Yalnızca Türkiye’de yılda 1,8 milyar adet ekmek çöpe atılıyor. 1,3 milyar ton gıda maddesi de maalesef aynı şekilde çöpe gidiyor. Bu da toplam gıdanın üçte biri demek. Yani sokakta yaşayan, gıda yetersizliği yüzünden hastalanan ve belki de bu yüzden ölen tüm insanların hayatını kurtarabilecek bir gıda israfından bahsediyoruz.
İşte bu tüketim çılgınlığına, gıda israfına karşı çıkan ve ona inadına kazan kaldıran gençlerden oluşan çok güzel bir dayanışma var: Bombalara Karşı Sofralar.
Bombalara Karşı Sofralar kendini şöyle anlatıyor zira: "Savaşı/yoksulluğu körükleyen devletlere, israfa, doğa/hayvan sömürüsüne ve tüketim kültürüne kazan kaldırıyoruz!"
Amerika'dan doğarak dünyanın çeşitli yerlerine yayılan bu hareket Türkiye'de de oldukça aktif. İstanbul ve İzmir'de gençler yemek israfına karşı çıkarak ihtiyacı olanlara yemek yapıp dağıtıyorlar.
İyi ki varlar.
Gençler, semt pazarlarına giderek atılmış, dökülmüş ama hala yenilebilir durumda olan sebze ve meyveleri topluyorlar
Üstelik sadece pazarlar değil, her çarşamba market ve manavları da dolaşıyor Bombalara Karşı Sofralar. Buradaki atılmış yiyecekleri tek tek toplayan ve çantalarına dolduran genç yardımseverlerin bundan sonraki durakları ise "kapılar" ismini verdikleri toplanma noktaları. Mesela Çarşamba günleri Tepebaşı’nda ve Cumartesi günleri Kadıköy-Don Kişot İşgal Evi’nde kazanları kaynatmak için hazır bekliyorlar.
İyi durumdaki sebze ve meyveler gençlerin elinden leziz yemeklere dönüşürken işe yaramayanları gübre yapmak için kullanıyorlar
Önce toplanan malzemeler ayıklanıyor. Yemeklerde kullanılabilecekler tek tek tespit ediliyor ve sonrasında yemeği hazırlama ve pişirme aşamasına geçiliyor. Kimi patatesleri soyarken kimisi de kazanı karıştırıyor. Saat 3'te yemekleri pişirmeye başlıyorlar, saat 7'de ise dağıtım ve yeme kısmına geliyor sıra. Yemekler de öyle leziz oluyormuş ki yiyen bir daha yemek için sıraya giriyormuş, öyle duyduk
Sömürüsüz yemek anlayışını benimseyen grup hayvanların özgürlüğünü kısıtlamamak için tüm yemekleri vegan pişiriyorlar
Zira yola çıkış noktaları da bu: Sömürüye yer vermemek. Dolayısıyla yemeklerinde de ne insanları ne de hayvanları sömürmemek için vegan beslenme biçimini benimsemişler. Yani hayvansal hiçbir gıda yok onların üstünde dumanı tüten kazanlarında. Sadece sevgi, yardımlaşma, şefkat var.
Normalde çöpe gidecek bu yiyecekler ihtiyacı olan insanların karnını doyuruyor, yüzünü güldürüyor hem de tamamen ücretsiz bir şekilde
Dünyadaki ve ülkemizdeki açlık, yetersiz beslenme gibi sorunların sadaka ile vicdan rahatlatarak çözümlenebileceğini söylüyor girişim ve ekliyor bizimki "sadaka değil yardımlaşma!" diye. Yani bir pazar yerinden toplanan atık yemeklerle onlarca insan doyabiliyorsa biz modern toplum olarak bir yerlerde hata yapıyoruz ya da bunu engellemek için hiçbir şekilde harekete geçmiyoruz.
Çünkü bizim ihtiyacımız bomba değil, yemek!
Daha detaylı bilgi almak ve bu hareketin bir parçası olmak isterseniz onlara bloglarından ve Facebook sayfalarından ulaşabilirsiniz.
Yorumlar
1