Soğuk bir pazar sabahıydı. Pencere buğulu, battaniyenin altı sıcacık, dışarısı gri ve sessizdi. Kahvenin kokusu mutfağı sararken, içimde tarif edilmez bir tatlı isteği kıpırdanmaya başladı. Ama sıradan bir şey değildi aradığım. Öyle klasik kekler ya da kurabiyeler değil…
İçinde sürpriz barındıran, her lokmasında ayrı bir tat bırakan bir şey... O an aklıma geldi: Çocukluktan kalma bir anı gibi. Televizyon karşısında battaniyeye sarınıp, üç çeşit çikolatanın buluştuğu o nefis browniyi yediğim an. Bitterin karizması, beyaz çikolatanın masumluğu ve Antep fıstığının eşsiz dokunuşu...
Her biri tek başına güzelken, bir araya geldiklerinde gerçek bir şölene dönüşüyorlardı. İşte o gün mutfağa girdim ve “3’ü Bir Arada Brownie” doğdu. Bu tarif, sadece bir tatlı değil. Bir kaçış, bir sığınak, bir gülümseme sebebi… Her lokması bir hikâye. Şimdi, bu hikâyeyi seninle paylaşıyorum.
Yorumlar
0