Yemek.com

Kesinlikle Birlikte İçilmemesi Gereken 13 Ziyan Arkadaş

21 Kasım 2014
ev-partisi

Arkadaşlar ikiye ayrılır: İçmek dışında her şeyin yapılabildiği ve beraber ağız tadıyla içilebilenler. Bizce çok adil bir giriş oldu bu.

Aksini düşünenler geçen Cumartesi'yi hatırlasın lütfen.

"Kanka 30'unda hala yalnızsak evleniyor muyuz?"


Alkolün bünyede direkt 'yürüme' etkisi yarattığı tiplerdir. Ama bildiğimiz 'avcı' değillerdir. Yandan yandan, usul usul yürümeyi tercih ederler. Masadaki herkes aslında arkadaştır, birkaç kadeh sonra süper ego ortadan kalkar, beyindeki potansiyel aday mekanizması işlemeye başlar, "Kanka 30'unda hala yalnızsak evleniyor muyuz?" ile devam eder ve öldürücü cümleyle nihayete erer: "Biz niye hiç sevgili olmadık ki?"

Son cümle duyulduğunda acı bir kahvenin vakti gelmiş demektir.

"Hadi biz söyleyelim: Duydum ki unutmuşsuuuuun gözlerimin rengineeiii"


Ucuz popçu sesiyle bıraksan Taksim'in arka sokaklarında sahneye çıkacak bu tip, Türk Sanat Müziği'nin en detoneli düşmanıdır. Telli, üflemeli, vurmalı bilimum çalgılardan hiç haz etmez. İki dublenin ardından içindeki Üsküdar Musiki Cemiyeti'ni dışarı çıkarır. Hep o söylemek ister, bir çay kaşığı sesiyle orkestrayı bastırmaya çalışır, bir yandan şarkı söylerken bir yandan kurduğu göz temaslarıyla can alır.

Bu tipin repertuarı çok geniş değildir, "Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar" dediği anda "Bir hava alıp gelelim biz" demek şartıyla yalnız bırakılmalıdır.

"Mutluluk bize uğramayacak mı hiç?"

Hayattaki yegane amacı masayı zehirlemek olan bu arkadaşlar için (bir masada asla tek kişi olmazlar) hiçbir şey hiçbir zaman yolunda gitmiyordur. İlkokuldaki sevgililerini özleyebilir, patronlarının yaptığı yüzde 80 zammı beğenmeyebilir, Pelin'in o çocuğu nasıl bulduğu konusunda hayatın adaletsizliğine inanabilirler. İnsanda üst baş yırtma isteği yaratmasalar güzel insanlardır aslında.

Bu arkadaşların etkisini azaltmak için masaya yeni birini getirmek gerekir. Samimiyet sağlanıncaya kadar zehrin etkisi az olur.

"Ben oynamayı bilmem ki"


Keyifler yerine gelip iki göbek atma ya da kopma vakti geldiğinde devir o saate kadar köşede sessiz sessiz oturan arkadaşın devridir. İçinde fırtınalar koparken birinin ona "Eee hadi ne oturuyorsun?" demesini bekler. İlk başta "Ben oynamayı bilmem ki" demek suretiyle ısrar edilmesini ister, ısrar geldiği anda kendisini sahneye atar. Artık o bir Tarık Mengüç, bir Tanyeli'dir. Aynı zamanda "Abi valla 6 aydır Play Station oynamıyorum" diyen arkadaşın kuzenidir.

Bu tip kendini sahnede bulduğu anda geri kalan masanın 'bizimle alakası yok' stratejisini benimsemesi gerekir.

"Doldur bakiyim çocuğum"


Bu cümleyi kuran tip Bülent Ersoy ya da Ahmet Kaya değildir, arkadaş babasıdır. Herhangi bir arkadaşın babasıdır. 'Hızlı' gençlikleri, üç yudumda ülke kurtarmaları, "Senin baban gençken zibidinin tekiydi" şakaları insanı tövbekar edebilir, arkadaşla arayı bozabilir.

Arkadaş babasına olabildiğince "Evet, hı hı, anlıyorum" şeklinde cevap vermek gerekir. Geç de olsa pek istenmediğini anlar.

"Aç ağzını aç aç"

Şişe eline geçtiğinde adeta golü atan takım arkadaşının gol sevincini paylaşmak isteyen Suat Kaya, adeta "Manşette ben de olmalıyım" diyen Mehmet Topuz'a dönüşen bu tip, shot bardağıyla içilmesi gereken içkileri direkt ağızdan almak yoluyla, bademciğe fışkırtmasıyla bilinir. Genelde erkektir ve samimiyeti bulunan kız arkadaşlarını bu ritüeli yaptırmak için sabaha kadar kovalayabilir.

Bu tipten kaçış yoktur, gecenin erken saatleri olmadan dediğini yapmak gerekir.

