Film izlemeyi sevmeyen insan çok azdır, nadirdir. Sadece hangi türde film seviyorsa onu izlemek için biraz seçicidir herkes. Korku filminden haz etmeyen bir kıza Testere'yi, romantik-komedi sevmeyen bir adama ise Kocan Kadar Konuş'u izletemezsin!
Ancak ana fikrini yemek üzerine toplamış olsa da altındaki olaylar ile güldüren, ağlatan, korkutan o kadar lezzetli yemek konulu filmler var ki, aklınıza hemen Aşk Tarifi gelecek biliyoruz. Onu da izledik, bayıldık. Listemizde ona da yer vereceğiz hatta.
Ancak biraz daha eskilerden, bugüne kadar belki de kıyıda köşede kalmış filmlerden bahsedeceğiz size. Kimisi evliliğini kurtarmak için kek yarışmalarına katılıyor, kimisi Michelin yıldızı almak için türlü entrikalar çeviriyor.
Ama her filmin tek bir ortak özelliği bulunuyor, hepsi mis gibi kokuyor.
Umutsuz bir kadının hikayesi: Waitress (Garson Kız)
Filmin konusu aslında yakından şahit olduğumuz ya da çevremizden gördüğümüz mutsuz bir evliliği konu alıyor. Jenna isimli genç bir kadın yanlış bir evlilik sonucu, baskılarıyla neredeyse canından bezdiren bir adamla evlenir, Sisto’yla.
Boşanmayı düşünen Jenna, evliliği süresince bir kafede garsonluk yaparak para biriktirmeye başlar. Burada çalıştığı sürede ise harika bir yeteneğini keşfeder. Jenna mükemmel bir pasta ve kek ustasıdır. Ve mutfağa girdiği anda tüm sıkıntılarını unutarak yüzü güler.
Boşanma kararı verdiğinde ise hamile olduğu öğrenir... Bir yandan hayalleri ve özgürlüğü, bir yandan da aile ortamından ayrı kalmasını istemediği çocuğu.
Fragmanı için sizi şöyle alalım.
Komşuda pişer bize de düşer: Tortilla Soup (Tortilla Çorbası)
Bir gurme şefi ve üç güzel kızını konu alan film güldüren sahneleriyle dikkatinizi çekmeyi başaracak. Kızlarıyla arasındaki tatlı-sert çatışmalar da eklenince, mis gibi olmuş film yahu!
Başarılı bir aşçı olan Martin, yaptığı yemekleri büyük bir tutku ile pişirmektedir. En büyük özelliği ise; yaptığı yemek her ne olursa olsun, sonucunda adeta bir başyapıt çıkarmaktadır. Bu şekilde başarılı bir aşçının evinde de yemekleri kendisinin yapması beklenir, Martin de mutfağa kimseyi sokmamaktadır bu yüzden. Ancak karşı dairesine taşınan güzel bir komşu onun aklını çelmeyi kafasına koymuştur. Bir yandan mutfak, bir yandan üç kızı, bir yandan da kalbinin çarpıntısı...
Filmin 2001 yapımı olduğunu unutmayalım arkadaşlar; teknik olarak da, görüntü kalitesi olarak da biraz üzebilir ama önemli değil. Tüm o atacağınız kahkahalar bunu unutturacak.
Fragmanı için sizi şöyle alalım.
Hem fantastik hem duygusal: Woman on Top (Üstteki Kadın)
Filmin en çok başınızı döndürecek kahramanı Isabella genç ve herkesin ilgisini üzerinde toplayan bir kadındır. Ancak çocukluğundan kalma küçük bir rahatsızlığı vardır. Bu hastalığından kurtulmak için bir arkadaş tavsiyesi ile “Vodoo” büyüdü ile tanışır ve hastalığından kurtulur. Ancak bilmediği bir şey vardır, o da büyünün yan etkisidir. Ailesi bu yan etkilerden kurtulmak için Yemenja adlı “Okyanus Tanrıçası”na yalvarır. Karşılığında ise tüm dertlerini unutturacak yeni bir yetenek kazanır: Çok lezzetli yemekler yapma yeteneği.
İşte olaylar tam da bu andan sonra başlar zaten. İki üç kase mısır patlatın deriz, konu güzel.
Yemek.com olarak bir yorum yapmayı borç bildik: Filmin ilk başlarında biraz sıkılabilir konuyu da saçma bulabilirsiniz. Ancak Isabella'nın pırasa ve karpuzları doğradığı sahneyi izlerken bile gaza gelip Google'a "mutfak okulları" yazabilirsiniz.
Fragmanı için sizi şöyle alalım.
Asla eskimez: Chocolat (Çikolata)
Her şeyden uzak, minik bir Fransız kasabası düşünün. Köy gibi hatta. Genç bir kadın ve onun güzel kızı kasabaya taşınır ve olay bundan sonra başlar.
