manset-dugun-yemekleri-adetler

Yemeğin İyileştirici ve Mutlu Eden Bir Yanı Olduğuna Kanıt 15 Yemekli Adetimiz

Favorilerime
Ekle

Ağrı'dan Aydın'a, Isparta'dan Gaziantep'e kilometreler değişse de sıcakkanlılığımız, misafirperverliğimiz değişmiyor. Misafir ağırlamayı, el birliğiyle nefis yemekler pişirmeyi ve o lezzetli yemekleri kimseyi ayırmadan hep birlikte kocaman sofralarda yemeyi çok seviyoruz. Geleni pek güzel ağırlıyor, giden çabuk gelsin diye dua ediyoruz.

Velhasıl Anadolu'nun bereketli topraklarında paylaşmayı, sevgiyi, sevinci yaşamayı biliyor, bildiklerimizi nesilden nesle aktararak gelenekselleştiriyoruz.

Aynı zamanda yemeğin gücüne inanıyoruz biz. Ölü evine yemek götürüyor, geride kalanlar iyileşsin istiyoruz. Düğünlerimizde yemek veriyor, mutluluğumuzu herkesle paylaşıyoruz.

3 bölgeyi birleştiren adet: Düğünlerde keşkek ikram edilir

Anadolu'da her bölgenin farklı adetleri olsa da bazı değerler var ki yöreleri bir araya getirebiliyor. Bunlardan biri de keşkek. Keşkek çok eski bir yemek olmasının yanı sıra bu farklı yöreleri aynı tencerede buluşturmasıyla da göz bebeğimiz. Yarma ve etin bu nefis birlikteliğinden oluşan keşkek, Ege, Akdeniz ve Karadeniz'in bazı yörelerinde düğünlerde yemek menüsü içinde yer alır. Çorba ve tatlının da yer aldığı menüde zaman zaman pilav da olur.

Adı üstünde: Düğünlerde çorba olarak düğün çorbası verilir

eksitarif

Eğer kutlama varsa, düğün çorbası da mutlaka olur. Düğünlerin en sevilen anlarından biri de mis gibi yapılan düğün çorbasının servis edilme anıdır. Her yöre, kendi geleneksel yemeklerinin yanı sıra düğün çorbasını da genellikle imece usulüyle hazırlar, düğünde misafirlere ikram eder. Temel olarak et, et suyu, tereyağı ve baharatlardan oluşan bu çorba, genelde öğlen vakti verilen düğün yemeklerinin en çok beklenenidir.

Düğünde bayrak dikme: Bayrağın dikilmesiyle yemek başlar

izlesene

Düğün çorbası ve keşkek çoğunlukla düğün menüsünde yer alsa da her bölgenin düğün yemekleri ve yemek verme alışkanlıkları farklıdır. Örneğin Tunceli'de keşkek verilmez, onun yerine et, pilav, hoşaf ikram edilir. Kırıkkale'de ise yemek geleneğinin ayrı bir adı var: Bayrak dikme. Cuma bayram namazı sonrası başlayan ve hep birlikte yenilen yemekten sonra bayrağın dikilmesiyle düğün yemeği başlar. O yüzden bu yemeğe bayrak dikme yemeği denir.

Paylaşabilmek ne güzel: Aşure gününde komşulara aşure dağıtılır

berrininelinden - aşure tenceresi - eski mutfak eşyaları

Aşurenin ilk olarak Nuh tufanından sonra piştiği rivayet edilir. Bizim kültürümüzde ise Muharrem ayının 10. gününden itibaren evlerde süren hummalı çalışmalar, yerini kaynayan tencereye, dolan kaselere bırakır. Tencere tencere yapılan aşureler aile bireylerine, komşulara ve eş dosta ikram edilir. Sırf bu yüzden aşure gününü ve kapısının çalınmasını heyecanla bekleyenler olur. Ah nasıl da güzeldir, mis gibidir. Can çektirir.

Ölüye saygı duyulur: Cenaze evine ölü yemeği götürülür

yemektarifci.com

Topraklarımızın en güzel özelliklerinden biridir, cenaze evinde yemek pişmez. Günümüzde Anadolu'da yıllar geçse bile uygulanan, değişmeyen geleneklerdendir. Ev sakinlerinden biri ölünce, o evde 1 hafta veya 10 gün kadar yemek pişirilmez. Ölen kişinin yakınları, sevdiklerinin ve komşularının getirdiği çeşit çeşit yemekleri tüketirler. Hatta öyle ki ev yemekten dolar taşar. Yemekler ise genellikle çorba, pilav, et yemekleri, börek, dolma gibi doyurucu yemekler olur. Gelene ikram edildiği gibi ev sakinleri de bu yemekleri yer.

