Uçan arabalar bizi oradan buraya hızlıca götürür mü, bilemiyoruz. Mars’a bir beş çayına, uzay aracımıza atlayıp gelir miyiz? Hiç emin değiliz. Uzaylılar da bizi görecek mi? Scoty bizi ışınlayacak mı? Orası çok muallakta sevgili dostlar. Gelecekle ilgili bu teoriler hakkında sizinle paylaşacak pek bir şeyimiz yok ama çok daha fazlasını biliyoruz. Yakın gelecekte hayatınıza girecek yiyeceklerden, trendlerden haberdarız.
Hayır, hayır. Uzaylılarla ya da gelecekle bir ilişkimiz yok, korkutmayalım şimdi sizi. Bunlar şimdiden de hayatımızın içinde olmaya başlayan şeyler aslında. Neler mi bekliyor bizi? Biraz spoiler verelim.
Yakın zamanda kaktüs suyu içebiliriz. Kendisi inanılmaz sağlıklı. Çocuklarımızın yeni favori şekerlemesinin içinde şekerli bir mantar olabilir. Gıda boyaları çöpe. Yediğimiz şeylere yeşil rengini bir alg verebilir. Bunlar olasılıkların sadece bir kısmı.
İşin en güzel tarafı da bunların hepsi pek yakında hayatımızın içinde daha çok olacak. Artık ne yediğimizden çok, yiyeceklerin arkasındaki hikayeleri, içeriklerini de merak ediyoruz. Minik bir sır verelim. Gelecekte yiyeceklerin tüm hikayeleri ve içerikleri gözümüzün önünde daha çok olacak.
Daha fazla ipucu vermeden merakınızı giderelim. Hadi.
Koltuklarınızı dik konuma getirin ve arkanıza yaslanın. Yakın geleceğe göz atıp geri döneceğiz.
O geleceğin süper bitkisi: Moringa
Alt tarafı bir bitki değil moringa. Yurt dışında trendlerin göz bebeği olan ''kale''nin tahtını fena sallayacak. Üstelik ondan çok daha kolay erişilebilir bir tür. Anavatanı Kuzey Hindistan ve Latin Amerika bölgesinde çok kolay bir biçimde yetiştirilen ve hemen hemen her yerde kök salabilen moringa, aslında bir ağaç. Mucize ağaç olarak da anılıyor. Bu şekilde anılmayı da hakediyor. Ağacın yaprağı, kökü, dalı her şeyi faydalı.
Yaprakları A, B, C, D ve E vitamini açısında hazine. Kalsiyum, potasyum desen tek kişilik dev kadro resmen. Kökleri turp gibi tüketilebiliyor. İçinde portakala kıyasla tam dört kat daha fazla C vitamini var. Yaprakları ister çiğ, ister kurutularak ya da pişirilerek tüketilebiliyor. Salatası, yemeği yapılabiliyor. Kurusundan çay demlenip içilebildiği gibi, maske yapılıp cilde de sürülüyor.
Moringa, geleceğin en sevilen yeşili olmaya aday. Beklemedeyiz.
Ete alternatif meyve: Jackfruit
Dünyanın en büyük meyvesiyle tanışın. Jackfruit bilinen diğer adıyla ağaç kabağı ya da jak meyvesi. Bu meyve 25-30 cm çapında büyüyebiliyor. 30 kilo ağırlığa ulaştığı durumlar oluyor. Bu cüssenin içinde gerçek bir mucize saklı.
Yapılan araştırmalar son yıllarda et tüketmenin giderek arttığını gösteriyor. Fakat bu etler ne kadar kaliteli, ne kadar sağlıklı? Bu araştırmalar kalitesiz et tükettiğimizden de bahsediyor ne yazık ki. Ama sıkı durun. Jackfruit, dana eti tadında ve en az onun kadar protein yüklü. 100 gramı sadece 95 kalori. Beyin sağlığına bile destek olabilen oldukça ilginç egzotik bir meyve kendisi. Vegan ve vejetaryenlerin tüketmeye başladığı da duyumlarımız arasında. Cipsi, şekerlemesi de şahaneymiş.
Gelecek yıllarda et yerine jackfruit ile yapılmış köfteler tüketme ihtimalimiz var sevgili farklılık sevenler. Bir yarım jackfruit döner alır mıyız?
Geleceğin doğal gıda boyası: Spirulina
Sırada yeşil yeşil bakan, gönlümüzü çalan bir trend var. Spiruluna, mavi-yeşil bir alg. Alg olması bir kenara, mineral, protein açısından gizli kalmış bir hazine. Kanser hastalığının tedavisinden kullanıyor. Tıp dünyasının yakında tanıdığı spirulunanın bir meziyeti daha var.
