para harcar
Tavuk ve makarnadan uzak duruyor olması, şeflerin pinti olduğunu düşündürmesin. Kendilerinin çalışmadığı bir akşamda yemesini ve eğlenmesini çok severler ve haliyle pahalı damak tatları vardır.
Maalesef neredeyse hepsi mutfakta böcek olduğunu kabul eder
Bunu size söylemezler tabii. Her ne kadar yemeğe ulaşamıyor olsalar dahi araştırmalar, her 4 şeften 3'ünün mutfakta böcek gördüğünü kabul ettiğini söyler.
'Efsaneler' tahmin ettiğinizden çok daha azdır
"Bizim bir arkadaş anlattı, oğlum var ya arka tarafta bu yemeklere tükürüyorlarmış bla bla" tarzı hikayeler tahmin ettiğinizden çok daha az yaşanıyor. Yalnızca 10 şeften 1 tanesi buna hayatı boyunca 1 kere de olsa tanıklık ettiğini söylüyor.
Birçok şef yaptığı işin gerçekten zor olduğunu ve...
Bu da doğrudur aslında. Böyle düşünmek için şef olmaya da gerek yoktur.
Bu işi yaptıkları için yeteri kadar para kazanamadıklarını düşünür
Bu yorumu onlara aşçı, şef dostlara bırakıyoruz.
"Belki başkasının sepetindeki yenmeyen ekmek dönüp dolaşıp senin önüne gelmiştir"
Büyük günah gibi görünmese de bazıları için 'dokunulmamış' dahi olsa başkasının masasındaki ekmeği yeme fikri çok da iyi gelmeyebilir. Ancak ekmek sepetleri arasındaki yolculuğu binlerce kez gören aşçılar vardır.
Hasta olsalar da yemek yapmaya devam ederler
Hasta olmanın, yanığın, baş ağrısının en az etkilediği meslek dallarında biridir aşçılık.
Hemen hemen bütün şefler eğer kötü bir hizmet alınmamışsa bahşiş verilmesi gerektiğini düşünürler
Bu konuda kendilerine katılıyoruz. Hesabın yüzde 10'unu bahşiş olarak verilmelidir.
Günlük taze tüketime önem veriyorsanız pazar günü sipariş ettiklerinize dikkat edin der
Yani durduk yere bunu söylemez tabii, çok zorlarsanız. Ve birçoğu kabul eder, pazar günleri taze ürün almadıklarını.
Bir şefin en çok nefret ettiği şey yılbaşı, bayram gibi tatil günlerinde çalışmaktır
Kabul, bu işin fıtratında vardır bu ama şefin ya da aşçının nefret etme haklılığını elinden alamaz bu durum.
Restoranın kapanmasına 5 dakika kala gelen müşteriye küfür ettikleri olur
Çünkü kuvvetle muhtemel sipariş verecekleri yemek 5 dakikada yapılmayacaktır.
Kendi televizyon programının olmasını isteyen şeflerin sayısı hiç de az değildir
Varsa şef ya da aşçı olan bir tanıdığınız siz de bir sorun isterseniz. Bizimkiler bu önermeyi yanıltmadı.
Neredeyse bütün şefler, garsonların "Ağbime onu vermiyim" mantığını kabul eder
Ve garsonların "Ağbime şu yemeği vereyim" dedikleri şu, her akşam değişir. Belki malzemeye belki lezzete göre.
Günlük tutsalar sırlarını "Şu restoranda şu menüyü inceledim şu tatlıyı bizim de yapmamız lazım" şeklinde yazarlar
Trileçenin birden bire bütün mekanlarda olmasının sebeplerinden biri de budur.
İster evde ister restoranda, bıçağına dokunulmasından nefret eder
Bu, bir ressamın yarım kalan tablosuna iki fırça darbesi dokundurmaya benzer. Sinir bozar.
Yorumlar
0