Ruhuna değsin: Ölenin ardından lokma dökülür, helva pişirilir

Lokma daha çok Ege'nin geleneği olmakla birlikte irmik helvası Anadolu'da yaygın olan bir gelenektir. Biri hayata veda etmişse ya da 7'si veya ölüm yıl dönümüyse lokma döktürülür. İzmir'de neredeyse her köşe başında lokmacı önünde sıra görmeniz bundandır. En basit anlatımıyla yağ, su/süt, un ve şekerle hazırlanan irmik helvası ise ölünün ruhuna gitsin diye pişirilir. Helvanın kokusu ölünün ruhunu, kendisi ise geride kalanları besler. Helva, ölünün kabir azabı hafiflesin gibi temennilerle kavrulur ve ikram edilir.

Su gibi gitsin gelsin diye: Gidenin ardından su dökülür

propertyturkey.com

Biz karşılamaları çok severiz ama vedaları sevmeyiz. Karşılayalım, ağırlayalım, hoş beş edelim, hep bir arada olalım isteriz. O yüzden de uğurlamayı, yolcu etmeyi biraz zulüm görürüz. İsteriz ki hep yanı başımızda olsunlar. İşte bu toprakların misafirperver insanları olarak eğer birini yolcu ediyorsak ardından bir kova su dökeriz ki hemen geliversin. Kimisi bir kova, kimisi temsili bir bardak döker ama döker. Sıcakkanlıyızdır biz çünkü. Sevmeyiz vedaları.

Nerede o eski bayramlar: Çocuklar bayramda kapıları çalıp şeker toplar

hercocuk.org

İşte en sevdiğimiz adetlerimizden biri, çocuklara ikramlarda bulunmak. Şeker ya da kurban bayramı olsun fark etmez; çocuklar bayramlıklarını giyip sabah erken vakitte torbalarını alarak sokağa çıkarlar. Çok uzaklaşmamak kaydıyla yakın bölgelerde evlerde tüm kapıları çalıp şeker isterler. Aramızda şeker toplamaya çıkmayan kaç kişi var? Çok olmasa gerek. Peki ya şeker yerine çikolata verenleri de hatırlar mısınız? Ne de güzeldi.

Ölmüşlerin hayrına: Bayram namazından sonra yenilen bayram yemeği

manisaturk.com

Bayram namazlarının ardından yemek yeme geleneği Anadolu'da çok yaygındır. Namaza camiye giden evin erkekleri, namaz dönüşü evin hanımlarının hazırladığı yemekleri alarak yemeğin verileceği yere götürür ve orada tüm bölge halkı hep birlikte ziyafet çeker. Bayram namazı sonrası yenen bu yemek, Bartın'daki adıyla konat, maddi durumu iyi olanların, ölmüşlerinin ruhuna gitmesi için de verilebilir. Yöreye göre ad ve sebep farklı olsa da amaç aynıdır: Bir aradalık.

Bazen memecim giliği, bazen kahke: Arefe günü çocuklar kapıları çalıp ikramlarda bulunur

twitter.com/sofelllordperth

Bayram gelince alır bizi bir sevinç. Bayram için hazırlıklar yapar, bayram günü kalabalıkları ağırlamaktan mutlu oluruz. Eh bayram sabahı kapıyı çalmak yeter mi çocuklara? Yetmez. Kimi bölgelerde çocuklar arefe günü de kapıları çalar ancak bir farkla; elleri boş değildir. Gaziantep'te ellerine yöresel bir kurabiye çeşidi olan kahkeleri alan çocuklar, Sivas'ta susamsız, tuzsuz bir simit olan memecim giliğini alır. Ziller çalınır, kapıyı açanlara eldekiler ikram edilir, karşılığında şeker ya da çikolata beklenir. Bazen de elleri boş dolaşan çocuklar kahve ve memecim giliği gibi ikramlar beklerlerdi. Memleketin adetleri ne güzel, çocukları mutlu eder.

