Yemek.com

''Artık Eve Tavuk Almıyorum'' Dedirten İddialar, Araştırmalar ve Antibiyotik Gerçekleri

21 Şubat 2017

Türkiye'de ve dünyada nabzı hiç düşmeyen tartışma: Antibiyotikli tavuk.

1940'lara uzanan tavukta antibiyotik kullanımı, son yıllarda ciddi bir tartışma konusu haline geldi.

Uygun fiyatıyla diğer et türlerine göre daha ulaşılabilir olması, daha kolay ve kısa sürede yetiştirilebilmesi, tavuğun soframızda ve gündemimizde hep taze olarak yerini almasını sağladı.

Antibiyotik tartışması ise her zamanki gibi çok sıcak.

Gelin Türkiye'deki ve dünyadaki antibiyotikli tavuk tartışmalarına bakalım, iddiaları tek tek okuyalım ve meseleyi farklı açılardan ele alalım.

Bakalım sonunda sizin fikriniz ne olacak?

Tartışmaların odağında o var: Broiler tavuk nedir?

china-chickencage.com

"Broiler tavuk", tavuk üreticilerinin etlik piliç anlamında kullandığı terimdir. İngilizce olan "broiler", Türkçe'de "broyler" olarak da zaman zaman kullanılmaktadır. Antibiyotik tartışmasının sürdüğü tavuk yetiştiriciliği endüstrisinde bahsi geçen tavuk, broiler yani etlik piliçtir.

Ön bilgi: Tavuklar nasıl alanlarda yetiştiriliyor?

eater.com

Son yıllarda ortaya çıkan tavuk tartışmasında en çok konuşulanlardan biri de tavukların yetişme ortamıdır. Üreticiler, tavukları doğal ışıktan uzak, yapay ışıklandırılan alanlarda yetiştirdiği iddiası eleştirilerin başında gelir. Bütün tavukların bir arada bulunduğu bu kapalı alanın tavuklar için fazla küçük olduğu, alanda fazla tavuk barındırılarak tavukların hareketlerinin kısıtlanmasının amaçlandığı bu iddiaların başka bir bakış açısıdır.

Tavukların bu dar alanlarda sayıca fazla bir biçimde tutulmasının nedeni olarak da kemik gelişimlerini baskılamak ve daha az hareketle daha etli olmalarını sağlamak gösteriliyor.

Çünkü hareket kısıtlaması olan tavuklar sürekli yem yiyip kilo alır, fazla enerjiye ihtiyacı olmaz ve besinleri direkt et olarak dönüştürür.

Gelelim o önemli soruya: Tavuklara neden antibiyotik verilir?

progressillinois.com

Tavukların dar alanlarda beslenmesiyle ilgili ortaya atılan iddiaları anlattık. Yetişme ortamıyla birlikte ateşi hiç sönmeyen tartışma konularından biri de antibiyotikler. Tavuk ve antibiyotik ilişkisi, son zamanlarda en çok duyduğumuz tartışmalardan biri desek yanlış olmaz herhalde. Tavukta antibiyotik var mı, yok mu diye tartışmadan önce şu soruyu yanıtlamak gerekiyor: "Tavuklara neden antibiyotik verilir? Tavuklara antibiyotik vermek, üreticiye ne fayda sağlar?"

Hemen anlatalım.

Her canlıda olduğu gibi tavuğun bağırsaklarında da sindirimi sağlayan "mikrobiotalar" yani bakteriler bulunur. Bu bakteriler, vücutta sindirimin düzenli olarak gerçekleşmesini sağlarken aynı zamanda enerji de harcarlar. Yani tavukların yedikleri yemlerin bir kısmı, bağırsaklardaki bakteriler tarafından enerji olarak kullanılır. İşte tam da bu noktada iddia odur ki üreticiler, bağırsaklardaki bakterilerin yemle alınan enerjilerin önemli bir kısmını keşfetmişler ve bağırsaklardaki bakterileri antibiyotiklerle öldürerek yemden gelen enerjinin vücutta kalmasını sağlamışlardır.

Daha açık ifade edecek olursak, bağırsaklardaki bakteriler ölünce yemin sağladığı enerji tavuğun vücudunda kaldığından tavuk daha hızlı etlenmiştir.

Ayrıca antibiyotiklerin tavuğun bağırsağını kısalttığı, çeperlerini incelttiği de yine iddialar arasında. Böyle olunca da hayvanın hastalığı olup olmadığına bakılmaksızın tavuğa antibiyotik verilmeye başlanmış.

