Sizi bilmiyorum ama soyu İngiliz Kraliyet Ailesi'ne dayanıyormuşçasına tasarlanan, sürekli yanlış bir şey mi söyledim acaba hissi verdiren, hayattaki yegane emeli duygularını yansıtmamak olan, kasıntı, gergin mekanları ve insanları sevmiyorum. Sürekli Serdar Ortaç klibindeymiş gibi 'carpe diem, carpe diem" yaşanmaz tabii ki ama biraz rahat olmaktan da kimseye zarar gelmez. Tarih "Oğlum bu adam da rahat bir adamdı, hiç gerginliğe gelmezdi" yazılı bir otopsi görmedi. Görmez de.
O yüzden rahat olunuz, samimi olunuz.
Cheers Burger.
Hayalinde, "Kendime kadar minnak bir yer açsam ne güzel olur" diyen güzel insanların açtığı mekanlara benzeyen, Beşiktaş'ta ev olsa iki bin lira kira istenemeyecek kadar küçük, 3-4 masalı, pek tatlı ve en çok da Nişantaşı'nda olmasına rağmen insanı hiç germeyen, bol samimi mekan.
Şu ana kadar gördüğümüz hamburgerciler üzerinden küçük bir tespit yapacaksak eğer, hamburgerciler ikiye ayrılır: Zincir olup, tanımadığı onlarca insanla aynı sırada, yan yana bekleyip insanı metrobüste yolculuk yapıyormuş gibi hissettirenler. Butik olup kendini tamamıyla ait hissedemeyip bir şeyler eksik masadan kalktıkların. Cheers Burger, üçüncü bir alan açıyor nazarımızda. Mahalle burgercisi. Böyle evden çıkıp iki lafın belini kırıp eve dönebileceğin türden.
İnanın, butik bir hamburgerci yemekten sonra, önünüze kendi elleriyle yaptığı Türk kahvesini koyuyorsa siz de böyle hissedersiniz.
Biz ilk olarak kahveden önce masaya gelenlere değinelim tabii. Bir mekana gitmeden önce bir amatöre yakışan bir şekilde menüyü yakından inceleriz. Bir, menünü kendisini satmaya çalıştığı parçaya bir de gözden ırak kalan güzele bakarız. Burada menünün kendisini satmaya çalıştığı parça çok belliydi: Cheers Burger. Hamburgerin yarısı ekmektir mantığından, özel ekmeğine kanmıştık. Özel ekmek kalmamıştı, "Yaşamak bu değil" mırıltılarıyla menünün diğer kısımlarına geçtik.
El Classico ve Proost Burger'ler masamıza gelen arkadaşlardı. El Clasico, 160 gram hamburger köftesi, avokado, cheddar peyniri, kibrit patatesle sahne alan bir burger. Bunlarında dışında ilgi çekici bir noktası daha var: Tortilla ekmeği. Açıkçası bizi o kandırdı. Bir daha olsa bir daha kanar mıyız? Evet. Doyuruculuk noktasında hiçbir problem yaşatmadığı gibi gayet lezzetliydi.
Proost Burger ise bildiğimiz hamburger ekmeğiyle teşrif etti. Kendileri, 160 gram hamburger köftesi, emmantel peyniri, magic mantar, kibrit patates, yeşillik ve özel cheers sosuyla teşrif ediyor. Bu arada magic mantarı okuyup da farklı şeyler düşündürtmeden ekleyelim, sağ salim evimize geldik, aklınıza bir şey gelmesin, halüsinasyon falan görmedik. Fakat ağzımızda hafifçe bir yanma olmadı değil, sanıyoruz bu özel cheers sostan dolayıydı, acı yiyemeyen dostlara, uyarı olsun. E diyeceksiniz ki acıydı diyorsunuz, kötü müydü? Sümme haşa, biz mutluyduk, midemiz bizden mutlu.
Normal şartlarda "Hamburger yediğin masada başka bir şey yemezsin" anlayışında olsak da gelmişken Cheers Burger'den bir başka lezzet daha deneyelim dedik. Hamburgerlerden önce mozzarella stick istedik. Gelmesiyle, chili sosa banıp banıp 'gömmemiz' bir oldu. Gömmek deyip pisleşiyoruz ama o eylemi daha başka anlatamayız.
Dediğimiz gibi Cheers Burger Nişantaşı'nda. Halaskargazi Mahallesi, Kuyumcu İrfan Sokak, No 14/A'da.
Patatesler soğumadan gidin.
Not: Cheers Burger dedik ama aslında, Cheers Burger & Noodle House mekanın ismi. Biz Noodle tarafını bir sonraki ziyarete bıraktığımız için değinmedik bile.
Yorumlar
0