kirmizi-turp-ana-gorsel

Teşekkürler Kristof Kolomb: Amerika’nın Keşfedilmesiyle Dünyaya Yayılan Yiyecekler

Favorilerime
Ekle

1492 yılında İspanya Kralı Ferdinand ve Kraliçesi Isabella, Kristof Kolomb’un keşif gezisine sponsor olmayı kabul ettiler. Bu, dünyanın gidişatını tümüyle değiştirecek bir sefer olacaktı.

Library of Congress

Library of Congress


Kolomb, İspanya Sarayı’nda kral ve kraliçeyi çıkmak istediği keşif seferi için ikna etmeye uğraşıyor.

Bu keşif gezisini yapmak, Cenevizli bir denizci olan Christopher Kolomb’un hayaliydi. Kendi kendine matematik, coğrafya ve astronomi öğrenen Kolomb, bu geziyle Atlantik’i batıya doğru geçerek Asya kıtasına deniz yoluyla ulaşılabileceğini kanıtlamak istiyordu. İspanya hanedanı ise eğer bunu kanıtlayabilirse, Asya ile yapılan ticaret, yol kısalacağı ve aracılar ortadan kalkacağı için daha kârlı hale geleceğinden masrafları üstlenmeyi kabul etmişlerdi. Fakat Kolomb’un onları ikna etmesi tam iki yıl sürmüştü. İlk keşfinden sonra ise kâşif, birkaç defa daha sefere çıkmasını sağlayacak zenginliklerle ülkesine dönmüştü.

Kolomb, ilk gezisinde, 12 Ekim 1492’de Bahama Adalarına ayak bastı. Buradaki yerli halk, Taino kabilesi idi ve o dönemde dünyanın başka hiçbir ülkesinde tanınmayan ve yetişmeyen şeyler yiyorlardı: Mısır, kabak ve fasulye.

Karadeniz’e çok sonraları geldi: Mısır

misir-kocani

Taino kabilesinin en çok yediği yiyecekti. İspanya’ya ulaştıktan sonra en kısa sürede kabul gören ve yaygın şekilde tüketilen yiyecek oldu. Öyle ki 1630’da İspanyollar mısır ticaretini tek ellerine aldılar. Mısır, Çin’e ulaştığında burada da geniş kitlelerce kabul gördü çünkü ülke, o dönem de dünyanın en kalabalık nüfusuna sahipti ve kolayca yetişen bu besin, kitlelerin doyurulmasında pratik yararlar sağlıyordu.

Bahama halkı türlü çeşit yemeğini yaparmış: Kabak çeşitleri

kabak-cesitleri

Bal kabağı, Amerika kıtası kökenli. Su kabağı ve sakız kabağının farklı türleri dünyanın diğer kısımlarında yetişiyordu fakat Amerika kökenli türleri de Avrupa’ya Kolomb’un seyahatleri sonrasında ulaştı. Ayrıca fasulye türleri de aslen buraya aitti ve halkın en çok yediği yiyeceklerden biriydi. Bizim soframıza ise keşfedilmesinden yaklaşık 200 yıl sonra girdiği tahmin ediliyor.

Çin’i, İrlanda’yı doyuran: Patates

patates-cuval

Patatesin beyaz ve tatlı olan çeşitleri de Güney Amerika’daki And Dağları civarından gelmedir. Bu bölgenin yerli halkı, patatesin yaklaşık 200 çeşidini yetiştirmiş ve hatta bu besini dondurarak saklamayı bile başarmışlar. Patates, Avrupa’da en çok İskoçlar ve İrlandalılar tarafından sevildi, ekildi, tarımı yapıldı ve tüketildi. 19.yüzyılda İrlanda’da büyük bir kıtlık ve açlık yaşandığı zaman, çok sayıda İrlandalı Kuzey Amerika’ya göç etti ve beraberlerinde patateslerini de getirdiler. Böylece Güney Amerika’ya özgü bir ürün olan patates, Kuzey Amerika’ya İrlandalılar tarafından getirilmiş oldu.

Avrupalı'ya tümüyle yabancı: Turp, nohut ve kavun

kirmizi-turp

Kolomb, ikinci seyahatinde gemisinde turp, nohut ve kavunla birlikte döndü. Bunlar da Avrupalılar tarafından bilinmeyen yiyeceklerdi. Ayrıca Amerika kıtasına özgü bir buğday türü, arpa ve yulafın yanı sıra şeker kamışı ve turunçgiller de kıtaya kâşifler tarafından getirildi ve her biri, büyük bir şaşkınlıkla karşılandı. Pek çoğu “barbar yiyecekleri” olarak görüldü ve insanı hasta edebilecekleri endişesiyle uzun müddet tüketilmediler. Kakao, acı kırmızı biber ve ananas ise en kolay kabul gören yiyecekler oldu.

