Herkese göre mesleği zor. Ya da şöyle diyelim her mesleğin keyifli olduğu kadar zor yanları da var. Ama bazılarınki diğerlerinden çok daha zor. Mesela "Para verip dışarıda yiyorum bana en iyisini vermek, dünyanın en mükemmel, en harika varlığıymışım gibi davranmak zorundasın" diyerek kendinde her hakkı gören insanlarla uğraşmak zorunda olan aşçı ve garsonlar gibi.
Ama garson olmanın çok müthiş yanları da var. Çünkü size harika şeyler, hayat dersleri öğretiyor. Daha önce herkesin hayatında en az bir kere restoranda çalışması gerektiğinden dem vurmuş ve garsonluğun insana öğrettiklerinin ne kadar ulvi şeyler olduğundan bahsetmiştik.
Şimdi bir adım daha ileri gidiyor ve garsonların dünya üzerindeki en iyi restoran müşterileri olduğunu söylüyoruz.
Neden mi?
Çünkü bahşişin önemini bilirler, üç kuruş beş kuruş olsa da bahşiş bırakmayanı neredeyse yoktur
Tabii dünyanın en fazla maaşını alan insanlar değiller garsonlar, ama bahşiş bırakmadan da mekandan ayrılmazlar. Neden çünkü o bahşişlerin bir garson için önemini en çok onlar bilir, orada asgari maaş için günde 12 saat ayakta dikilen, koşturan garsonları mutlu edenin az da olsa bırakılan bahşiş olduğunu en çok onlar anlarlar.
Çünkü mekandaki diğer tüm müşterilerden daha sabırlıdırlar
Çünkü onlar garson olmanın sadece masaya siparişi getirmekten daha fazlası olduğunu bilirler. Garsonların neler yaşadığını, "geciken yemeğin" onların suçu olmadığını, "hesabın fazla gelmesinin" her zaman onun sorumluluğunda olmadığını bilirler. Bu yüzden diğerleri mekandaki her aksilik için garsonları azarlarken onlar daha sabırlıdır, daha rahattır, daha anlayışlıdır.
Çünkü garsonlara "Hemşeriiim çay gönder", "Alooooo sana sesleniyom" diye bağırırken onları göremezsiniz
Çünkü bilirler ki garsonlar sizin hizmetçiniz değil, hiç de olmadı. O mekana geliyorsunuz, para ödüyorsunuz diye onlara laubili ve saygısız davranmaya kimsenin hakkı yok. Dolayısıyla yolu o ya da bu şekilde garsonluktan geçmiş hiç kimsenin müşteri olarak gittiği mekanlarda böyle seslendiğini, mekan ortasında bağrındığını, acayip el kol hareketleri yaotığını göremezsiniz.
Çünkü mekanda geçirdiği vakitten en çok onların keyif aldıklarını fark edersiniz
Çünkü diğerleri gibi diken üzerinde oturmazlar. Oraya yemek yemeye, bu sırada arkadaşlarıyla, ailesiyle, sevdikleriyle sosyalleşmeye gelmiştir. Hayatı orada çalışanlara zehir etmek onların fıtratında yoktur. Tersine orada geçirdiği zamandan keyif almaya bakarlar.
Çünkü garsonlarla şakalaşan, onlarla en fazla konuşan da onlardır
Onlar garsonların size hizmet etmekle yükümlü bir robot olmadığının farkındadırlar. Ufak bir samimi konuşmanın, bir gülümsemenin, naif bir şakanın onların tüm gününü aydınlatacağını bilirler ve buna göre davranırlar.
Çünkü bir mekana 15 kişilik grupla gidip yer bulamadığında ortalığı birbirine katmazlar
Çünkü onlar bilir ki özellikle küçük mekanlarda, yoğun saatlerde aniden, rezervasyonsuz gelen kalabalık gruplar beklemeye genelde mahkumdur. İşin fıtratı budur. Şanstır ya da şanssızlıktır. Onlar da beklerler, diğerlerine aksine sabırla beklerler.
Çünkü menüden yemek seçme konusunda garsonu darlamaz, "Bu var mı?", "Şu var mı?" diye tek tek sormazlar
Menü bu, onu binbir özenle hazırlamışlar, masaya koymuşlar ki siz seçeneklere bakın ve canınızın istediğini seçip yiyin diye. Bir yemek orada yazmıyorsa yoktur. Israr edince garsonun yapabileceği bir şey de yok. Garsongülün suçu ne?
Çünkü mekanın kapanma saatine yakın gelip zorla mutfağı açtırmazlar ya da son masaysalar zamanında kalkmayı bilirler
Bir restoranın/kafenin en korkulu rüyalarından biridir mutfak kapanmaya yakın ya da kapandıktan sonra müşteri gelmesi. Hele o müşteri bütün şehre yetecek kadar sipariş verip saatlerce o masada oturmaya niyetliyse. İşte yolu bir şekilde garsonluktan geçmiş, restoran tozu yutmuş herkes orada çalışanların hissettiklerini anlarlar, saatlerce belki de hiç mola vermeden çalışmışlardır, onların da bir evi vardır ve oraya gidip dinlenmelidirler. Bir zahmet.
Yorumlar
0