ot-kategorisi

<p>Deniz yosunları familyasından gelen ve Latince adı Ulva Lactuca olan deniz marulu, su yosunu türüdür. Sığ suların kayalık kesimlerinde bulunan bu su yosunu türü ince levhaya benzeyen yapraklara sahiptir. Yeşil renkte olan yaprakları ile deniz sebzesi olarak tanınır ve hem tuzlu hem de acı sularda bulunur.</p>
<h2>Deniz marulu mevsimi ve toplanması</h2>
<p>Deniz marulu Karadeniz’in sahil kesiminde azot ve fosfor açısından zengin olan sığ bölgelerde yetişir. Bahar mevsiminin başlarında büyür ve sonbahar aylarına kadar toplanabilir. Deniz marulu toplanacağı deniz marulunun ıslak olmasına dikkat edilmelidir. Yaprak kısımlarından tutulan deniz marulu, bıçak yardımı ile kesilerek toplanır. Deniz marullarının fazla tuzunu almak için marul tatlı suda yıkanır veya marulu 24 saat tatlı suda bekletmek gerekir.</p>
<h2>Deniz marulunun içindeki vitamin ve mineraller</h2>
<p>Deniz marulu, temel amino asitler ve temel mineraller açısından zengindir. Özellikle lizin, histidin, metionin gibi amino asitleri barındıran deniz marulu %27 protein içerir. Mineral açısından ise magnezyum, potasyum ve kalsiyum içeren deniz marulu, çoklu doymamış yağ asitleri bakımından önemli bir kaynaktır. Deniz marulu A, E ve C vitaminlerine sahiptir. </p>
<p>Sadece bitkilere özgü vitaminleri içermeyen deniz marulu B1, B2 ve B12 vitaminlerini barındırır. Az oranda da K vitamini içeren deniz marulu sebzelerin ve bitkilerin gelişimine destek olan iz elementler açısından oldukça zengin bir kaynak olarak kabul görür. Aynı zamanda deniz marulu kepekli pirinç ve yabanı pirinç gibi lif içerir.</p>
<div class="mobileContentRepeat"><div class="banner"><div id='div-gpt-ad-1469781094398-7' style='width:300px;'><script type='text/javascript'>googletag.cmd.push(function () { googletag.display('div-gpt-ad-1469781094398-7'); });</script></div></div></div><h2>Deniz marulu nasıl tüketilir?</h2>
<p>Deniz marulunun sebze olarak ya da çay olarak tüketimi uygun değildir. Kozmetik sanayide bakım kremi, selülit kremi ve cilt maskesi yapımında kullanılır. Lif içeren yapısı ile tokluk hissi veren deniz marulu kapsül halinde de satılır. Deniz marulu bitkiler için önemli bir besin kaynağıdır ve bu özelliği ile gübre yapımında kullanılır.</p>
<h2>Deniz marulunun faydaları nelerdir?</h2>
<p>- Tokluk hissi veren deniz marulunun, diyet yaparken zayıflamaya yardımcı olduğu söyleniyor.</p>
<p>- Deniz marulunun selülitlere iyi geldiği bilinir.</p>
<p>- Bitkilerin ve sebzelerin gelişimini destekleyen deniz marulu, sebzelerin soğuğa karşı dayanıklılığını arttırır ve toprağı mineral açısından zenginleştirir.</p>
<p>- Deniz marulu, bitkileri hastalıklara ve zararlı böceklere karşı korur.</p>
<p><em>Görselin kaynağı: <a href="http://www.irishseaweeds.com" target="_blank" rel="nofollow noreferrer">http://www.irishseaweeds.com</a></em></p>

deniz marulu

SÖZLÜK

Deniz Marulu

<p>Maydanozgiller familyasından olan dereotunun Latincesi anethum graveolens'dur. Ülkemizde ise bölgelere göre farklı isimler alır. Tarhana otu, tere otu, durak otu, börek otu gibi isimler bunlardan birkaçıdır. Dereotunun gövdesi yeşil ya da mavi-yeşil renkli, yuvarlak kesitli, içi boş ve ana gövdeden dallara ayrılan bir yapıya sahiptir. Tüysü yapraklı ve narin yapıda, hoş kokulu bir bitkidir. Ülkemizde yaygın olarak görülen dereotu, ilkbahar aylarında yeşerir ve yaz ortalarına doğru üzerinde sarımsı renkli, hoş kokulu çiçekler açar.</p>
<h2>Dereotunun içerdiği vitamin ve minareller nelerdir?</h2>
</p>
<p>Dereotu A, E ve C vitamini yönünden zengin bir bitkidir. İçeriğinde protein, vicenin, fosfor, kalsiyum, demir, potasyum, eterik yağ, amin, kahve asidi, kloren asidi ve ferula asidi bulunur. Dereotu, özellikle kalsiyum yönünden zengin olması sebebiyle sütün alternatifi olarak görülür. İnek sütünde 117 miligram kalsiyum bulunurken dereotu 208 miligram kalsiyum oranına sahiptir. </p>
<h2>Dereotunun faydaları nelerdir?</h2>
</p>
<p>-Dereotu, hoş kokusu ile özellikle ağız kokusu sorunlarına iyi gelir. Yemeklerle ya da yemeklerden sonra bir tutam çiğnendiğinde nefes kokusunu tazeler. </p>
<p>-Sindirim sorunu olan kişiler, dereotunu yemekler ile birlikte tüketir ise hazmın kolaylaşmasını sağlar. Dereotu, mide ve bağırsak gazlarını giderir. </p>
<p>-İdrar söktürür. Böylece vücutta biriken toksinlerin dışarı atılmasını sağlar. </p>
<p>-Uykusuzluk ve hıçkırık sorunu yaşayanlar, düzenli dereotu tükettiği takdirde bu sorunlarının ortadan kalktığını görecektir. </p>
<p>-Dereotu, kadınlar için menopoz döneminde yararlıdır. Kemik erimesine iyi gelir. Emzikli annelerde sütün gelişini artırır. </p>
<p>-Kan basıncını düşürme etkisi ile dereotu, yüksek tansiyon hastalarına fayda sağlar. </p>
<div class="mobileContentRepeat"><div class="banner"><div id='div-gpt-ad-1469781094398-7' style='width:300px;'><script type='text/javascript'>googletag.cmd.push(function () { googletag.display('div-gpt-ad-1469781094398-7'); });</script></div></div></div><h2>Dereotu nasıl tüketilir?</h2>
<p>Dereotu, taze ve kurutulmuş olarak kullanılır. Hoş kokusu sebebiyle genellikle salatalarda ve zeytinyağlı yemeklerde kullanılır. Yemeklere lezzet verir. Ayrıca börek, poğaça ve tuzlu kek gibi hamur işlerinde de kullanılır. Dereotunun tohumları çay olarak tüketilir. Bu amaçla kullanımı daha çok ilaç niyetinedir. Çay yapabilmek için bir bardak kaynar su içine iki çay kaşığı dereotu tohumu koyarak bardağın üstünü kapatabilir, demlenmesini bekledikten sonra içebilirsiniz. Dereotu çayının günde iki-üç kere içilmesinde sakınca görülmez. </p>

