Aşçılığın Dünyanın En Keyifli Mesleği Olduğunun 14 Kanıtı
11 Eylül 2014Bu listeyi bir aşçıya ya da aşçı yardımcısına 50 derece sıcaklıkta, 100 kiloluk çorba tenceresini taşırken okutsak ağzından çıkan kelime "Hadi oradan be"den öte kibarlıkta olmaz. Ancak servis bittiğinde, oturup çayından bir yudum aldığında haklı olduğumuzu düşünecektir.
İnsanları doyurmanın hazzı hiçbir şeyde yoktur
Vurucu başlamış olalım: Dünyanın en büyük hazlarından biri olsa gerek. Belki karşılığında bir ücret ödüyor belki ödemiyor ama afiyetle yenen bir yemekten sonra doymuş gözlerin nedeni olmak bu mesleği sevmeye yeter de artar bile.
Sürekli üretiyor olmanın tatmini vardır
İnsanoğlunun dünyaya gelme sebeplerinden biridir üretmek. Olmalıdır en azından. Öyle kapitalizmin dişlilerinden olmak değil kastımız. Müzik yapar insan, resim yapar, topraktan ürün alır, heykel yapar, yemek yapar ve bunun tatmini alınan maaştan çok daha yüksektir.
Yaratıcılık ve sanat senden yanadır
Sevgilinize/eşinize ya da ailenizden birine kahvaltı hazırlarken domates, salatalık ve peynirle yaptığınız 'gülen suratı' hatırlayın. Nasıl da mutlu etmişti sizi. İşte o ketçaplı makarnaysa, aşçıların yemeklerine yaptıkları sanatsal ve yaratıcı dokunuşlar, tavuk parçacıklı Fettucini Alfredo'dur. Varın siz hesaplayın aradaki keyif farkını.
Canın ne isterse kendine onu yapabilirsin
İşte bu çok acayip. Canın havuçlu kek çekse yapabiliyorsun, canın granola bar çekse onu da yapabiliyorsun.
Boş zamanlarını çok iyi değerlendirirsin
Yoğun çalışma saatlerinin getirilerinden biridir. Aşçılar, kuvvetle muhtemel 'work hard party harder' olayını senden benden iyi bilir.
Tarz sahibisin
Hadi itiraf edelim: Aşçıların taktıkları klasik olmayan aşçı şapkalarına ya da bandanalara bayılıyoruz. Evde yumurta kırarken bile takasımız geliyor.
Üniformalısın
En az asker ya da doktor üniforması kadar karizmatiktir.
En iyi arkadaşlar mutfaktan çıkar
Bütün günü birlikte geçirirsin, servis telaşına beraber yetişmeye çalışırsın, aynı yemeği beraber yaparsın, aynı tabağa beraber kaşık atarsın. Bütün bunlar da zamanla herkese nasip olmayacak dostluk getirir beraberinde.
Anne yemeklerine karışma hakkın var...
Bilirsiniz anne yemekleri hem çok güzeldir hem de annenin bildiği gibidir. Öyle tuzu az, baharatı çok şeklinde karışılmaz. Ancak aşçı olunca bu durum geçerli değildir. Bütün yemeklerin yapımı aşçıya 'kitlenmediği' sürece "Anne soya soslu tavuğun mısır nişastasını bir çay kaşığı daha koymalısın" demek süper eğlenceli olabilir.
Stres atmana yetecek kadar oyuncağın da
Bıçak tahtası ve bıçak bile yeter aslında stres atmaya. Konumuzun canilikle alakası yok elbet ama bir şeyleri kesiyor olmanın verdiği keyif diye bir şey var.
Sırların olur kimselere vermediğin
Hemen hemen her aşçının tarifinin küçük bir sırrı, kimselerin bilmediği bir püf noktası vardır. Bu konuda ağzını sıkı tutmasını çok iyi bilir. Bu sebepten genel olarak hem cool'dur hem güvenilir.
Her zaman yemeğin en lezzetlisini yersin
Hakikaten öyledir. İlla en 'seksi', en 'fancy' yemeği yiyeceksin diye bir kaide yoktur. Lakin kuru fasulye de yesen en lezzetlisini, keşkekli kuzu tandır da yesen en lezzetlisini yersin. Çok büyük lüks.
Farklı bakabilmek senin normalin olur
İstiklal'de yürüyorsundur, sıradan bir vatandaştan farkın yoktur. Lakin sen o esnada bir AVM'ye bakıp bir sunumun nasıl olmaması gerektiğini görüyorsundur ya da boyası üstünde bir duvar yazısının sokağa bakışı sana ertesi gün yapacağın sunum hakkında enfes tüyo verebilir.
Son: Etrafındaki her şey yemekle alakaladır
Var mı daha ötesi?