Bazılarımız onlarla büyüdü, bazılarımız yalnızca yaz tatillerinde yanlarında olma fırsatı buldu, bazılarımız kendi hayatını kurana kadar ailesi ve onunla birlikte yaşadı... Bazılarımız da yalnızca bayramlarda onunla birlikteydi.
Kimden bahsettiğimizi çok iyi biliyorsunuz: anneanneler. Dünyanın en tontiş insanları klasmanına girmesi kuvvetle muhtemel, annemizin annesi, tatlılık abidesi bu insanlar. Neler öğrenmedik ki onlardan? Yatmadan önce dua etmeyi, bir tabak yemeğin asla yetmeyeceğini, vücudumuzun ana ihtiyacının daima yemek olduğunu, ne kadar kilo alırsak alalım onların gözünde zayıf görüneceğimizi.
Bazen "Ama anneanne yaaaaa!" diye kızıp sesimizi yükseltsek de hemen üzüldük ve sırnaşıverdik kendilerine. Çünkü onlar anne kokuyordu, anneanne kokuyordu. İnsanın içini ısıtan bir sıcaklıkları vardı. Bir de yemeklerin sıcaklığı vardı tabii.
Fark ettik ki herkesin anneannesi sanki bizim anneannemiz. Bu büyük anneanneler topluluğu aynı alışkanlıklara sahip.
Gelelim bu tontişlerin sevimlilikten çatlatan alışkanlıklarına.
Not: Yeriz sizi kız.
Ceplerinde daima çikolata, şeker ya da sakız bulundurması
Cep diyorsak yelekten bahsediyoruz. Kahverengi, siyah ya da krem rengi yeleklerin bir cebinde mendil, diğer cebinde de büyük bir ihtimalle sakız, şeker ya da çikolata vardır. Sihirbazların şapkaları gibidir, ne zaman ne çıkacağı belli olmaz.
Evde küçük çocuk varsa onun meyveli yoğurtlarını ya da cipslerini yemesi
Torunlardan bahsediyoruz. Torunların abur cuburlarından. Cips, şekerleme, meyveli yoğurt ve hatta patlamış mısır. Anneanneler torun peşinde koşarken bu cipsleri om nom nom götürür. Tam o sırada "Anneanne niye yiyorsun şekerin var senin?" diye soracak olursanız cevap hazırdır: Ziyan mı olsun?
Aç olduğunuzu söylediğinizde 60 yıllık deneyimle 10 dakikada 3 yemek yapabilmesi
Aç olmanıza imkan yok ama hadi açsınız diyelim. En az 20 dakikada bir yenilenen "Aç mısın kızım / oğlum?" sorularını atlattınız ve sonunda acıktınız. Sorun yok. Anneanne mutfağa girer, 10 dakika içinde mutfaktan 3 yemekle çıkar. Adeta Superman!
Her bayram artık yapma denilse de bin bir çeşit yemek yapması
Artık yaşlanmışlardır, yine de gönülleri gençtir. Eski zamanlardaki gibi bayram sofralarını donatmak isterler. Sabahın ilk saatlerinde yahni kaynamaya başlar, o sırada kuru fasulye yapılır, lahana turşusu çıkarılır. E tabii ki börekler de vardır. Oysaki kendisine bir önceki bayramda kaç kez söylenmiştir yapmasın diye. Yine de yapar.
Ayrıca dışarıdan alınmasın diye her bayram kendi baklavasını açar, şerbetini döker. Yine dinlemedi sizi, hadi gene iyisiniz.
Ve tabii ki yağını biraz fazla kaçırması
Yalnızca bayram yemeklerinde değil genel olarak yağ konusunda ellerinde bir bolluk vardır anneannelerin. "Anneanne bu birazcık yağlı mı olmuş ki?" deseniz "Tadı yağında onun!" cevabı alırsınız. Aslında haklıdır. Anneanne yemeğinin tadı gerçekten de yağındadır. Ekmek bandırır.
Evinde koca bir makarna, pirinç, bulgur stoğunun olması
Soğuk savaş günlerinden kalma bir alışkanlık olsa gerek mutfak dolapları hatta yattığı odadaki yatağın altı genellikle bulgur, pirinç, makarna, erişte gibi dayanıklı besinlerle doludur. Her defasında yenileri alınır, eskilerden az az kullanılır. Ev Hansel ve Gretel'in şekerden evi yerine buğdaydan evine dönüşür.