dereotu

Dereotu

<p>20-30 metreye kadar uzayabilen ebegümecinin en bilinen türü büyük ebegümecidir. Yaprakları sebze olarak çiçekleri ise tıbbi amaçlı kullanılan bitki, halk arasında kazan karası, ilbik ve develangir gibi farklı isimlerle anılır. Mor çiçekleri ve hoş kokusu ile bilinen bitki, doğada kendiliğinden yetişir.</p>
<h2>Ebegümeci nasıl tüketilir?</h2>
<p>Şifalı bir bitki olarak bilinen ebegümeci farklı yiyeceklerde kullanıldığı gibi çay olarak da tüketilmektedir. Doğada kendiliğinden yetişmesine rağmen pazarda, marketlerde ve manavlarda kolayca bulunan ebegümeci et yemeklerinde, çorba olarak, salata şeklinde ve börek olarak pişirilebilir. Farklı sebzelerle birlikte zeytinyağlı yemek olarak da pişirilen ebegümeci, kavurma şeklinde tüketilebilir. Börek gibi hamur işlerinin yanında pide içi olarak kullanılan ebegümeci, şifa amaçlı kullanılacaksa biberiye gibi çay olarak hazırlanır. Çayın yanı sıra lapa olarak hazırlanan ebegümeci ağrılı bölgelere sarılarak kullanılır. </p>
<h2>Ebegümeci pişirmenin püf noktaları nelerdir?</h2>
<p>Çorba, zeytinyağlı yemek ve salata olarak tüketilen ebegümeci, sert yapraklara sahiptir. Bunun için ebegümecini yapraklarını hazırlamadan önce kaynatmak gerekir. Ebegümeci yapraklarını kaynatırken yaprakları kendi suyunda pişirmek gerekir. Pişirme süresi ise 10 ile 12 dakikayı geçmemelidir. Ebegümeci pişirilirken dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta su miktarıdır. Yapraklar pişerken kendi suyunu da vereceği için bir bardaktan fazla su eklenmemelidir. </p>
<div class="mobileContentRepeat"><div class="banner"><div id='div-gpt-ad-1469781094398-7' style='width:300px;'><script type='text/javascript'>googletag.cmd.push(function () { googletag.display('div-gpt-ad-1469781094398-7'); });</script></div></div></div><h2>Ebegümecinin mevsimi ve saklanması</h2>
<p>Doğada kendiliğinden yetişen ebegümeci, yol kenarlarında, harabelerde ve tarlaların ekilmemiş kısımlarında büyür. Mayıs ve ağustos ayları arasında yaprakları çiçek açar. Çiçekleri büyüdükten sonra toplanabilen ebegümeci, haziran ayının başından eylül ayına kadar toplanabilir. Genellikle taze olarak tüketilen ebegümecinin kökleri çıkarılarak kurutulur. Yaprakları ise güneş almayan bir bölgede kurutularak kavanozlarda saklanabilir.</p>
<h2>Ebegümecinin faydaları nelerdir?</h2>
</p>
<p>-Protein ve C vitamini acısından zengin olan ebegümeci; öksürük, bronşit, soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklara iyi gelir. Göğsü yumuşatır, ateş düşürür ve vücuda rahatlık verir.</p>
<p>-İçeriğindeki malvin sayesinde ağız içi iltihaplarına, diş eti hastalıklarına ve plağa karşı etkilidir. Gargara yapıldığında kronik bademcik iltihaplanmasına iyi gelir.</p>
<p>-Yaraların üzerine sarılan lapası, yaraların çabuk iyileşmesini sağlar. Burkulma ve incinme gibi durumlarda şişkinliği alır.</p>
<p><em>Görsel kaynak: <a href="http://cicek.net/en-ilginc-cicek-isimleri/"target="_blank" rel="nofollow noreferrer">cicek.net</a></em></p>

