Sait Faik’in adası olarak anılan İstanbul’daki Prens Adaları'nın büyüklük olarak üçüncüsü olan Burgaz Adası, Burgazada ya da Burgaz Adalar ilçesinin bir mahallesidir. Eskiden Yunanca bir kelime olan "Antigoni" olarak anılan ada daha sonra yine Yunanca kale ya da surlarla çevrili kent anlamına gelen “Pyrgos” olarak anılmıştır. Ardından da Osmanlı’nın fethinden sonra "Burgaz" şekliyle son halini almıştır.
Yuvarlak şekilde olan ada yaklaşık olarak 10 mil genişlikte ve 2 km'dir. O yüzden adayı gezmek için araca ihtiyaç duymazsınız. Yürüyerek ya da bisikletle bu küçük adayı keşfedebilirsiniz. Küçücük yerde hem cami hem kilise görebilir, insanların hoşgörü içinde nasıl yaşadıklarına şahit olabilirsiniz. Büyükada’nın kalabalık ve karışıklığına nazaran bu ada çok daha keyifli vakit geçirebileceğiniz bir yer bizim için.
Yeme-içme olarak yıllardan beri var olan yerler hala günümüzde popülerliğini korumakta. Biz de bu şirin ve güzel adaya gidince içlerinden gidebileceğiniz 5 favori mekanımızı sizler için derledik. 
Ergün Pastanesi ( Ergün Patisseria Cafeteria)
Vapurdan iner inmez iskelenin karşısında Ergün Pastanesi’ni göreceksiniz. 1982’den beri burada var olan yer sadece pastane olarak hizmet vermiyor. Aynı zamanda kahvaltısı da mevcut. "Değişen dünyada değişmeyen damak tadınız." mottosuyla yola çıktıkları bu yerde güzel bir kahvaltı ettikten sonra onlara özgü meşhur vişneli ya da çilekli milföylü pastalarını yerken soğuk bir şeyler içerek adanın keyfini çıkarabilirsiniz.
Burgaz Cafe
İskelenin hemen karşısında yer alan Burgaz Cafe, denize karşı oturabileceğiniz tatlı bir mekan. Çalışanlar da oldukça ilgili. Farklı ve çeşitli menü arayışında olanlar Burgaz Cafe’de bir şey yiyebilir. Atıştırmalıklar, köfte, tavuk gibi yemek seçenekleri mevcut. Bunun yanı sıra kafede iskender ve mantı da servis ediliyor. Lezzetler ve fiyatlar ortalama. Adanın tam ortasında yer alan bu mekanda oturup bir şeyler yerken hoş sohbetler ederek denizin keyfini çıkarabilirsiniz.
Sinem Dondurma
Hemen Burgaz Cafe’nin yanında yer alan Sinem Dondurma adanın en meşhur dondurmacısı. Deniz kenarında yürürken hemen göremeyebilirsiniz, biraz içte kalıyor. Ama kime sorsanız gösterir zaten. Kendilerinin hazırladıkları yaklaşık 15-16 çeşit dondurmaları var. Hepsi de gerçekten çok lezzetli. Özellikle damla sakızlı, kavunlu ve Antep fıstıklı dondurmasına bayıldık biz. Klasik dondurmalar dışında tutti frutti farklı gibi seçenekleri de bulunuyor. Adaya gelmişken sıcak yaz günlerinde Sinem Dondurma’ya uğramayı unutmayın.
Barba Yani
Yılların gerçek Rum meyhanesi olarak anılan Barba Yani, adanın ilk meyhanesi olma özelliğini taşıyor. 1982 yılından beri adada hizmet veriyor burası. Adını rahmetli kurucuları Yanni ve eşi Esen Lorencu’dan alan meyhanede Ermeni ve Rum mezelerini genel olarak bozulmamış tatları ile bulmanız mümkün. Adada 2 tane Barba Yani bulunuyor. İsimden dolayı davalık olmuşlar. Fakat ilk açılan Barba Yani, vapurdan inip iskelenin soluna doğru gidince ilk karşınıza çıkan yer. Birkaç mekan yanında yeniden bir Barba Yani göreceksiniz. Orası ikinci açılan.
İki kere gittiğimiz Barba Yani’yi biz çok beğendik. Yaz sezonunda gitmediğimiz için rezervasyon yaptırmadık ve denize en yakın masada manzaranın keyfini çıkardık. Mezeleri genel olarak lezzetli. Karides ve kalamarları şahane. Özellikle kalamarlarında hep aynı lezzeti ve kaliteyi bulduk. Büyük ve etli karidesler bizi çocukluğumuza götürüp Mersin’de yediğimiz lezzetleri canlandırdı zihinlerimizde. Ada olması nedeniyle ortalamanın biraz üzerinde fiyatlar. Fakat son gittiğimizde bizi bir hayli üzdüler. 1 levrekten 150 tl almak da pek hoş olmadı bence. Ufak şoku atlattıktan sonra ada keyfini çıkarmaya devam ettik. Ama yine de adaya giderseniz akşam mezelerini Barba Yani’de yemelisiniz.
Pyrgos Otel & Restaurant
Osmanınlı’nın fethinden önce adanın adı Pyrgos’muş. Kale anlamında kullanılan Pyrgos’u daha sonra bizler Burgaz olarak çevirip kullanmışız. Bu güzel otel&restaurant da adını buradan almış. Yalıyı arazisi ile birlikte asıl sahipleri Sinyosoğlu’ndan satın alan Doktor Medeni Akman 2 yıl tadilatın ardından burayı 1928 yılında Türkiye’nin en eski sanatoryumu (verem hastanesi) haline getirmiştir. Ardından hastane taşınmış ve yapı yalı olarak kullanıldıktan sonra 2015 yılında otel&restaurant halini almıştır.
Denize neredeyse sıfır olacak konumuyla adanın en gözde yerleri arasında yer almaktadır. Restoran adaya uygun olarak genel itibari ile deniz ürünleri ile servis vermektedir. Ayrıca özel günlerinizde ve davetlerinizde bu restoranı tercih edebilirsiniz. Mezeleri ve karidesi bir hayli güzeldir. Aynı zamanda hem otel hem restoran kısmında çalışanlar oldukça ilgililer.
Adada konaklama oldukça sıkıntılı, bir iki yer dışında bir yer bulmanız pek mümkün değil. Şehrin karmaşasından ve gürültüsünden uzak ama aynı zamanda İstanbul’da kısa sürede ulaşabileceğiniz bu adaya bir hafta sonu kaçamağı yapmak isterseniz konaklama ve akşam yemeği için burayı tercih edebilirsiniz.
Fiyatları sezon dışında bile biraz pahalı olsa da burada bu keyfe değiyor gerçekten. Akşam yemeğinin ardından mutlaka 203 no'lu odada konaklayarak adanın keyfini çıkarın.
Yorumlar
1