Sofraya kenardan oturup herkesten sonra her şeyi silip süpürüp kaldırması
Buna bayılırsınız. Yemekleri hazırlar, masaya koyar. Önce minikler sofraya çağrılır. Sonra kendi çocukları. En son da kendisi oturur ancak tam değil. Kalk gidelim der gibi oturur. Sonra minikler sofradan kalkıp çocukları da doyunca şov başlar. Anneanne sahalara dönmüştür, kalan tüm yemekleri yiyip bir de odun ekmeğiyle tabakları sıyırır.
Afiyet olsun cici.
Aç olmadığınız halde daima bir tabak daha fazla koyması
Anneanne: Al çocuğum, yersin güzelim.
Biz: Doydum anneanne doydum, şiştim, patlıcam.
Anneanne: Nasıl doydun, kuş kadar yedin. Az daha al, tamam bu son.
Biz: Tamam hadi ver anneanne, ver.
Şekeri olmasına rağmen gizli gizli tatlı yemesi
Bak bak bak. Bu minnoş anneannelerden her yerde vardır. Genellikle şeker ya da kolestrol konularında kendilerine "birazcık" dikkat etmeleri gerekir ancak ederler mi? Hiiç umurlarında olmaz. Eve gelen tatlıları çaktırmadan yiyip kendilerine bazen tatlı abur cubur zulası yaparlar. Muhtelif zamanlarda afiyetle yerler.
Şeker: 360
Ziyaretine gittiğinizde daima en sevdiğiniz yemeği yapması
Bazılarımız onu çok sık göremezdi dedik ya, işte tam o zamanlarda eğer gideceğinizi biliyorsa hemen mutfağa giriş yapar. Nedir biricik torununun sevdiği yemek? Yaprak sarması, köfte, et kavurma. Hemen "kapıştırıverir" ortaya. Sonuçta torunu geliyor, ona koyar mı yemek yapmak. Koymaz efendim.
Meyveleri soyup soyup akşam saatlerinde yedirmeye çalışması
Tüm bu yemek yeme çemberi içinde tabii ki meyveler de yerini alır. Ya portakal soyulur ya elma, ya mandalina kabuklarından ayrılır ya da erik yıkanır. Mevsimine göre anneanne evi, torununa yedirmeye çalışacağı meyvelerle dolar taşar. Meyveler çürüyünce yine haksız, maalesef kusura bakmayın ama, sizsinizdir.
Sınava girmeden önce elinize şeker tutuşturması
Duanın gücüne inanan ve fark etmeden bilimin içine giren anneanne, sınav önceleri okunabilecek her şeyi okumak ister. Şeker olur, pirinç olur, bulgur olur. Okumuş olması yeter, sınav pıt diye güzel geçer. (Kötü geçse de anneanneye öyle denir.)
Yola çıkmadan önce mutlaka yolluk hazırlaması
Evden çıkmadan önce son olarak ağzınıza bir şeyler tıkıştırmaya çalışırken çaktırmadan ekmek arasını da çantanıza iliştiriverir. Yolluktur bu. Acıkırsınız diye. Acıkmazsınız ya, neyse.
Komposto ve reçelleri hep en iyi meyvelerle yapması
Reçellerin, salçaların, kompostoların kraliçeleridir kendileri. Uzun uzun pişirirler, vakit ayırırlar. İçine sevgilerini de katarlar ki daha lezzetli olsun. Sonra her fırsatta afiyetle yenilecek güzellikler çıkar ortaya. Bayılırsınız.
Marketten alışveriş yapmaya alışsa da geçen domates kamyonuna daima kulak kabartması
Kulak hep camda. Bir ses duydu, kesin domatesçi. Her ne kadar artık pazara dahi gitmeyip markete uğrayarak yapsa da alışverişini domates kamyonuyla arasında olan ilişkiyi kimse inkar edemez. Alt kattaysa kendini dışarı atar, üst kattaysa sepeti sarkıtır.
+ Kilosu kaça oğlum?
- 1,5 lira teyzem.
+ Ver sen oradan bir 3 kilo o zaman.
Yorumlar
2