ebegumeci

Ebegümeci

<p>Gelincik otu, farklı iklimlere uyum sağlayabildiği için geniş bir coğrafyada yetişir. Halk arasında kültürel değere sahip olan gelincik otu, “ateş otu” ismi ile de bilinir. Gelincik otu, nahoş bir kokuya sahip olmasına rağmen oldukça faydalı bir bitkidir ve tıbbi amaçla kullanılır.</p>
<h2>Gelincik otunun mevsimi ve saklanması</h2>
<p>Gelincik otu doğada kendiliğinden yetişen bir bitkidir. Çayırlarda, tarlalarda ve yol kenarlarında mayıs ayında büyür. Haziran ve temmuz aylarında  çiçek açar ve  gelincik otunun çiçekleri ve yaprakları farklı şekillerde toplanır. Çiçekleri oldukça hassas olduğu için taç yapraklarının ezilmemesine ve birbirine değmemesine dikkat edilmelidir. Toplanan çiçekler kuru ve güneş alan bir ortamda ince bir tabaka halinde serilerek kurutulur. Kurutma işlemi sırasında çiçeklerin yapışmaması için çiçekleri çevirmek gerekir. Kuruduktan sonra kolay ufalanan çiçekler dikkatlice kavanozların içine yerleştirilir ve güneş görmeyen kuru bir ortamda saklanır.</p>
<h2>Gelincik otu nasıl kullanılır ve püf noktaları nelerdir?</h2>
<p>Şifalı bir bitki olan gelincik otu mutfakta farklı şekillerde tüketilir. Taze toplanan yaprakları yemek yapımında kullanılır. Gelincik otunun soğanla birlikte yumurtalı kavurması yapılır ve yaprakları börek benzeri hamur işlerine katılır. Mevsim sebzeleri ile birlikte salatası da yapılan gelincik otu köftelere eklenir. Gelincik otunun kurutulan çiçeklerinden çay yapılır. Gelincik çiçekleri kaynatılmadan önce bir gece su içinde bekletilir ve ertesi gün nane ile birlikte kaynatılır. Gelincik çiçeğinin tadı acı olduğu için şekerden ziyade bal veya pekmezle tatlandırılır. Halk arasında kültürel bir değere sahip olan gelincik çiçeği, yazın şurup olarak tüketilir. Bunun yanında kuru gelincik çiçekleri balla karıştırılıp yenilebilir.</p>
<div class="mobileContentRepeat"><div class="banner"><div id='div-gpt-ad-1469781094398-7' style='width:300px;'><script type='text/javascript'>googletag.cmd.push(function () { googletag.display('div-gpt-ad-1469781094398-7'); });</script></div></div></div><h2>Gelincik otunun faydaları</h2>
</p>
<p>-Gelincik çiçeklerinden yapılan şurup sakinleştirici ve ferahlatıcı etkiye sahiptir.</p>
<p>-Vücudu rahatlatır ve melek otu gibi uyku problemlerine karşı kullanılır.</p>
<p>-Gelincik çayı öksürüğü keser ve soğuk algınlığına iyi gelir.</p>
<p>-Bronşit gibi hastalıklara karşı kullanılır ve solunum yolu rahatsızlıklarına karşı iyileştirici özelliğe sahiptir.</p>
<p>-Gelincik otu, karabaş otu gibi yaraları iyileştirici özelliğe sahiptir. Özellikle yanıklara karşı etkilidir ve yanık acısını hafifletir. </p>

gelincik-otu

Gelincik Otu

<p>Ormanlarda, tarlalarda, su ve yol kenarlarında kendiliğinden yetişen gömeç, iki ya da çok yıllık otsu bir bitki türüdür. Boyu 20-30 santimetreye kadar uzayabilen gömeç, yaz aylarında ve sonbahar mevsiminin başında pembe renkte çiçekler açar. Meyveleri ise on parçadan meydana gelen kuru tohumlar şeklindedir. Malva sylvestris, ebegümeci ve kazankarası adlarıyla da bilinen gömeç, döktüğü tohumlarından çoğalan bir bitkidir.</p>
<h2>Gömeç nerelerde kullanılır?</h2>
<p>Gömecin oldukça geniş bir kullanım alanı bulunmaktadır. Bitkinin hem yemeği hem çayı yapılabilir. Özellikle mide rahatsızlığı olanların gömeç yemeğini sıkça tüketmesi önerilmektedir. Kilo vermek isteyenler ise, bir tatlı kaşığı kurutulmuş gömeci bir bardak kaynamış suyun içinde 10 dakika demleyerek aç karnına içebilir.</p>
<p>Bitkinin taze çiçeklerinin 1 litre su içinde, 8 saat bekletilerek süzülmesiyle elde edilen çay, basur sorunu olanlar tarafından oturma banyosu olarak kullanılabilir.</p>
<p>Cilt temizliği ve bakımı için, bir miktar kaynar suyun içinde demlenen gömeç, bir pamuk yardımıyla yüze uygulanır. Cilt lekelerinden şikayetçi olanlar bu toniği her gün kullanabilirler.</p>
<h2>Gömecin faydaları nelerdir?</h2>
<p>- Gömeç, protein ve C vitamini yönünden oldukça zengindir. Bileşimindeki malvin diş sağlığını korurken, ağız yaralarını iyileştirir.</p>
<p>- Göğsü yumuşatır, boğaz ağrısını hafifletir. Grip, nezle ve soğuk algınlığı tedavisine yardımcı olur.</p>
<p>- Düzenli olarak içilen gömeç çayı kilo vermeyi kolaylaştırır.</p>
<p>- Tıpkı hindiba gibi bağırsak sorunları ve mide rahatsızlıkları üzerinde şifalı etkilere sahiptir.</p>
<p>- Harici olarak uygulanan gömeç, göz altı morlukları ve göz çevresindeki kırışıklıkların giderilmesini destekler.</p>
<p>- Taze gömeç yapraklarından hazırlanan lapa, yara ve çıbanların ağrısını dindirir.</p>
<p>- Gömeç çayı göze kompres şeklinde uygulandığında, göz kuruluğunu ortadan kaldırır.</p>
<div class="mobileContentRepeat"><div class="banner"><div id='div-gpt-ad-1469781094398-7' style='width:300px;'><script type='text/javascript'>googletag.cmd.push(function () { googletag.display('div-gpt-ad-1469781094398-7'); });</script></div></div></div><h2>Gömecin zararları nelerdir?</h2>
<p>Gömeçte bulunan bazı maddeler, hamile kalmayı zorlaştırmaktadır. Bununla birlikte, gebelik dönemindeki kadınların gömeç tüketmesi sakıncalı sonuçlara yol açabilir. İlaçlarla bir arada kullanılmaması gereken bitkinin, bilinçsiz ve düzensiz tüketildiğinde kalp krizine sebep olabileceği düşünülmektedir. Aşırı gömeç tüketimi, kişilerde uykusuzluk, sinirlilik ve kalp çarpıntısı gibi yan etkiler doğurabilmektedir. Tüm bu nedenlerle gömecin kontrollü ve ölçülü tüketilmesi gerekmektedir.</p>
<p><em>Görselin kaynağı: <a href="http://www.agaclar.net/" target="_blank" rel="nofollow noreferrer">http://www.agaclar.net/</a></em></p>