Bunlara ek olarak tavukların yapay ışık altında yetiştirilmesindeki amacın da tavuğun güneşten alacağı vitamini engelleyerek kemiklerinin gelişmesini baskılamak olduğu da yine aynı şekilde iddialar arasındadır.

theheartysoul.com

Konuyla ilgili uzmanı yazılar da kaleme alınmış tabii. Yukarıda bahsettiğimiz iddiaları geniş bir çerçevede değerlendiren İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Yavuz Dizdar'ın yazısını şuraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

Tavuk üreticileri antibiyotik iddialarını reddederken, tavuğun sağlığını korumak amacıyla tavuğa antibiyotik verildiğini belirtirler. Tedavi amaçlı antibiyotik için herhangi bir doz limiti bulunmamaktadır. Tedavi amaçlı kullanımlarda önemli olan uluslararası düzeyde antibiyotiğin en fazla ne kadarının kalıntı olacağı ve tavuğun antibiyotikten ne kadar sürede arınacağıdır. Bu süreler antibiyotiklerin çeşidine, kullanım şekline ve dozuna göre değişebildiği gibi yenilebilir dokulardaki atılım süresine göre de değişebilmektedir. Konuyla ilgili BESD-BİR Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği'ne ait olan sitesindeki Sıkça Sorulan Sorular bölümünü incelemek için şurayı tıklayabilirsiniz.

Biraz Amerika'ya doğru yola çıkalım. John Hopkins ve Arizona üniversitelerinde tavukların tüylerinden örnek alınarak yapılan iki ayrı araştırmada ise sonuçların hayli şaşırtıcı olduğu aşikar. Yapılan araştırmanın sonucunda tavukların tüylerinde antibiyotiğin yanı sıra kafein, arsenik, antihistaminik ve antidepresan bulunmuş. Çin'den gelen tavukların tüylerinde ise Prozac'a rastlanmış. Peki burada tüyün ne önemi var? Şöyle ki kesilen tavukların tüyleri atılmıyor, yeme dönüştürülüyor. Tüylerdeki kalıntılardan da tavuğun vücudundaki maddeler tespit edilebiliyor.

National Chicken Council (Ulusal Tavuk Konseyi) ise bu araştırmaya karşı çıkıp tavuğun tüyünde olan maddelerin tavuğun vücudunda olamayacağını belirtmiş. Web sitelerinde de sadece FDA (U.S. Food and Drug Administration) onaylı antibiyotiklerin tavukları tedavi etme amacıyla kullanıldığını söylemiştir. Öyle ki FDA'nın yasakladığı antibiyotiklerin kullanılmamakta olduğu, sadece izin verdiği antibiyotiklerin, izin verilen dozajlarda uygulandığı üzerinde durmaktadır.

Araştırmayla ilgili daha detaylı bilgi edinmek isteyenler buraya tıklayabilir.

Var tabii: Karşı kampanya yok mu?

boredpanda

Amerika'da hem bahsettiğimiz tarzda araştırmalar, hem de National Chicken Council'in açıklamaları gibi "güvenli antibiyotik" açıklamaları sürerken aynı zamanda tavukta antibiyotik kullanımına karşı hareketler de mevcut. Özetle, antibiyotiklerin 1946'dan beri hayvanlara verildiğini, antibiyotiğin hayvanlara daha hızlı büyüme ve etlenme amacıyla kullanıldığını savunuyorlar.

Aynı tartışma bizde de var: Peki ya Türkiye'de durum ne?

Amerika ve dünyada tavuk ve antibiyotik tartışması ateşi hiç sönmeden devam ederken aynı tartışma Türkiye'de de mevcuttur. Tavuk üreticilerinin antibiyotik kullanımı konusundaki sözlerine yukarıda değinmiş ve sadece antibiyotiğin sadece tedavi amaçlı, belirli dozlarda uygulandığını yazmıştık.

Bu konuda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, web sitesinde bir yazı yayınlayarak herkesin merak ettiği soruları yanıtladı. Bakanlığın iddiasına göre tavuk yetiştiriciliğinde 42 gün, tavuğun gelişimini tamamlayıp 2-2,5 kg'a ulaşması yani kesime hazır hale gelmesi için yeterli. Tavuğun gelişim sürecinde ise hormon kullanılmadığı, antibiyotiğin ise tedavi amacıyla kullanıldığını belirtiyorlar. Ayrıca antibiyotik kullanımının AB mevzuatına uygun olduğu, antibiyotiklerin de katkı maddesi olarak yemlere katılmayıp sadece tedavi ve hastalık durumunda sağlıklı hayvanları koruma amacıyla uygulandığını da ekliyorlar.

