Şimdi çocukluğunuza iniyoruz. Anneniz yemek yaparken etrafında dolaştığınız, yufkaları löp löp mideye indirdiğiniz, kek hamurlarını parmaklayıp afiyetle yediğiniz o zamanlara...
Çok tanıdık geliyor değil mi? Bizim için de aynen öyle. Çünkü bazı yiyecekler aslında pişmese de olur. Pişirince tadı sanki daha bir farklı gelir insana. Bu yüzden çiği pişmişinden güzel yiyecekler dosyasını açıyoruz, bu başlığı lugatımıza katan EkşiSözlük yazarlarına da teşekkür ediyoruz.
Herkesin kendisinden bir şey bulabileceği, anılarını bahar çiçeği gibi canlandırabileceği yiyecekler!
Şimdiden afiyet olsun.
Bildiğiniz yalın haliyle: Yufka
Börekler hazırlanacak, tepsilere yerleşmiş. O da ne, bir tarafta kuzu kuzu uyuyan bir yufka var. Hafif kenarlarından tırtıklamakla başlayan, "Anne ben bunu yiyorum!"a dönüşen ve neredeyse yarım yufkaya kadar giden süreç.
Anneden gelen cevap: Midene oturur, kurt olur midende. Yeme şunu be çocuğum!
Biliyoruz, sevmiyorsunuz: Havuç
İlk duyduğunuzda belki şaşırdınız bu düşünceye ama bu konuda ciddi olan insanların sayısı çok fazla. Normal haliyle kıtır kıtır olan, ortasını Bugs Bunny gibi yediğimiz o havucun pişmiş haline katlanamayan bir hayli insan var. Pişmesiyle birlikte daha yavan, tabir-i caizse daha vırç vırç geliyor insana.
İçimiz ürperdi hafiften.
O bir lezzet bombası: Kek harcı
Parmaklanacak! O karışım parmaklanacak ve hatta karışımın olduğu kek kabı bir güzel sıyrılacak. Dünyanın en lezzetli pişmemiş yiyeceği sayılabilir kendisi. Hele bir de kakaoluysa o kek harcı, tadından yenmez. Küçükken annelerimizden içinde birazcık daha fazla bırakmasını isterdik. Büyüyünce kendimiz ayırır olduk.
Biraz da pudra şekeri? Oy oy oy oy.
Belki zor gelecek ama: Semizotu
Sebzegillerle arası çok iyi olmayanlar için semizotu, demir leblebi gibi bir şey. Ancak sevenleri de delice sever semizotunu. Sonuç olarak ikiye ayrılırlar, semizotu salatasını yani yoğurtla servis edilen halini sevenler ve yemeğini sevenler. Semizotunu yoğurtla, pişmeden, çiğ çiğ, çıtır çıtır yiyenlerin sayısı oldukça yüksek!
Sarımsaklı yoğurt olursa misler ötesi olur.
En pişmemiş haliyle: Köfte
Köfte hamur kıvamına gelene kadar yoğrulur, o sırada köfteden bir çimdik. "Aaaa, çiğ çiğ yenmez!". Ama çok lezzetli! Yok yahu yenmez... Derken kendinizi çocukluğunuzda buluverirsiniz. Birazcık pisboğazlılık da olsa hayat bazen muzurluk yapınca daha keyiflidir.
Soyması zor olsa da: Kestane
Süt gibi, bembeyaz bir kestane. Her ne kadar pişmişi de dünyanın en lezzetli yiyecekleri arasına girse de pişmemiş hali yani süt hali de efsane lezzetlidir. Açmaya çalışırsınız yavaş yavaş, sonra da nom nom nom yemeye. Yedikçe yiyesiniz gelir. Tek problem kestaneyi çevreleyen o tüylü dokudur. Neyse ki o da kestanenin tadına karışıp çoktan yok olur.
İnsanın canı çekmez mi canım?
Yufkagillerden: Sigara böreği
Tek lokmada ve tek harekette. Çok kritiktir sigara böreği yeme süreci. Öncelikle o incecik hazırlanmış sigara börekleri arasından bir tanesini almanız gerekir. Sonra çaktırmadan ağzınıza atmanız. Bir ya da iki lokmada alt etmek gerekir sigara böreğini. Sonra dolu ağızla hiç çaktırmadan sağa sola "Ben ne yaptım ki?" bakışı.
Oldu bu iş!
Siz hiç tattınız mı: Taze fındık
Öyle kavrulmasına falan gerek yok, bildiğiniz dalından kopardığınız haliyle mis gibi taze fındık. Süt fındık diyenler de vardır bu lezzete. Eğer yolunuz ormanlık bir yere düşerse gözünüzü dört açın çünkü kavrulmuşuna milyon basabilecek bir kuruyemişle karşı karşıya olduğunuzu hatırlatmak isteriz.
Unutursak affetmeyiz kendimizi: Yaprak sarması
Bir taraftan incecik sarılan yapraklar diğer taraftan an be an fırsat kollayan biz. Siz. Onlar! Bu konuda tek başımıza değiliz, biliyoruz. İçimizde çok fazla var. Annemiz, eşimiz, dostumuz, kim yaparsa yapsın yaprak sarmasını mecburen yiyeceğiz o güzelliği. Yani mecbur değiliz de mecburmuşuz gibi.
Çünkü çok fazla güzel!
İncecik kesilmiş: Mantar
Yemek yaparken bir anda acıktınız. Ama nasıl acıktınız. Çok acil bir şeyler yiyip rahatlamanız lazım. Ama ne? Yemekte de mantar var. Mantarı çiğden yiyin efendim. Pişinde kendi formunu kaybeden, küçülen, eciş bücüş olan bir şeyden bahsediyoruz. Siz en iyisi onu çiğ halde, yumuşacık lokumken yiyin.
Kurusu da olur yaşı da olur: Tarhana
Siz hiç tarhana yapılırken orada oldunuz mu? O hazırlanan hamurdan alıp tarhana çöreği yediniz mi? Peki tarhanayı çorba ya da aş yapmadan önce bir parça alıp tattınız mı? Tatmadıysanız bugün hemen eve gidince tadın. Bize teşekkür edeceksiniz.
Anne eli değmiş gibi: Hamur
Bildiğiniz hamurdan bahsediyoruz. Fırından alınınca da yolda gelirken parmaklanan hamur. Anneler yaparsa kenarından dürttüğümüz, kabarmasını engellediğimiz o hamur. O misler gibi hamur, yufka gibi midemizi bozma riskine rağmen afiyetle yediğimiz o hamur. Sade, bembeyaz hamur.
Yaprak sarmasının kankası: Dolma içi
Pişmişle pişmemiş arasında, dolmalık biberlerin içine girecek olan dolma içi önce midemize girer. Bir umut bekleriz belki de dolma içi fazla gelir de bize kalır diye. Arada bir kapak niyetine domatesleri yemek de caizdir. Zeytinyağlı olsun, kıymalı olsun hiç fark etmez. Yeter ki bizim olsun.
Yorumlar
2