Çatır çutur konser haberleri, sezona iddialı başlayan galeriler ve film festivalleriyle İstanbul hareketli zamanlarına döndü. Anlayacağınız her zaman olduğu gibi bu sonbahar da İstanbul en sevilesi zamanlarını yaşıyor. O söyleşi senin bu konser benim diyerek şehrin trafiği, grisi, gürültüsü tam bu mevsimde unutuluyor.
Sözün kısası şehir tam bu mevsimde güzelliğini ikiye katlıyor. Bu sebeple biz de betonların içinden sıyrılıp bu güzelliğe yukarıdan bakalım istedik ve şehrin en güzel manzaralı tepe noktalarını sizin için seçtik!
Baştan söyleyelim bu listede Naif Baba Tepesi, Nakkaş Tepe, Yuşa Tepesi, Çamlıca Tepesi gibi Yeşilaçam’a çokça malzeme olmuş ve artık herkesin bildiği o güzel tepeler yok, onları zaten biliyorsunuz çünkü. Bu listede bambaşka güzel tepeler var.
Buyurunuz...
Tarihi yarımadaya bir de tepeden bak: Büyük Valide Han
Fotoğrafçıların son gözde yeri Eminönü’ndeki bu han size hem mis gibi tarihi yarımada, hem Galata hem de Boğaz manzarası vadediyor. Bu manzarada öyle gözü gönlü açacak dağ, yeşillik yok, bol bol gökyüzü var. Bir de çarpık kentleşmenin doğurduğu en grisinden manzaralar ama yine de güzel mi güzel.
17. yüzyılda Kösem Sultan tarafından yaptırılan bu kocaman handa yan yana dizili, irili ufaklı, tarih kokan birçok dükkan var. Gitmişken onlara da göz atmayın unutmayın, bir de bu iştah kabartan listeye.
İstanbul'un en yüksek noktası: Aydos Tepesi
İstanbul’un en yüksek noktası Aydos’a hoş geldiniz. Anadolu Yakası’ndakilerin el üstünde tuttuğu bu tepeden bırakın İstanbul’u adaları bile görebilirsiniz. Bu sebeple gün batımları, gün doğumları için mükemmel bir yer.
Fotoğraf çekmek, spor yapmak, piknik yapmak ruhunuzu dinlendirecek aktivitelerden.
Bu tepeye çıkmak meşakkatli bir yol olsa da zirvede göreceğiniz manzara buna değecektir. Gitmişken tepenin zıttı istikametinde yer alan Aydos Göleti’ni de görmeli.
Buraya gitmeden sonbaharı bitirmek olmaz: Galata Kulesi
Sonbahar, İstanbul, manzara kelimelerinin toplamıdır Galata Kulesi. Her zaman olduğu gibi bu sonbaharda da Galata Kulesi’ne çıkılır ve o büyüleyici tarihi yarımada, Boğaz, Haliç, Topkapı Sarayı manzarasına doyulur.
Şüphesiz İstanbul’da manzarasıyla alt üst olacağınız rotaların başında gelir o. Sonra ver elini Galata’nın tarih kokan, arnavut kaldırımlı sokakları.
Zamanında yazdığımız Galata Mekanları hakkındaki şu yazımızda yanınızda bulunsun. Çünkü içinde kahvaltıcısından kahvecisine, tasarım dükkanlarından ikinci elcisine kadar Galata’da görmeniz gereken efsane yerler var.
Böyle bir manzara saatlerce izlenebilir: Ulus Parkı
Şehrin en havalı, en temiz, yeşili bol semtlerinden biri Ulus da radarımızda! Şehirde nefes alabileceğimiz, Boğaz’a tepeden bakabileceğiniz en klas noktalarından biri olur Ulus Parkı.