Küçük olan bu kasabaya taşınan bu iki güzel kadın, zaten kasaba halkının dikkatini çekmeyi başarmıştır. Bir de bunların üzerine kasabada daha önce hiç görülmemiş bir çikolata dükkanı açarlar. Kasabaya çikolata hazzı ve mutluluğu getiren bu iki kadın, kasabayı ikiye böler. İşte tam bu anda gizli bir savaşa imzalarını da atmışlardır.
Fragmanı için sizi şöyle alalım.
Oscar almış bir film: Ratatouille (Aşçı Fare)
Asla ama asla bu lezzetli filmin sadece çocuklara adandığını kabul etmiyoruz Bizim de hakkımız yahu! Obur faremiz Remy’nin en büyük hayali hatta tek hayali yemek yapmaktır. Bu hayalini gerçeğe dönüştürmenin yolunun Paris’ten geçtiğini düşünen küçük faremiz, kendisini şehrin en iyi restoranında bulur.
Burada şansı yaver giden Remy, restoranın temizlik görevlisi ile tanışır ve anlaşır. Bundan sonra yapması gereken tek şey bir farenin yemek yapamaz algısını kırmasıdır.
Fragmanı için sizi şöyle alalım.
İki gerçek hikaye, tek film: Julie & Julia
Amerikalıların yakından takip ettiği ve çok sevdiği oyunculardan biri olan Meryl Streep'in oynadığı Julie ve Julia, iki gerçek hikayenin tek filmde hayat bulmasını konu alıyor.
Julie ve Julia, birbirinden bağımsız iki hayatın ne kadar da benzeyebileceğini gösteriyor. Her iki kadın da aynı sorun ve sıkıntılara meydan okuyor ve kendilerini yemek yapmaya adıyor.
Filmin sonunda kocaman bir "vaaay be, demek isteyince her şey oluyormuş" diyor insan. Biz dedik en azından.
Fragmanı için sizi şöyle alalım.
İki kardeşin öyküsü: Big Night (Büyük Gece)
İtalyan iki kardeş olan Primo ve Secondo mutfak konusunda oldukça iyidir. Primo'nun aşçılık bilgileri ve sunum zekası ile Secondo'nun finans konusundaki tecrübleri, onları Amerika'ya taşınıp burada mükemmel bir restoran açmaya iter.
Amerika’ya taşınmaların sonucunda uzun uğraşların sonucunda “Paradise” adında bir restoran açarlar. Bazen iyi bazen de kötü giden işlerinin sonucu olarak her ikisi de bir gece umutsuzluğa kapılır ve bu durumdan kurtulmak için büyük bir plan yaparlar.
Fragmanı için sizi şöyle alalım.
Heyecanla izlenir: The Hundred Foot Journey (Aşk Tarifi)
Hani yukarıda demiştik ya Aşk Tarifi diye, şimdi o filme geldi sıra.
Bombay adlı şehirde yaşayan Hassan, dedesinin de iyi bir aşçı olması sebebiyle mutfağa ilgili ve yetenekli olarak büyümüştür. Başlarına gelen talihsiz bir olay sonucu ailesiyle birlikte Fransa’ya taşınırlar.
Filmin dönüm noktası olarak ise arabalarının bozulmalarını söyleyebiliriz. Çünkü onlara yardım için duran kadın, ilerleyen günlerde en büyük rekabet içine girecekleri restoranın aşçılarından birisidir...
Hem aşk, hem savaş. Ardından gelen zorunlu bir ayrılık ve başarı. Ders alınacak çok şey var filmde. İyi seyirler.
Fragmanı için sizi şöyle alalım.
Heyecanla izlenir: Babette's Feast (Babettes Gaestebud)
Filmin konusunu, 80’li yılların sonunda Danimarka’ya taşınan iki kız kardeşin hikayesi oluşturuyor. Taşındıkları Danimarka’nın bu kasabası onlar için güzelliklerden ziyade; katı dini kuralları ile ahlaki normları sayesinde bir cehenneme döner. Tek kurtuluş yolu ikisinin de evlenmesidir ancak babaları evlenmelerine müsaade etmez.
Uzun seneler sonra babalarının ölmeleri üzerine bu sefer de mülteci olarak Fransa’ya göç ederler. Bu sırada babalarının 100. doğum günü şerefine bir davet verirler. Yapılan yemekler, sunumlar birçok güzel şeyin başlangıcı olacaktır...
Buraya kadar sizi çooktan çekmiş olması gerekiyor film. Ayrıca filmin 1987 yapımı olduğunu da hatırlatalım.
Fragmanı için sizi şöyle alalım.
Yorumlar
1