gomec

Gömeç

<p>Alphinia officinaum, alphina ve küçük galanga olarak da bilinen havlıcan; zencefilgiller familyasından, çok yıllık, ıtırlı, güzel çiçekli bir bitkidir. Görünüşü zencefile benzese de tadı acımsıdır. Kökeni Doğu Asya’dır. Toprakaltı gövdeleri baharat olarak kullanılan bu bitkinin 150 kadar çeşidi mevcuttur. Üç metreye kadar yüksekliğe sahiptir ve ince yapraklıdır. Ülkemizde yetişmeyen havlıcan, yurt dışından ithal edilmektedir. Kökleri yatay olarak yayılan havlıcanın gövdesi çatallaşmadan, dikey olarak yükselir. Yaprakları geniş mızrak şeklindedir. Yaklaşık 24-40 cm uzunluğunda, 15-20 cm genişliğinde, üstü koyu yeşil, altı griye yakın yeşil tonlarında, sert yapraklı bir bitkidir. Havlıcan kökü ilaç yapımında ve baharat olarak kullanıldığı gibi; çikolata, meşrubat, hamur işi ve dondurma yapımında da kullanılır. Güneydoğu Asya ve Endonezya mutfaklarında baharat olarak kullanılmaktadır.</p>
<h2>Havlıcanın faydaları nelerdir?</h2>
</p>
<p>-Alpinol ve alpinin gibi maddeler içeren havlıcan, özellikle romatizma ağrılarında faydalıdır.</p>
<p>-Baş dönmesi ve baş ağrısını dindirir.</p>
<p>-İdrar söktürücü özelliği vardır.</p>
<p>-Mide ve bağırsaklardaki gazların giderilmesine yardımcı olur.</p>
<p>-Sindirim sistemini düzenler, mideyi güçlendirir.</p>
<p>-Vücuda kuvvet verir.</p>
<p>-Balgam söktürücü özelliği vardır.</p>
<p>-Bel gevşekliği ve yatağa işeme sorunlarına iyi gelir.</p>
<p>-Soğuk algınlığı, nezle ve gripte tedavi edici etkisi vardır.</p>
<p>-Göğsü yumuşatır.</p>
<p>-Vajinal akıntıları düzenler.</p>
<p>-Süt ile kullanıldığında cinsel gücü artırır.</p>
<p>-Tükürük salgısını artırır.</p>
<p>-Hıçkırığı keser.</p>
<p>-Ağız kokusunu giderir.</p>
<p>-Sinirleri güçlendirir.</p>
<p>-Ağız yaralarına iyi gelir</p>
<h2>Havlıcan nasıl kullanılır?</h2>
<p>Havlıcan, çay şeklinde demlenerek kullanılabilmektedir. Bir bardak sıcak suya yarım tatlı kaşığı havlıcan katıp demlenir. Daha kolay içebilmek için tatlandırılarak içilebilir. Günde 2-3 bardak tüketilebilir. Herhangi bir yan etkisi bilinmemektedir. </p>
<p>Vücuda kuvvet vermesi için: Isırgan otu tohumu, keten tohumu, polen ile birlikte öğütülür. Balla karıştırılarak macun halinde tüketilir. </p>
<p>Balgam söktürmesi için ıhlamur ile kaynatılır ve balla tatlandırılarak içilir. Mide ekşimesi için kaynatılır, tatlandırması için balla karıştırılarak içilir. Gaz söktürücü etkisi için havlıcan tozu, bir su bardağı ikbal şerbetine katılıp içilir. Adet söktürücü olarak kaynatılıp balla tatlandırılarak içilir. </p>
<p><strong>Havlıcan nerede yetişir?</strong> </p>
<p