Önerimiz ise buraya akşam saatlerinde gitmeniz. Göreceğiniz manzara karşısında nefesiniz kesilebilir, köprünün ve karşı yakanın ışıklarıyla aşk yaşayabilirsiniz. Bu sebeple burayı romantizm yaşayacağınız rotalar arasına da alabilirsiniz.
Parkın içinde yer alan Ulus Cafe’de de oturabilirsiniz hem. Mekan biraz cep yaksa da atmosferiyle sizi mest edecek türden.
Gitmişken bir kahvaltı da yapılır hani: Fetih Paşa Korusu
Mevsim bahar olunca akla ilk koru ve parklar geliyor. Buna bir de mis İstanbul manzarasını ekleyince Fetih Paşa Korusu kaçınılmaz oluyor.
Üsküdar’dan Kuzguncuk’a uzanan bu devasa koru, manzara fotoğrafları ve yürüyüş için ideal. Korunun o dingin, huzurlu havası bütün haftanın stresini almaya yeter.
Üstelik korunun içindeki tesislerde kahvaltı yapabilir, bir Türk kahvesiyle keyif çatabilirsiniz. Sonra inip Kuzguncuk’ta soluklanmak isterseniz bu ıhlamur kokan yazımızdan da faydalanabilirsiniz.
Temiz havanın tadını çıkarmalık: Mihrabad Korusu
Boğaz’ın kıyısındaki en sevimli semtlerden Kanlıca’dayız. Hedefimizde ise birçok şaire, yazara ilham kaynağı olan, manzarasıyla alt üst olacağınız Mihrabad Korusu var.
Boğaz’a başka bir açıdan bakabileceğiniz bu koruda temiz hava ve ucu bucağı olmayan yeşillik gırla! Yürüyüş yapmayı severler için uzunca bir yürüyüş parkuru da var.
Peki hazır buradayken neler yapmalı? Bir kere Kanlıca yoğurdu yemeli, ağzınızı açık bırakacak yalıları, o tarih kokan sokaklarındaki Osmanlı tarzı cumbalı evlerini fotoğraflamalı, Mimar Sinan’ın eserlerinden olan İskender Paşa Camii’ni ziyaret etmeli. İkinci Bahar, Yakamoz, Hamdi Baba isimli mekanlarda ise karın doyurabilirsiniz.
Nefis bir gün için: Yoros Kalesi
Hafta sonu oldu mu şehirden kaçmak ama çok da uzaklaşmak istemeyen arkadaşlara duyurulur. Balıkçı teknelerinin, deniz kokusunun, yeşilin bolca olduğu küçük bir sahil kasabası Anadolu Kavağı tam sizlik!
Leb-i derya balık restoranlarında oturup mezeye doyabilir, minik meydanında gezebilir, sonrasında manzarasıyla haşır neşir olacağınız Yoros Kalesi’ne çıkabilirsiniz. Bu Doğu Roma’dan kalma kaledeki manzaranız; beton ve gökdelenden çok mavi ve yeşil olacak bir de yeni köprü tabii.
Özellikle günün erken saatlerinde gelip muhteşem manzara karşısında Yoros Cafe’de kahvaltı yapmalısınız. Alın size mis gibi gün!
Yurt dışından arkadaşınız geldiyse: Süleymaniye Camii
Turist arkadaş sevindirmelik zirve noktalardan biridir o. Sultanahmet’ten Beyazıt’a kadar yürülür, İstanbul Üniversitesi etrafında şöyle bir tur atılır, Erzincanlı Ali Baba’da kuru fasulyeye doyulur sonra Mimar Sinan’ın şaheseri olan Süleymaniye’de bitilir. Bu ritüele bayılmayan bir kişi tanımıyoruz.
Caminin arka avlusundaki manzara ise listenin konusu. Kendisi, Büyük Valide Han’ın çatısındaki manzarayı aratmıyor. Galata Kulesi, Çamlıca Tepesi, Galata Köprüsü, Boğaz bu görsel şovun başrolündekiler.
Yorumlar
0