Keşkül Tarifi

Keşkülün Büyük İhtimalle Bugüne Dek Hiç Duymadığınız İlginç Hikayesi

Favorilerime
Ekle

Öyle zengin, öyle köklü bir mutfağımız var ki sahip olduğumuz her lezzetin ardında birbirinden güzel hikayeler gizli. İşte o hikayelerden birini, keşkülün hikayesini birlikte keşfedeceğiz bugün.

Bademin lezzetiyle dolu bu özel sütlü tatlı, şimdilerde kısaca "keşkül" olarak anılsa da Osmanlı zamanlarında kendisi "keşkül-ü fukara" olarak adlandırılmış, lezzetiyle o günlerden bugünlere dek gelmeyi başarmış muazzam bir tat. Peki bu farklı isim nereden geliyor dersiniz?

Gelin hep birlikte tarihte lezzet dolu bir yolculuğa çıkalım, keşkülün nasıl ortaya çıktığını, isminin neden böyle olduğunu öğrenelim.

Lezzetiyle Osmanlı'dan günümüze dek gelmeyi başaran keşkül-ü fukara tatlısının hikayesi

keskulun-hikayesi-1

Dile kolay, yüzlerce yıldır varlığını sürdürmeyi başarmış bir tatlı o. Hal böyle olunca hakkında birçok farklı hikaye ve rivayet de ortaya çıkmış keşkülün. Birçok kaynağa göre keşkül-ü fukara tatlısının ismini aldığı malzeme ise hemen yukarıda gördüğünüz bir tür çanak.

Bu çanağın orijinal hali, "sea coconut" olarak da anılan bir tür Hindistan cevizi kabuğundan elde ediliyor. Osmanlı zamanında "keşkül" olarak anılmaya başlanan bu kaplar zaman içinde Hindistan cevizi kabuğu dışında abanoz, gümüş, ahşap, altın gibi farklı malzemelerle de hazırlanmaya başlıyor. Üzerine altın ya da gümüşten işlemeler dahi yapılabiliyor. İki ucundan asılan bir zincir sayesinde omza ya da boyna asılabiliyor.

Peki keşkül olarak anılan bu çanaklar ne için kullanılıyor? Osmanlı döneminde bu çanaklar bir çeşit dilenme, yardım isteme amacıyla kullanılıyor. Kullananlar ise çoğunlukla dervişler ve kadılar.

Keşkül Tarifi

Keşkül Tarifi

"Toplum içinde aslında önemli bir yere sahip olan dervişler ve kadılar neden dileniyor ki?" diye düşünüyor olabilirsiniz. Bu geleneğin ardında yatan düşünceyi de hemen anlatalım: Derviş ve kadıların hem kendi gurur ve kibirlerine yenilmelerini engellemek hem de halkın halinden anlayabilmelerini sağlamak amacıyla hayatlarının belirli dönemlerinde dilenmeleri bekleniyormuş.

Omuzlarına astıkları keşküller ile yollara düşen derviş ve kadılar, onlara yardım olarak verilen tüm para ve kuru yiyeceği bu keşküllerde topluyor, bu sırada halkın durumunu görüyor, sıkıntılarını öğrenme şansı buluyorlarmış. Bu dilenme süreci son bulduğunda ise keşküllerinde biriken tüm parayı yoksullara yardım için kurulan imarethanelere veriyorlarmış.

İşte bu imarethanelerde de keşküllerden çıkan parayla yoksul(fukara) halka hem besleyici hem de lezzetli olduğu için keşkül tatlısı hazırlanıyor ve ücretsiz olarak dağıtılıyormuş. Kaynaklara göre bu tatlı da kazanlarda yapıldıktan sonra yine keşkül adı verilen kaplara pay ediliyormuş ve tatlının adı o dönem bu yüzden "Keşkül-ü fukara" olarak anılmaya başlamış.

Bolca badem kullanılarak hazırlanan tatlının içinde o dönemlerde çam fıstığı, fındık, ceviz, Şam fıstığı gibi farklı malzemeler de bolca kullanılıyor ve oldukça besleyici ve doyurucu bir hal alıyormuş. Günümüzde ise keşkül-ü fukara daha sadeleştirilmiş bir haliyle ve kısaca "keşkül" olarak anılan ismiyle sofralarımızda yerini alıyor. İşte keşkülün ortaya çıkış hikayesi böyle güzel düşüncelerden doğuyor.

Bu kadar çok keşkülden söz etmişken tarifini de vermeden geçmeyelim ve canı keşkül isteyenleri hemen şöyle alalım: Keşkül Tarifi

Kaynaklar: 1, 2


Doyamayanlar için bir de videomuz var!

Yorumlar

0

Vallahi Bırakmayız, Bir Tabak Daha?