Ferdi Carrefour Odasından Seslendi: "Suskunluğum Asaletimden Değil, Finallerden!"
09 Ocak 2015
Favorilerime Ekle
1933 Chicago doğumlu gururumuz Ferdi Carrefour, Yemek.com için yazdı.
Babam bugün beyzbol maçıma gelmedi. Dün akşam yemeğinde bahsetmiştim. Yemek yerken keyifli olur genelde, ona güvendim sanıyorum. Sanmıyorum aslında. Öyle olacağına inandım ve o şekilde planladım. Son cümlem bitene kadar her şey kusursuzdu. O da araya girmedi hiç, dinledi sadece. Annem dizisiyle meşguldü çoğu zaman olduğu gibi. "Sence de gelmesi gerekmez mi anne?" diye sorduğumda dönüp "Ispanak? var... Dur tencereyi getireyim!" deyip mutfağa gitti.
Bir müttefikimin olamayacağı gerçeği inancımı hafiften sarsarken, babamın "Ulan geçen seneden 6 ders bıraktın, ne beyzbolu!? Otur ders çalış!" haykırışı, beni Hagi'den 30 metreden gol yemiş Monaco kalecisi gibi yıkıp geçti. Boş gözlerle etrafa bakıyor, anlamlı bir cümle kurmaya çalışıyordum fakat daha 2 dakika öncesine kadar sessiz sessiz beni dinleyen adam, şimdi ortalama bir tartışma programı konuşmacısına dönüşmüştü. Araya girmeme katiyetle izin vermediği gibi, haksız olduğum fakat o an için son derece alakasız kalan konuları dahi gündeme getiriyor, böylece hakaret ve ithamlarına nostaljik bir hava katmayı da ihmal etmiyordu. Abandone olmuştum tam anlamıyla. Kalkıp odama gitmek en iyi fikir gibi geld ki filmlerde de öyle olmaz mıydı hep? Ailesine kızan genç adam yerinden fırlayarak odasına çıkar, babası peşinden koşarak yanına gelir ve af dilerdi... Bizde de tekrarlandı bu sahne: Babam peşimden koşuyordu. Tek sorun pek af dileyecekmiş gibi görünmemesi ya da bağırmamasıydı, aldırmadım. Annem tutmaya çalışıyordu babamı ve bu bana zaman kazandırdı. Odama girip kapımı kilitledim. Hayat film değildi ve ben de ağlak ortamlara katlanamazdım zaten. Bir süre sonra sesi kesildi. Haberleri izlerken koltukta uyudu sanırım. Hep uyur.
Yorgun ve açım. Babam işte, annemse evde değil. Beni biraz dinlenmek için uzandığım yatağımdan kaldırabilecek tek şey güzel bir yemek fakat bu konuda yeteneğim yok denecek kadar az. Hatta hiç denecek kadar yok. Safiye kadar Faik. Yani görsen halimi, kelime bile ziyan etmezsin tanımlamak için. Neticede sevgilisini ilk buluşmada lahmacun yemeye götürmüş insanım, yemek konusunda derin bir yanım yok ve kendimden çok fazla şey beklemiyorum fakat en azından başımın çaresine bakabilmeliydim. Denemedim değil gerçi, kendime büsbütün haksızlık etmeyeyim. "Kolay" ve "Pratik" olarak nitelenen fakat tarifi dahi 7 paragraf verilmiş yemekler üzerinde çalıştım. Yaptıklarımın neredeyse tamamı, tarif edilen yemek dışında birçok şeye benzedi. Yüzeydeki yağlarıyla adeta Pavarotti'nin silüetinin belirdiği sulu, kısmen parçalanmış parkeyi andıran fırın yemeklerim, plajda yapılmış kumdan kaleler gibi keklerim oldu. Israrcı değilimdir karakter itibariyle, sürdürmedim o yüzden. Kaldı ki zor beğenirim. Hani yöre yöre gezdiğim bir yemek programı sunsam, nezaketen dahi "şahane olmuş", vay efendim "lezzetten damağım çatladı" falan demez, gerçek neyse onu dile getirip (muhtemelen) beşamel soslu, yerel baharatlarla zenginleştirilmiş dayağımı yer, dönerdim. Yemek yapmayı denemeye devam etmemem bence son derece anlaşılabilir. En azından gerçek anlamda "Kolay" ve "Pratik" tarifler veren bir yer bulana kadar.
Annemin yemek bırakmadığı ya da babamla birlikte şehir dışında olduğu tüm zamanlardaki gibi yapacağım şey şimdi de net: İnternetten sipariş vermek. Böylesi hem daha ekonomik, hem daha az yorucu, hem de telefondaki gibi yanlış anlaşılma olasılığı yok (Benimle evlenir misin Yemeksepeti?). Şu an için yorgun, ezelden beri ise üşengeç bedenim başka bir seçeneğe kapalı ve bu durumdan içten içe memnunum. Üşenmek kadar güzel başka çok az duygu var zira. "Bana üşenen bir avuç insan verin, dünyayı yerinden oynatayım" demek isterdim, fakat o bir avuç insanla biz, oturduğumuz kanepeyi bile yerinden oynatmaya üşeniriz çok büyük ihtimalle. Boşverin o yüzden.
Yemekten sonra tekrar notların başına geçmem gerek. Bu kadar ara yeter. Kurguladığım ve düşündüğüm onca şey, saatlerdir odaklandığım derslerden biraz olsun uzaklaştırdı belki ama tamamen kaçış yok. Hem zaten hiç beyzbol da oynamadım. Şu birkaç hafta için suskunluğum asaletimden değil maalesef, finallerden.
Yorumlar
0