İnsanlar ikiye ayrılır: Güllacı sevenler ve güllacı sevmeyenler.
İlk gruptakiler ramazanı güllacı doya doya yiyebilecekleri için daha bir sabırsızlıkla beklerken ikinci gruptakiler güllacı "peçeteye" benzeterek onun gereksiz bir tatlı olduğunu savunurlar.
Ama bizce güllaç sadece bir ay değil her ay sofralarımıza konuk olmayı hak eden bir lezzet.
Neden mi?
Çünkü güllaç sadece birkaç malzemeyle çok büyük işler başarılabileceğinin kanıtı
Çünkü geleneksel şerbetli tatlıların aksine çok çok hafif
Çünkü onu yiyince kilo aldım pişmanlığı yaşamak gibi bir dert yok
Çünkü onu yapmak için mutfakta saatlerinizi harcamazsınız, çok da pratik
Çünkü yaz aylarına denk gelen ramazanlara yakışır şekilde çok ferah, çok püfür püfür
Çünkü hem görünüşü hem de saraylardan geçen tarihiyle çok asil, çok çok zarif
Güllacın hikayesini buradan okuyabilirsiniz.
Çünkü güllaç tatlıların en ağırbaşlısı, en nazlısı, en Pamuk Prenses'i
Çünkü o sırf gül suyunun mis kokusu hatrına bile sevilir
Çünkü onu 11 ay özlemek bile ona ayrı bir lezzet ve farklılık katar
Çünkü annenin evde yaptığı güllacın tadını hiçbir zaman unutamaz, hatıralarından silemezsin
Çünkü evde güllaç varsa iftarı daha bir iştahla beklersin

Çünkü güllaç özlemek, özlemek ve en sonunda kavuşmaktır, vuslattır
Böyle sizin tanıdığınız kaç tane tatlı var ki?
Yorumlar
0