Her şeyin başı sağlık, ortoreksiya nervoza'nın da.
Hayatında ilk defa duyanlar için: Ortoreksiya nervoza sağlıklı yeme obsesyonudur. Her zamanki gibi Latince kökenli olup, 'orthos' (doğru), 'orexis' (açlık) kelimelerinin birleşmesinden oluşur. Akıllara 'doğru açlık' şeklinde bir anlam düşürse de bu doğru değildir.
Ortoreksiya nervoza dünyanın en sinsi hastalığıdır çünkü bu hastalığa çıkan yolun başlangıcı sağlıktır. Kişi ilk önce sağlıklı yeme konusunu hayatı için önemli başlıklardan biri haline getirir. Mümkün olduğunca bu minvalde hareket eder, zamanla bütün zaferleri sağlıklı yemekten geçer, en sonunda sağlıklı yemeyi hayatının merkezine oturtur.
"Nasıl ola ki bu sağlıklı beslenme işi?"
Bu kişiler yiyeceklerini çok güvendikleri yerlerden satın alıp, özel pişirme yöntemleri kullanarak hazırlayıp pişirir ve bütün bunları yaparken yine özel mutfak gereçleri kullanır. Aslında buraya kadar kulağa her şey normal hatta harikulade geliyor. Zaten ortoreksiya nervoza hastalığı da devreye bundan sonra giriyor. Kişi, yemek kalitesiyle yaşam kalitesini farkında olmadan yer değiştiriyor. Kaliteli ve sağlıklı yemek yiyemeyeceğini düşündüğü hiçbir yere gitmiyor. İş hayatına önem vermiyor, sosyal ortam umrunda olmuyor, kişisel değerler ve zevkler geri plan atılıyor. Kesif bir yalnızlık, yalnız kaldıkça sağlıklı ve kaliteli yemeye daha çok odaklanma ve sonra daha kesif bir yalnızlık döngüsü başlıyor.
Ortoreksiya nervoza'yı, diğer nervoza kardeşler aneroxia nervoza ve bulimia nervoza'dan ayıran ise, amacın zayıf görünmek ya da estetik kaygılardan daha çok sağlıklı yaşamaktır. Bildiğiniz üzere, aneroxia nervoza kişinin bir deri bir kemik olmasına rağmen kendisini şişman görme hastalığı, bulimia nervoza da yediklerini 'çıkarma' hastalığıdır. Her iki nervozada da genellikle estetik kaygılar ağır basar.
Bize 3 saniye kuralını (yere düşen yiyeceğin 3 saniyeden önce kaldırıldığında sağlıksız olmaması) öğreten büyüklerimizin özlü bir sözüyle bitirelim: Her şeyin fazlası zarar.
Yorumlar
0