Perulu'nun baş baharatı: Acı kırmızı biber

aci-biberler

Bu bitkiye ait en eski kalıntılar, Peru’daki tarih öncesi yerleşimlerde bulunmuş. Orta ve Güney Amerika’nın anavatanı olduğu acı kırmızı biberin tohumları, kıtanın keşfinden 1 yıl sonra İspanya’ya götürülüp ekilmiş. Ve buradan dünyaya yayılmış.

Salatalar, soslar öksüz kalırdı: Domates

domatesin-kesfi

Domatesin anavatanı ise Güney Amerika’nın batı kıyıları. İspanyollar, domatesi ülkelerine götürdüklerinde, bitkinin yapraklarından yükselen koku nedeniyle Avrupalılar domatesin zehirli olduğunu düşünmüş. Sonradan zehirli olmadığı anlaşıldığındaysa İspanyol mutfağının vazgeçilmezi olmuş. Bugün özellikle soslarıyla ünlü bu mutfak, bu ününü domatese borçlu.

İnkaların ahretliği: Yer fıstığı

yer-fistigi-sos

Kendisini de ezmesini de bayıla bayıla yediğimiz yer fıstığının anavatanı tam belli değil, Brezilya veya Peru olduğu düşünülüyor. Peru’nun yerli halkı İnkaların mezarlarından içi yer fıstığı dolu kavanozlar bulunmuş. Ölümden sonraki yaşamda besin olsun diye konulmuşlar. İspanyol tüccarlar yer fıstığını hem kendi ülkelerine hem de Afrika ve Asya’ya götürmüş.

Çikolatasız bir dünya düşünebilir misiniz?: Kakao

bardakta-kakao

Kakao ağaçları, milattan önce 5. yüzyıldan beri Amerika’nın en eski yerli halklarından Olmekler tarafından yetiştiriliyordu. Yalnızca ılıman ve yağışlı bir iklimde yetişebilen kakao ağaçlarının meyvelerinden diğer Amerika halkları Mayalar, Aztekler ve Toltekler de faydalandı. Fakat kakaodan bugün bildiğimiz anlamda çikolata üretmeyi bilmiyorlardı. Kızılderililer, kakao tanelerini ezip suyla karıştırıp macun haline getirdiler ve içine bal gibi tatlandırıcılar ekleyerek ondan bir içecek ürettiler. Buna da “xocolatl” dediler ki okunuşu “şoko latte”dir. Sonradan bu içecek Avrupalılar tarafından bugün bildiğimiz sıcak çikolata haline getirildi. Ayrıca Aztekler, kakao tanelerini para yerine de kullanırlardı. Kolomb, bir başka seferinden 1502’de İspanya’ya döndüğünde, bu taneleri barbarların kullandığı parayı göstermek için yanında götürmüştü. 1519’da bir başka kâşif Cortes, Azteklerin şoko latte yapıp içtiklerini gördü. Ama asıl 1606’da kıtaya gelen İtalyanlar tarifi öğrendi, geliştirdi ve Avrupa’da yaydı. 1657 yılına gelindiğinde ise Avrupa’da ilk çikolata dükkânını açan İngilizler oldu.

Olmasa da olurmuş aslında: Tütün

tutunun-kesfi

Kolomb, tütünle ilk olarak 1492’de San Salvador’da karşılaştı. Yerliler, ona bu bitkinin hem meyvesini hem de kurutulmuş yapraklarını sundu. Kâşif, meyveyi yedi fakat yapraklarla ne yapacağını bilemeyip onları attı. Tayfasından Rodrigo de Jerez, Küba’da yerlilerin iyi niyet göstergesi olarak törenlerde bu bitkinin kurutulmuş yapraklarını içtiğini görünce ne işe yaradığı anlaşıldı. Yaklaşık bir asır sonra tütün, İspanya’dan ülkemize ve buradan tüm Asya’ya kadar dünyada yayıldı.

Ve diğerleri...

vanilya-tohumlari

Tüm bu yiyeceklerin yanı sıra ülkemizde yüzyıllardır tarımı yapılan ayçiçeği ve Avrupai tatlıların vazgeçilmez meyvesi yaban mersini ile tadı ve kokusuyla günlük hayatımızın içinde yer alan vanilya da Amerika kökenli. Bizim ancak bu yüzyılda varlığından haberdar olduğumuz başka yiyecekler de, örneğin şurubuyla tanıdığımız agave, salatlarımızın en son malzemelerinden kinoa, artık sofralarımızda daha çok yer alan avokado gibi besinler yine Amerika kıtaları kökenli yiyecekler.


Doyamayanlar için bir de videomuz var!

Yorumlar

0 yorum yapılmış

Vallahi Bırakmayız, Bir Tabak Daha?