Kim ne yapabiliyorsa: Isparta'da ıscak pişirilirip dağıtılır

e-sehir.com

Isparta'ya gidiyoruz, Akdeniz'in göller bölgesine. Burada da insanlarımızın yüreği büyük, gönlü geniş. Yine bir bayram gününde olsa şöyle olurdu; ıscak ya da pişi denilen hamurlar evlerde pişirilir, komşulara dağıtılır, afiyetle yenir. Köylerde yufka ekmekleri pişirilir. Mis gibi. Dağıtılır hemen. Durumu daha iyi olanlar ise yufka ekmeğini boş bırakmaz, içine tahin, etli pilav, irmik gibi lezzetli yiyecekler koyar. Komşusuna ikram etmeden boğazından geçmez.

İkram genimizde var: Ramazanda davulculara yiyecek ikram edilir

batmanda.com

Ramazan'da iftar sofralarının yanı sıra her gece başına oturulan sahur sofraları için de hazırlık yapılır. Susatmayacak, yormayacak, tok tutacak yiyecekler seçilir. Bu yemekler sadece hane halkına hazırlanmaz. Aynı zamanda geceleri sokakları dolaşarak davuluyla mahalleliyi sahura kaldıran davulculara da ikramlar yapılır. Bu geleneğin bir yöresi ya da bölgesi yok çünkü ikramı ve paylaşmayı daha çok küçükken öğreniriz biz. Gece bizi uyandırmak için çalışan davulcuları da unutmaz, kete, katmer veya ne varsa sofrada ikram eder, bir nevi teşekkür ederiz.

Sofraya birlikte oturuyoruz: İftarlar birlikte, törenlerle açılır

bafra55.net

Ramazan'ın ruhu gereği bir aradalığa, birlikteliğa, ihtiyacı olana yardım etmeye pek önem veririz. Anadolu'da da bunun örneklerini görüyoruz. Örneğin Sinop'ta “sellime çıkma” ya da “helesa” olarak bilinen şenlikler, ramazan ayının 15'inden itibaren gerçekleşmeye başlar. İftar sonrası kayıklar elde taşınarak mahalle gezilir, bahşiş toplanır. Samsun'un Bafra ilçesinde ise “sele-sepet” adıyla bilinen bir şenlik düzenlenir. Ramazanın 14'ünü 15'ine bağlayan gece düzenlene etkinlikler kapsamında odak noktası çocuklardır. Çocuklar “sele-sepet” denilen fenerlerle evleri dolaşır, bahşiş toplarlar. Bahşişin yanı sıra çikolata gibi ikramları da alırlar.

Acıda acıyı paylaşmalık: Mardin'de mırra ikram edilir

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatrı varsa, bir fincan mırranın da paylaşmalık acısı var. Çünkü Mardin başta olmak üzere Güney Doğu Anadolu'da çok tüketilen mırra, acı demek. Şimdilerde yöresel restoranlarda yemek sonrası mırra servisi yapılıyor ancak içenler çoğu zaman mırranın anlamını bilmiyor. Genelde cenaze ve yas evleri başta olmak üzere düğünlerde de ikram edilen mırranın anlamı acıyı paylaşmaktır. Mırra ikramının da belli kuralları vardır. Örneğin toplumda sözü geçen beyler, ağalar kulpsuz fincanlarda ikramda bulunur. Mardinlilerin dediği gibi; kahve acı, sohbet tatlı.

Şanlıurfa'yı da unutmamak lazım: Gelin gelince süpha yemeği verilir

Acıdan bahsettik, güzel şeylere dönelim. Şanlıurfa'dayız. Doğal güzellikleriyle, kültürüyle, mutfağıyla hayran olduğumuz yerde. Burada düğünler Binbir Gece Masalları'ndan çıkmış gibi. Düğün aşama aşama, mesela düğün sonrası gelinin damat evine getirilmesi. Kına, düğün bitti, gelin damat evine geldi. Ertesi sabah süpha yemeği verilir. Süpha nohut, şeker, pirinç, yağ, et ve üzümden yapılır. Süphanın yanı sıra kuzu eti, pilav ve tatlı olarak da Osmanlı'dan gelen zerde yapılır. Süpha yemeğine hep birlikte katılınır. Herkes gelir.


Doyamayanlar için bir de videomuz var!

Yorumlar

0

Vallahi Bırakmayız, Bir Tabak Daha?