Kendisi doğal bir renklendirici. Kurutulup toz haline ya da tablet haline getiriliyor. Toz haliyle aklınıza gelebilecek her türlü yemeğin, tatlının, çayın, kahvenin içine girip capcanlı bir yeşil renk veriyor. Bunu yaparken besin değerini arttırıyor, lezzet katıyor. Sarı renk, kırmızı renk... Bu renkleri doğal olarak bulmak daha kolay. Fakat yeşil için hala gıda boyasında talimdik. E, artık değiliz. Bu arada kendileri kapsül ve toz halinde de satılmaya başlandı son zamanlarda.
Bırakalım artık elimizden o içeriğini bilmediğimiz gıda boyalarını lütfen.
Popüler içeceğimiz olur kendileri: Bitki özlerini içmek
Alıştık Hindistan cevizi sularına. Yok efendim. Bahsettiğimiz şey sularını içmeye alışkın olduğumuz şeyler değil. Öyle ıspanağı, kereviz sapına karıştırıp, sularını çıkarıp içmek değil bu. Bitkilerin özlerini içmekten söz ediyoruz. Bildiğiniz kaktüsün ya da dikenli incirlerin sularını içiyoruz olacağız yakın gelecekte. Enginar suyu, aleo vera suyu en sevdiklerimizin başını bile çekebilir hatta.
Peki, neden yapacağız bunu? Bitki özleri, en az su kadar vücudumuza faydalı. Suyun giderek azaldığı dünyamızda alternatif kaynaklara yönelmeye başlayacağız. Bu durum bedenimize de şahane gelecek. Hem sudan daha tatlı, daha aromatik şeyler içiyor olacağız, hem de toksinleri arındıracağız, daha sağlıklı olacağız.
''Her sabah aleo vera suyu içmeden güne başlayamıyorum.'' diyenlerimiz olacak. Hazırlıklı olun.
Doğal tatlandırıcılar, başka tatlar: Yeni gizemli malzemeler
Trans yağlar, asitler, rafine şekerler, şuruplar... Yediğimiz, içtiğimiz birçok şeyin içinde varlar ne yazık ki. Neyden yapıldıklarını, nasıl bedenimize girdiklerini pek bilmiyoruz ama bizi olumsuz etkiliyorlar. Ama merak etmeyen ilerleyen yıllarda bu gidişata dur denilecek.
Bu içeriği belli olmayan maddeler yerini doğal malzemelere bırakacak. Örneğin; şeker ihtiyacını gideren mantarlar. Yediğimiz çikolatanın içine bu mantarlar girecek ve tatlı ihtiyacımızı bir nebze olsun azaltacak. Hatta şeker bağımlılığından kurtulmaya da yardımcı olacak.
Bir an önce gelsinler.
Hepsi mor patates: Mor renkli ekmekler, tatlılar
Bu da gıda boyası değil sevgili dostlar, bu da değil. Bu karşınızdaki mor renkli ekmek, mor tatlı patatesten yapılma bir ekmek. Geleceğin en sevilen patatesi olması ihtimal mor patates, içine girdiği bu ekmekle şahaneler yaratıyor. Antioksidan açısından zengin, doyurucu, düşük karbonhidratlı bu ekmekler yakın gelecekte fırınlardan çıkabilir.
Sadece ekmek değil. Mor patatesten rengini alan kremalarla hazırlanmış pastalar, kurabiyeler, donutlarda gelecekte bizi bekliyor.
Koşarak geliyoruz.
Artık atılmayacak: Her şeyin değerlendirildiği restoranlar
Veee geldik bizim en çok sevdiğimiz trende. Gelecekteki restoranlar israfa hayır diyor. Sloganları bu temelde. Dünyanın yarısı açlıktan ölürken, diğer yarısında çöpe atılan yiyecek ve içecek miktarı can acıtıyor. Yapılan birçok araştırma atılan yiyecek ve içeceklerin o insanları kurtarmaya yetecek hatta artacak miktarda olduğuna vurgu yapıyor.
Bunun farkında olan gelecek, tedbiri alıyor. Meyvelerin sebzelerin kabuğunu dahi değerlendiriyor. Dekorunu bile geriye dönüşümlü malzemelerle yapıyor.
Gelecek iyilik dolu, lezzet dolu geliyor.
Yorumlar
0