Bakanlığın ilgili yazısına şuradan ulaşabilirsiniz.

Ayrıca daha geniş kapsamlı bilgi sahibi olmak istiyorsanız, hayvan beslemede kullanılan yem katkı maddelerinin tam listesine de yine Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın sitesinden ulaşabilirsiniz.

Böyle bir şey de var: Greenpeace'in "Yutmayız!" kampanyası

sivilsayfalar.org

Türkiye'deki antibiyotik tartışmasının taraflarından biri de Greenpeace'tir. Greenpeace aslında sadece antibiyotik kullanımında değil, GDO'lu yemden, üretim tesislerinde hayvanların barınma şartlarına kadar pek çok süreç konusunda iddialarda bulunarak şartların iyileştirmesini talep ediyor.

Kampanyanın şartları ise şöyle: Hayvanlar rahat ve özgür bir ortamda barınmalı, antibiyotik ve katkı maddeleri hayvanların gelişimi için kullanılmamalı, kimyasal ilaç ve gübre kullanımı terk edilmeli, sözleşmeli çalışan çiftçilerin hakları gözetilmeli, hayvan dışkılarının geri dönüşümü sağlanmalı, zararlı dışkılar çevreye ve doğal kaynaklara zarar vermeden yok edilmeli, tavuk üretiminde farklı yerel ırklar kullanılmalı ve bu dönüşümün 2020'ye kadar tamamlanması için yol planı açıklanmalı.

Türkiye'deki broiler tavuk ve yumurta üreticilerine seslenen Greenpeace'in bu kampanyasının tamamı ise şurada.

Bu soru önemli hale geliyor: Tavuk alırken nelere dikkat etmeli?

biobel.com.tr

Üzerinde antibiyotik ve katkı maddesi tartışmalarının sürdüğü tavuğu alırken soru işareti yaşamanız çok normal. Hangi tavuğu alacağınızı, tavuk alırken nelere dikkat etmeniz gerektiğini bilmiyorsanız, tavsiyelerimiz size yardımcı olacaktır.

-Eğer tavuğun üzerinde "organik tavuk" yazıyorsa ve organik sertifikası varsa, bu, tavuğun yetiştirilme sürecinde GDO, antibiyotik vb. herhangi bir ilaç ya da katkı maddesi kullanılmamış demektir. Görece daha rahat satın alabilirsiniz.

-Ambalajda "kafes dışında yetiştirilmiş/cage free tavuk" yazısını görebilirsiniz. Bu, tavuğun üretim tesisinde kafes olmadan yetiştiği anlamına gelir ancak özgür biçimde gezindiği anlamına gelmez. Bu konuda tavukların çok dar alanlarda kafessiz olsa da kıpırdayamayacak kadar dar alanlarda neredeyse üst üste şekilde durdukları iddiaları mevcut. Organik tavuktaki sıkı denetim, serbest gezen ve kafessiz alanlarında çok sıkı olmadığı için ambalaj üstündeki yazılardan kesin bir yargıya varmak mümkün değil.

-Ambalajda "antibiyotiksiz tavuk" yazması da yine kafessiz tavuklar gibi ucu açık kalan bir kavram. Çünkü antibiyotiksiz tavuk yazabilmek için tavuğun çiftlikte yetişmiş olmasının yeterli olduğuna dair iddialar mevcut. Hal böyle olunca da ciddi bir denetim olmadığından yine kesin bir yargıya varmak çok zor.

-Tavuğun bildik, güvenilir kasaplardan alınması da yine tavuğun geldiği yer, yaşama koşulları, beslenme biçimine dair size daha iyi fikir verebilir.

-Doğal tavuk uzun sürelerde pişecek ve pişerken de ortaya jöle denilen etin kolajeni çıkacaktır. Tavuğunuzun pişme süresi ve jölenin ortaya çıkması, tavuğunuzun doğallığının anlaşılması için iyi bir yöntemdir.

- Bütün bu okuduklarınız size "Asla tavuk almayın, tavuk yemeyin, hepsi hasta yapıyor" gibi bir sonuç çıkarmamalı ya da bütün markalar kötüdür dedirtmemeli. Sonuçta tavuk temel besin maddelerimizden biri, iyice araştırmalıyız.