>Anavatanı Güney Çin olan havlıcan, Doğu Hindistan, Tayland ve Endonezya’da kültür bitkisi olarak yetiştirilmektedir. Havlıcan bitkisi, sadece tropik ve nemli ülkelerde ya da bu şartların sağlandığı seralarda yetiştirilir.</p>


havlıcan_94072906

Havlıcan

<p>Bileşikgiller familyasından gelen hindiba, boyu 1 metreye kadar uzayabilen çok yıllık, otsu bir bitki türüdür.  Cichorium intybus, radika ve yabani hindiba adlarıyla da bilinen hindiba, döktüğü tohumlardan çoğalmakla birlikte; bayırlarda, yol kenarlarında ve ekilmemiş tarlalarda yabani olarak yetişir. </p>
<p>Sert yapılı bir gövdeye, içi boş dallara sahiptir. Yaprakları tırtıklı ve açık mavi renktedir. Haziran ve eylül ayları arasında çiçek veren hindiba, toprağın 20 santimetre derinine kadar ulaşabilen bir köke sahiptir.</p>
<h2>Hindiba nasıl kullanılır?</h2>
<p>Hindibanın hem çiçek ve yapraklarından hem kökünden faydalanılabilir. Taze olarak toplanan hindiba, salata yapımında kullanılmaktadır. Sulu, gevrek ve acımsı bir aromaya sahip olan hindiba otunun tadı, kıvırcık salatayı andırır.</p>
<p>Çay şeklinde demlenerek de içilebilen hindiba pek çok rahatsızlığın tedavisini desteklemektedir. Bunun için hindibanın kurutulmuş kökleri parçalara ayrılır ve 2-3 tatlı kaşığı kadarı bir miktar suyun içine atılarak kaynaması sağlanır. Kısık ateşte 15-20 dakika süresince demlenmeye bırakılan hindiba çayı, günde iki kez ve birer bardak içilebilir.</p>
<h2>Hindibanın faydaları nelerdir?</h2>
<p>- Karaciğer üzerinde detoks etkisi bulunan hindiba, karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıkları üzerinde etkilidir.</p>
<p>- Tıpkı çemen otu gibi egzama ve diğer kaşıntılı cilt hastalıklarının iyileşme sürecini hızlandırır.</p>
<p>- Vücudu kuvvetlendirir. İştah açar ve kanı toksik maddelerden arındırır.</p>
<p>- İyi bir idrar söktürücü olan hindiba, laksatif etkisiyle bağırsakları çalıştırır.</p>
<p>- Midede biriken zararlı maddeleri temizler ve mideyi rahatlatır.</p>
<p>- Damar sertliği ve yüksek kolasterolü önleyici niteliktedir.</p>
<p>- Menopoz ve adet dönemindeki gerginliği bertaraf eder. Yaşlılığın olumsuz etkilerine karşı vücudu savunur.</p>
<p>- Hindibanın, virüslerin neden olduğu hastalıklara ve kansere karşı etkili olduğu düşünülmektedir.</p>
<div class="mobileContentRepeat"><div class="banner"><div id='div-gpt-ad-1469781094398-7' style='width:300px;'><script type='text/javascript'>googletag.cmd.push(function () { googletag.display('div-gpt-ad-1469781094398-7'); });</script></div></div></div><h2>Hindibanın zararları nelerdir?</h2>
<p>Hindiba genel olarak güvenli kabul edilen bir bitkidir. Ancak bazı hassas bünyelerde alerjik reaksiyonlara yol açabilmektedir. Gene, diüretik tesiri olan ilaç türleriyle bir arada tüketilmesi sakıncalı olabilir.</p>
<p>Diyabet ilaçları kullanan hastaların hindiba tüketmeden önce mutlaka bir uzmana başvurması gerekmektedir. Aksi halde ilaçlarla etkileşime giren hindibanın pek çok yan etkisi ortaya çıkabilir. İshal şikayeti olan kişilerin de hindiba tüketiminden kaçınması tavsiye edilmektedir.</p>
<p><em>Görselin kaynağı:<a href=" https://pixabay.com" target="_blank"> https://pixabay.com</a></em></p>

hindiba

Hindiba

<p>Boyu 1-1,5 metre kadar uzayabilen, çok yıllık bir bitki olan ısırgan otu, formik asit ve histamin içeren tüylü yaprakları nedeniyle ciltte kaşıntı ve yanmaya sebep olduğu için bu isimle anılmaktadır. Avrupa ve Asya'nın soğuk bölgeleri başta olmak üzere birçok bölgede doğal bitki örtüsünün bir parçası olarak yetişen ısırgan otunun M.Ö 3. yüzyıldan beri tıbbi olarak kullanıldığı bilinmektedir. Kök, yaprak ve tohumları farklı amaçlar için kullanılan bitkinin, özellikle alerjik kökenli hastalıklara karşı faydalı olduğu son yıllarda yapılan araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Yaprakları, içerdiği  A, ve C gibi vitaminler ile demir, kalsiyum gibi mineraller nedeniyle antioksidan özelliğe sahiptir. Isırgan otu tohumu ve bunlardan elde edilen yağ farklı amaçlar için kullanılırken, şampuandan, kreme pek çok alanda da ısırgan otu ekstrelerinden kozmetik amaçlı yararlanılmaktadır.</p>
<h2>Isırgan otunun faydaları nelerdir?</h2>
</p>
<p>-Isırgan otu yaprakları, astım, alerjik astım ve saman nezlesi gibi solunum yolu rahatsızlıklarında çay olarak tüketilir.</p>
<p>-Egzema, akne, deri alerjileri, böcek ısırıkları gibi cilt üzerindeki sorunlarda hem çay hem de tonik olarak kullanılabilir.</p>
<p>-Saç dökülmesi, kepeklenme, saç derisi rahatsızlıklarında saçları güçlendirmek için yararlanılır.</p>
<p>-Artrit ve gut hastalıklarında ağrıyı azaltıcı faydası vardır.</p>
<p>-Böbrek taşlarını düşürmek için ısırgan otu çayı içilebilir.</p>
<p>-Bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek için kullanılır.</p>
<p>-Anti-bakteriyal özelliğe sahip olduğu için tonik olarak, ağız ve diş bakımında faydalıdır.</p>
<h2>Isırgan otunun zararları nelerdir?</h2>
<p>Genellikle güvenli bir bitki sayılan ısırgan otunun bazı ilaçlarla etkileşime geçebilir. Özellikle kan sulandırıcı ve tansiyon ilaçlarının etkisini arttırdığı için bunlarla birlikte kullanımı sakıncalıdır. Mide rahatsızlıklarını tetikleyerek, artmasına neden olabilir. Diyabet, böbrek ve karaciğer hastalarının doktor kontrolünde kullanması gerekmektedir. Hamilelik durumundaki etkileri bilinmediği için ısırgan otu çayı içilmesi önerilmez.</p>
<div class="mobileContentRepeat"><div class="banner"><div id='div-gpt-ad-1469781094398-7' style='width:300px;'><script type='text/javascript'>googletag.cmd.push(function () { googletag.display('div-gpt-ad-1469781094398-7'); });</script></div></div></div><h2>Isırgan otu nasıl kullanılır?</h2>
<p>Kurutulmuş olarak çay olarak demlenen ısırgan otu yaprağı ile kökünden, taze olarak da pazı ve ıspanağın kullanıldığı tüm yemeklerde yararlanılabilir. Özellikle bahar aylarında, bitkinin yeni filizlenmeye başladığı dönemlerde, hafifçe haşlanan ısırgan otu yaprakları ile salata, börek ya da kavurma hazırlanabilir. Risotto, makarna ve pizza da kullanılabilen ısırgan otundan oldukça besleyici çorbalar da yapılabilir. Köfte harcına eklenebileceği gibi lezzetli dip soslar için de ısırgan otu yapraklarından yararlanılabilir. </p>