"Nasıl da güzeliz, biz çok güzeliz, hep güzeliz"


İçkisinde 'Hello Kitty' esansı bulunduğu düşünülen bu tip, içtikçe güzelleşir. Ama bu bildiğimiz sıradan güzelleşmelerden değildir. Durup dururken masadakilere sarılır, yan masaya selam verir, garsonla arkadaş olur ve ara ara ortama "Ya ne iyi ettik de buluştuk, ne kadar da güzeliz" mesajını salar.

Bu tip kötü bir insan değildir yalnızca son sosyalleşmesinden bu yana 1833 gün geçmiştir.

"Çok sevdim be kardeşim"


"Çok sevdim be kardeşim", akşam saat 7'den sabahın 5'ine kadar biten aşkını anlatır. İlk kadehlerde hayırlısı olmuştur, zaten bitmesi gerekiyordur. Şişeye çeyrek kala ne de güzel günler geçirmişlerdir. Son yudumda aslında onu çok seviyordur. Bu arkadaş takımı yenik durumda olan Arjen Robben gibidir, topu asla başkasına vermez, anlatır durur.

Bu arkadaşın ya telefonu elinden alınmalıdır ya da geceyi kurtarmak adına gecenin ilk saatlerinde sevdiceğine mesaj atılması sağlanmalıdır.

"Garsona seslensene fotoğrafımızı çeksin"


Bu tip Türkiye'de bir günde tüketilen ekmek sayısından daha fazladır. Gizli bir örgüt tarafından "Şerefe" denilen bütün masalara en az bir adet gönderildiği düşünülür. Garson milletinin eline geçtiği taktirde zifiri karanlıkta bol flaşlı 1000 adet fotoğraf çekerek işkence etmek suretiyle kör edilme riski taşırlar.

Bu arkadaşlara ön kamerası bulunan bir akıllı telefon verilerek -ki kendisinin muhtemelen vardır- özçekim (selfie) akımının hatırlatılması gerekir.

"Sen şalgamla mı içiyorsun?"


"Sen maden suyuyla mı içiyorsun?", "Tekila içemiyor musun?", "Kalamar da sevilmez mi?", "Yok artık bira hamallık" gibi cümlelerle Cumartesi gecelerinin en dövbenisi olan arkadaş adayıdır bu tip. En iyisini o içiyordur, raconu en çok o biliyordur. Gecenin mutlaka gergin başlamasına sebebiyet verir ve o geceden ümit kesilir.

Mümkün mertebe bu tipin ortamlarda açığa çıkarılması ve başka masaların başını yememesi için herkese duyurulması gerekir.

"Yokk ben içmedim kiii"


Hakikaten de içmemiştir. Bu arkadaşın özelliği hiç içmemesine rağmen iki şişe şarabı içmiş kadar sarhoş olabilmesidir. İçmediği için ortamda 'eziklenmemek' uğruna başlarda hafif çakırkeyifmiş gibi yapar. Olayın içine girer, placebo'nun da etkisiyle pilot olur. Nice müptezel bu tipe erişebilmek için koca bir servet harcamıştır.

Bu arkadaş çığrından çıktığında meyve suyuna çaktırmadan votka katılabilir. Daha önce pek içmediği için kafası gerçekten güzel olur, etkisi azalır. (Düşünün artık)

"O değil de ben ne dedim biliyor musun?"


Kendisini gerçekleştirme konusunda sahanda yumurta kadar -ki çok severiz sahanda yumurtayı orası ayrı- başarılı olmuş bu tip, anlatır da anlatır. Dinlemekle hiç tanışıklığı yoktur. O esnada Ceza ya da Sagopa elinden tutsa ünlü olur. Avına umarsızca yaklaşır ve kitler. Eğer kimseye bir şey anlatamıyorsa "O değil de ben ne dedim biliyor musunuz?" şeklinde kafalama dalar.

Bu arkadaşın zarganayla ağzının üstüne üstüne vurmamak şartıyla en yakın kliniğe bırakılması gerekir. Anlatsındır, dursundur oralarda.

"Beyler kokoreç mi uykuluk mu?"


Bu arkadaş gecenin sonuna kadar suya sabuna dokunmaz, her sohbete eşlik eder, herkesi idare eder, olumlu ya da olumsuz hiçbir konuda uçları keskin konuşmaz. Ta ki gecenin bitimine kadar. Son yudumlar alındığında, son mezeler yenildiğinde bu arkadaş beyaz insanın gecenin sonunda bir şeyler yemesi gerektiğini hatırlatır. Tüm masayı en yakın kokoreççiye ne yapar ne eder götürür.

Bu tipe, gece boyunca yemek yedirmenin bir faydası yoktur en iyisi gece boyunca aşırı içirmek ve sızmasını sağlamaktır.