Damat Adayları Bilsin: Tuzlu Kahvenin Hikayesi
23 Aralık 2014Şimdiye kadar hep bir tuzlu kahve hikayesi duyduk, kız istemeye giden nice yiğitlerin tuzlu kahveyle imtihanlarını, şekilden şekle girmelerine tanık olduk. Öyle kanıksadık ki tuzlu kahve geleneğini, neden yaptığımızı düşünmeden o kahveye tuzu dayadık. Hatta bazılarımız kendini tutamayıp içine karabiber, pul biber de koydu.
Madem bu kadar ceremesini çektik, damat adaylarını üzdük ve ağızlarının tadını bozduk, tuzlu kahvenin ne olduğunu, geleneğinin nasıl başladığını öğrenelim. En azından bir dahaki sefere sevdiceğimize tuzlu kahve içirirken “Bana bunun neden yaptın Züleyha?” dediğinde cevap verebilelim.
Tuzlu kahvenin şimdiye kadar anlatılmış birden fazla hikayesi var ancak içlerinde en mantıklı ve akla yatkın olanlarını sıraladık.
Tuzlu Türk kahvesi hikayesiyle birlikte bir de Türk kahvesi çeşitlerini okumak isterseniz: Kokusuna Ayrı Tadına Ayrı Hayran Olunan 13 Nefis Türk Kahvesi
Tuzlu kahvenin anlamı ve hikayesi
Eski zamanlarda, gelin ve damat adayı görücü usulü ilk kez kız isteme töreninde bir araya gelirmiş. Gelin tarafı ve erkek tarafı birbirlerini şöyle bir süzer, gelin hemen kahveyi hazırlarmış. Gelinin ilk kez gördüğü damat adayını beğenip beğenmediği de burada ortaya çıkarmış. Çünkü gelin hanım eğer damat kardeşimizi beğenirse kahvesini şekerli yaparmış. Hatta yanına tatlı da getirerek “Seni ailem de ben de istiyoruz.” mesajı verirmiş.
Ancak her hikaye maalesef ki güzel bitmiyor. Gelin adayı eğer damadı hiç beğenmediyse kahvesine şeker yerine tuz koyarmış. Tuzlu kahveyi içen damat adayı, kızın kendisini beğenmediğini anlayıp anasını babasını toplayarak bu işten vazgeçermiş. Tuzlu Türk kahvesi servis etmenin işte böyle subliminal bir özelliği de varmış.
Tuzlu kahve konusundaki bir diğer hikâyeyse yapılan tuzlu kahvenin gerçekten hatırı olup olmadığını anlamak üzerine kurgulanmış.
Birbirini seven iki genç, kız isteme merasiminde göz göze gelir, anne babalar bakmıyorken hafif cilveleşir en sonunda da gelin adayı kahveyi yapmak için mutfağa geçermiş. Mutfakta kahvesini pişiren gelin adayı damadın gerçekten onu sevip sevmediğini anlamak için kahvesini acı yaparmış.
Eğer damat adayı kahvenin tuzlu olduğunu fark eder ve hiç içmezse bu gelinin isteklerini karşılamayacağı anlamına gelirmiş ve geline yapılan bir ayıp sayılırmış. Damat adayı kahveden bir ya da birden fazla yudum alır ve tükürmezse bu da sevgilisi için her şeyi yapacağı anlamına gelirmiş.
Hatta tuzlu Türk kahvesi konusunda meseleyi bir sonraki boyuta geçirip “Bu kahveye daha tuz yok mu, az tuzlu olmuş bu.” deyip gelin adayına güzel bir mesaj gönderen damatlar da oluyormuş.
Tuzlu kahvenin gelin adayının arkadaşları arasında damat adayına yapılan ilk şaka niteliği taşıdığını da unutmamak gerekir. İleride damat adayına çok çektireceklerine şimdiden alışsın diye gelinin kız arkadaşları doldurur da doldurur kahve bardaklarını acıyla. Damat da ne yapsın, içmek zorunda kalır. Ancak içinden söylediklerini biz buraya aktarmayalım. : )
Son olarak en eğlenceli ancak vahim rivayet ise Sultan II. Abdulhamid’in son senelerinde vefat eden Osman Fevzi Bey’in hikayesi. Eşiyle evlenmeden önce kız isteme merasiminde gelen tuzlu kahveye “Ben askeriyeden geldiğim için alışığımdır tuzlu kahveye, inşallah evlendikten sonra bana böyle tuzlu kahveler yaparsınız.” demesi ve eşinin evlendikten sonra her gün ona tuzlu kahve yapması.
Kahveniz hep tatlı olsun!