isirgan-otu

Isırgan Otu

<p>Ana vatanı Meksika olan kadife çiçeğinin boyu doksan-yüz santimetre arasında değişir. Kömeç halindeki çiçekleri; kahverengi, kırmızı, turuncu, kızıl kahve, parlak sarı gibi değişik renklerde ve kadife görünümündedir. Kadife çiçeği, ilkbaharda ekilir ve Akdeniz Bölgesi başta olmak üzere pek çok bölgede yetişebilir. Dondan zarar gördüğü için güneşli bölgeleri sever.</p>
<h2>Kadife çiçeği nasıl kullanılır?</h2>
<p>Kadife çiçeği hem oral hem de topikal olarak kullanılır. Sabun, cilt nemlendiricisi, şampuan gibi birçok üründe tercih edilir. Kadife çiçeği yağı ise; sivilce, mantar, egzama gibi cilt döküntülerinde destekleyici ve yardımcı olarak değerlendirilmektedir. Bitki çayı olarak tüketimi için; bir çay kaşığı kurutulmuş kadife çiçeği, bir bardak kaynar su içinde beş-on dakika süresince demlenmeye bırakılır. Ardından süzülerek içilir. Bu çay günde üç kez içildiğinde, boğaz enfeksiyonları ve tahrişlere karşı etkili olmaktadır. Pürüzsüz ve canlı bir cilt görünümü için; bir çorba kaşığı kuru çiçeği, yarım litre kaynar su içine atılarak on beş dakika boyunca demlenmesi sağlanır ve süre bitiminde süzülür. Elde edilen infüzyon, bir pamuk yardımıyla cilt üzerine kompres şeklinde uygulanır.</p>
<h2>Kadife çiçeğinin faydaları nelerdir?</h2>
</p>
<p>-Ağrı kesici niteliğe sahiptir. Ağrıyan bölgelere merhemi sürüldüğünde spazmları çözerek rahatlama sağlar.</p>
<p>-Hormonlar üzerindeki olumlu etkileriyle, regl düzensizliklerini bertaraf eder.</p>
<p>-İdrar söktürür. Kanı temizler. </p>
<p>-Kaşıntılı ayak mantarları üzerinde iyileştirici etkisi bulunur. Derideki pigment lekeleri, kan çıbanları ve yaşlılık lekeleri için, öz suyu deriye uygulanır. </p>
<p>-Yanık, ezik ve yaralara sürüldüğünde tedavi sürecini hızlandırır.</p>
<p>-Bebek bezlerinden kaynaklanan isiliklere iyi gelir. Cildi nemli tutar.</p>
<p>- Kadife çiçeği, düzenli aralıklarla dişlere uygulandığında plak oluşumunu büyük oranda azaltır.</p>
<p>-On iki parmak bağırsağı ülserleri için mükemmel bir destektir.</p>
<p>-Tansiyonu dengeler ve vücudu kansere karşı savunur.</p>
<p>-Tıpkı karabaş otu gibi, mikrop kırıcı ve alerji önleyici özelliktedir.</p>
<div class="mobileContentRepeat"><div class="banner"><div id='div-gpt-ad-1469781094398-7' style='width:300px;'><script type='text/javascript'>googletag.cmd.push(function () { googletag.display('div-gpt-ad-1469781094398-7'); });</script></div></div></div><h2>Kadife çiçeğinin yan etkileri nelerdir?</h2>
<p>Kadife çiçeği uygun doz ve durumlarda kullanıldığı takdirde herhangi bir yan etkiye yol açmaz. Aynı zamanda bitkinin topikal olarak uygulanması da güvenlidir. Hamilelik ve emzirme dönemindeki kadınların bu bitkiyi kullanması önerilmez. Kadife çiçeği oral olarak alındığında, hassas bünyeye sahip bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara neden olabilmektedir. Sakinleştirici ve yatıştırıcı ilaçlarla birlikte tüketimi, ilaçların etkilerini ve yan etkilerini artırabilmektedir. Papatya gibi, bileşikgillere karşı alerjisi olanlar kadife çiçeği kullanırken dikkatli olmalıdır. Bununla birlikte, merkezi sinir sistemini uyarıcı etki gösterdiği için anestezik ilaçların etkisini güçlendirir. Dolayısıyla, cerrahi operasyonlardan en az iki hafta önce kadife çiçeği tüketiminin kesilmesi önerilir. </p>

