Bir restorana ya da lokantaya ilk defa gidip yemek söylediğinizi düşünün. Daha öncesinde burada yemek yemediniz ve yiyeceklerin tadının nasıl olduğunu henüz tam olarak bilmiyorsunuz.
Sorun değil, gözleriniz ve beyniniz sizden önce yiyor ve tadıyor.
Söylediklerimiz öyle mantıkla yürüttüğümüz şeyler de değil, Oxford Üniversitesi’nin Crossmodal Research Laboratory’sinden çıkmış bilgiler.
İki aşamalı bir çalışma olarak hazırlanan ve tabakların düzenlenmesi, süslenmesi yani yiyecek ve tabaklarının sunumu konusunda yapılan araştırmada insanların yiyecekleri ilk olarak görünüşleriyle yargıladıkları ve bu doğrultuda yiyip yememeyi tercih ettikleri ortaya çıktı.
Araştırmada aynı malzemelerle hazırlanmış üç farklı salata tabağı oluşturuldu. Birinci tabakta her şey çok normal, sıradan bir görünümdeydi. İkinci tabakta biraz daha düzgün bir düzenlemeyle hazırlanmış, güzel bir tabağa yakındı ancak üçüncü tabak sanatçı Kandisky’nin “Painting Number 201” eserinden ilham alınarak hazırlanmıştı.
30 kadın ve 30 erkeğin oluşturduğu deney grubunda herkes üçüncü salatanın çok daha lezzetli ve güzel olduğunu belirtti. Bunun nedeniyse malzemelerin ve oranlarının aynı olmasına rağmen üçüncü tabağın yalnızca daha güzel görünüyor olmasıydı.
Yıllardır tabak süsleme ve yemekleri en iyi şekilde sunma konusunda dünyanın pek çok farklı noktasında usta şefler kendi duygularının yanı sıra yemeklerin de ortaya çıkarabileceği duyguları tabağa yansıtmaya çalıştı. Aynı zamanda son yıllarda dijital dünyada karşılaştığımız ve ilk görüşte aşık olduğumuz pek çok yiyeceği belki de henüz yemesek de çok lezzetli olduğuna ikna olduk bile.
Dijitalin yemek yiyenlerin üzerindeki etkisini de araştıran Crossmodal Research Laboratory, gelişen estetik algısının insanlar üzerinde olumlu etkisi olduğu ve bu algıyla daima daha iyisini istediklerini de belirtti.
Yorumlar
0