kadife-cicegi

Kadife Çiçeği

<p>Zencefilgiller ailesinden olan kakule, Elettaria ve Amomum cinslerini kapsayan bitkilerin genel adıdır. Kakule, yıl boyunca yeşil kalan bir bitkidir. Dik sapları parmak kalınlığında olan kakule 30 – 50 cm kadar boy atabilir. Küçük sarımtırak renkte çiçek açar, yaprakları koyu yeşil renkte ve hançer şeklindedir. Özellikle tohumları, çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılır. Yapraklarının ucundan elde edilen uçucu yağ, ilaç ve parfümlerin içeriğinde yer alır. </p>
<h2>Kakulenin faydaları nelerdir?</h2>
</p>
<p>-Kakule özellikle midevi hastalıklara şifa olur. Mide bulantısı, ağrısı ve kramplarına iyi gelir.</p>
<p>-Hazımsızlık sorunu çekenlerde, yemeklerle birlikte tüketildiğinde mideyi rahatlatır. Mide ve bağırsak gazlarını giderir. </p>
<p>-İdrar söktürücüdür.</p>
<p>-Akciğerler için antiseptik özelliği vardır. </p>
<p>-Toz haline getirilerek buruna çekildiğinde nezleyi keser. </p>
<p>-Zihin açıcı özelliği sayesinde unutkanlığı giderir. </p>
<p>-Afrodizyak özelliği taşır. Düzenli kullanıldığında cinsel gücü artırır. </p>
<p>-Dizanteri hastalığına şifa olur. Astım, bronşit gibi solunum yolu rahatsızlıklarında kullanılır. Kansere karşı vücudun direncini artırır. </p>
<h2>Kakule nasıl tüketilir?</h2>
<p>Kakule, özellikle Asya mutfağında sıklıkla kullanılır. Tohumlarının kurutularak dövülmesi ile toz haline getirilerek yemeklerde, tatlılarda ve içeceklerde çeşni olarak kullanılır. Özellikle baklagillerle hazırlanan yemeklere ve balığa katılır. Sütlü tatlılar ve hoşaflara lezzet verir. Çay ve kahvelerde kullanılır. </p>
<p>Mırra adı verilen kahve çeşidinde çeşni olarak kullanılır. Hintliler, nefeslerinin güzel kokması için kakule tohumlarının çiğnerler. Nefesin güzel kokması için 1 – 2 adet kakule tohumunu, yemeklerden sonra çiğnemek yeterlidir.</p>
<p>Kakule, çay olarak da tüketilebilir. Mide bulantısı ve iştahsızlık için kakule çayı oldukça etkilidir. Mide bulantısı için bir tutam nane ve kakuleden hazırlanan çay, limon ve bal ilave ederek içilir. Bu çay, iştahsızlığa da iyi gelecektir.</p>
<div class="mobileContentRepeat"><div class="banner"><div id='div-gpt-ad-1469781094398-7' style='width:300px;'><script type='text/javascript'>googletag.cmd.push(function () { googletag.display('div-gpt-ad-1469781094398-7'); });</script></div></div></div><h2>Kakulenin zararları nelerdir?</h2>
<p>Her bitki gibi kakulenin de fazla tüketildiği takdirde bazı yan etkileri vardır. Kakuleyi sık tüketenlerde fazla yan etkiye rastlanmamıştır; ancak mide hassasiyeti bulunanların kakule tüketimine dikkat etmesi gerekir. Ülser ve gastrit problemi olan kişiler, kakule tüketmemelidir. Özellikle safra taşı hastalarının kakule çayı içmesi önerilmez. Gebelik ve emzirme döneminde kullanılmamalıdır. </p>

kakule

Kakule

<p>Halk arasında "kafa süpürgesi" ismi adlandırılan karabaş, ezildiği zaman etrafa kötü bir koku yayar. Kötü kokusuna rağmen tıbbi amaçlı kullanılan yararlı bir bitkidir. Doğada kendiliğinde büyüyen karabaş otu, nemli bölgelerde kolayca yetişir.</p>
<p><strong>Karabaş Otu Nasıl Tüketilir ve Püf Noktaları Nelerdir?</strong></p>
<p>Yağı çıkarılan karabaş otu rahatlatıcı etkisi ile masaj yaparken kullanılır. Masaj yağının dışında sabun ve krem yapımında kullanılan bitki genelde çay olarak tüketilir. Taze karabaş otundan hazırlanan çayın demleme süresi 10 dakikayı geçmemelidir.</p>
<p>Çay hazırlarken kurtulmuş karabaş otları kullanılacak ise bitkinin tohumlarını ayıklamak gerekir. Eğer bitkinin tohumları da kullanılacaksa dinlendirilmiş klorsuz su kullanılmalıdır. Kurutulmuş bitkiler en fazla 5 dakika kaynatılmalı ve bekletilmeden süzülmelidir. Çay süzüldükten sonra iki saat demlenmeye bırakılmalı, ardından içilmelidir.</p>
<p>Karabaş çayını fazla bekletmeden aynı gün içinde tüketmek gerekir. Bekletilen karabaş çayı hem lezzetini hem de vitaminlerini kaybedecektir. Çay dışında reçel yapımında da kullanılan karabaş otunun mor renkli çiçekleri kullanılır. Reçel yapılacağı zaman çiçekler 10-15 dakikadan fazla kaynatılmamalıdır.</p>
<p><strong> Karabaş Otunun Faydaları Nelerdir?</strong></p>
<p>- Karabaş yağı romatizma ve eklem ağrılarına karşı faydalıdır. Vücut üzerinde dinlendirici ve rahatlatıcı bir etkiye sahiptir.</p>
<p>-Karabaş yağı yaraların üzerine sürülürse acıyı hafifletir ve yaraların daha hızlı iyileşmesini sağlar. Egzama yaralarına karşı antiseptik olarak kullanılır.</p>
<p>-Baş ağrısına iyi gelir, gerginliği ve stresi alır.</p>
<p>-Astım ve sera nöbeti geçiren hastaları sakinleştirir.</p>
<p>-Karabaş otu çay olarak tüketildiğinde uykusuzluğa iyi gelir.</p>
<p>-Kan dolaşımını düzenler, kalbi kuvvetlendirir ve kolesterole iyi gelir.</p>
<p>-Yemeklerden sonra içilirse vücuttan zararlı maddelerin atılmasını sağlar ve yağ yakımını hızlandırır.</p>
<p>-Karabaş otu çay olarak tüketildiğinde balgam söktürür.</p>
<p>-Karabaş otu kanserli hücre oluşumunu yavaşlatır ve sigarayı bırakmaya yardımcı olur.</p>
<p><strong>Karabaş Otunun Mevsimi ve Saklanması</strong></p>
<p>Sıcak iklimlerde yetişen karabaş otu, yol kenarlarında, çayırlarda ve tepelerde ilkbaharda yetişir. Mayıs ayının sonlarına doğru çiçek açar, çiçekleri büyüdükten sonra haziran ayında toplanır. Toplanan karabaş otları temizlenir ve gölge de kurtulur. Kurtulduktan kavanozda veya poşette uzun süre saklanabilir.</p>

karabas-sozluk-2025-shutter

Karabaş

<p>Orta nemli bölgeleri seven ve kuraklığa karşı dayanıklı bir yapıya sahip olan karabaş otunun yaprakları uzun ve grimsi; çiçekleri pembe-mor renklerdedir. Ezildiği zaman, çok keskin ve hoş olmayan bir koku yayar. İlkbahar ve yaz aylarında çiçek verir.</p>
<h2>Karabaş otu nasıl kullanılır?</h2>
<p>Karabaş otu, kozmetik sanayisinde parfüm ve sabun yapımında kullanılır. Çiçekleri dökülmeye başladığı zaman toplanan bitki gövdelerinden elde edilen yağ, hem kremlerde hem de pek çok cilt hastalığının tedavisinde sıklıkla tercih edilmektedir. Kas gevşetici ve rahatlatıcı etkisiyle de masaj yağı olarak değerlendirilir. İçeriğinde yirmiden fazla antibakteriyel madde bulunan karabaş otu, çay şeklinde hazırlanarak da tüketilebilmektedir. Bunun için, bitkinin altı-yedi adet çiçeği ve yeşil yaprakları bir fincana koyulur. Ardından üzerine kaynamış su ilave edilir. Bu şekilde beş dakika boyunca demlenmesi sağlanan karabaş otu çayı, günde üç kez yemeklerden sonra içilirse, yemekle birlikte alınan toksin maddelerin ve yağların vücuttan atılmasını sağlamaktadır.</p>
<h2>Karabaş otunun faydaları nelerdir?</h2>
</p>
<p>-Tıpkı çörek otu ve biberiye gibi antioksidan etkisiyle vücudu kansere karşı korur. Bileşimindeki geraniol maddesi, özellikle; prostat, pankreas, beyin, bağırsak ve meme kanserinde görülen tümörlerin büyümesini engeller.</p>
<p>-Dolaşım sistemini aktive eder. Kan damarlarını genişletir ve kanı sulandırır.</p>
<p>-İçeriğinde bulunan cineole; sakinleştirici, tansiyon düşürücü, mikrop kırıcı ve alerji önleyici niteliktedir.</p>
<p>-Mide ve bağırsak spazmlarını rahatlatır. Uykusuzluğu giderir.</p>
<p>-Sigara içme ihtiyacı duyulduğunda, bir yudum karabaş çayı içilmesi, sigaraya duyulan isteği ortadan kaldırır.</p>
<p>-İdrar yolu enfeksiyonları ve egzama üzerinde iyileştirici etkileri gözlenmektedir. Yaraların tedavi sürecini hızlandırır.</p>
<p>-Aşırı gerginlik ve depresyona karşı faydalıdır.</p>
<p>-Beyin fonksiyonlarını geliştirir. Vücuda enerji ve zindelik kazandırır.</p>
<div class="mobileContentRepeat"><div class="banner"><div id='div-gpt-ad-1469781094398-7' style='width:300px;'><script type='text/javascript'>googletag.cmd.push(function () { googletag.display('div-gpt-ad-1469781094398-7'); });</script></div></div></div><h2>Karabaş otu tüketirken dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?</h2>
<p>Bilinçli kullanıldığı takdirde herhangi bir yan etkiye neden olmayan karabaş otu, yüksek miktarda tüketildiğinde; mide bulantısı, baş dönmesi ve kusmaya yol açabilmektedir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da, bitkinin on beş günlük kür şeklinde uygulanması ve bu sürenin sonunda on beş gün boyunca kullanımına ara verilmesidir. Hamilelik ve emzirme dönemindeki kadınların bu bitkiyi tüketmesi uzmanlarca tavsiye edilmez. Karabaş otu kullanıldıktan sonra aşırı miktarda terleme oluşursa, hemen ılık bir duş alınmalıdır. Sürekli tüketiminden sakınılması gereken karabaş otu, düzenli olarak ilaç kullanan kişilerin doktora danışmadan başvurmaması gereken bir bitkidir.  </p>