Sağlıklı Beslenme Takıntısı Yüzünden Ölümden Dönen Genç Blogger
16 Ocak 2018Sağlıklı beslenmek deyince, eminiz birçoğumuz gibi sizin de aklınıza şahane, sağlıklı, mutlu bir hayat geliyor gelmesine ama...
İşin aslı tam olarak öyle olmayabiliyormuş aslında.
Sıkı takipçilerimiz bilir, "Her şeyin fazlası zarar" sözünün ne kadar doğru olduğunu sık sık söyler, ölçülü yeme-içme konusunda uyarılarımızı yapmayı ihmal etmeyiz. Ama gelin görün ki bu kadarını biz bile kolay kolay tahmin edemezdik.
Zira birazdan anlatacağımız, sonu neredeyse ölüme varabilecek ve neyse ki çözümü bulunan tüm bu durum "sağlıklı beslenme takıntısı" yüzünden gerçekleşiyor.
Buyurunuz, sizi hiç merakta bırakmadan "fazla sağlıklı" olmanın ne gibi sonuçlar doğurabileceğini anlatmaya başlayalım.
Bu genç kadın için her şey stresten kurtulmak amacıyla yaptığı egzersizlerle başlıyor aslında
Christina Rice, şimdilerde 23 yaşında olan, genç ve sağlıklı bir kadın. Onu tüm dünyada konuşulur hale getirense başından geçen "fazla sağlıklı olma" hikayesi.
Christina için her şey üniversite yıllarında başlamış. O dönem zor zamanlardan geçen genç kadın, kendini sürekli stresli, mutsuz, gergin ve üzgün hissediyormuş ve bu durumdan kurtulmak için egzersizler yapmaya başlamış. Buraya kadar her şey şahane tabii ama buradan sonra işler biraz değişmiş.
Çünkü Christina, stresini yalnızca egzersiz yaparken atabildiğini fark edince her geçen gün yaptığı egzersizi ağırlaştırmış. Öyle ki bir süre sonra her gün 75 dakika spor yapmadan duramaz olmuş ve bunu haftanın 6 günü boyunca devam ettiriyormuş.
Christina o günlerini şöyle anlatıyor: “Her gün spor yapmaya bağlanmıştım. Kendimi daha iyi hissetmem gerekiyordu ve bu yüzden her gün daha fazla, daha ağır çalışmaya başladım ve durum kontrolden çıktı.”
Aynı zamanlarda genç kadın bir de temiz beslenme akımına kendini kaptırınca olanlar oluyor
Tam da bu zamanlarda Christina kendini bir de "temiz beslenme" akımına kaptırmış ve işlenmiş yiyeceklerin tamamen beslenme düzeninden çıktığı bu akım gereği oldukça sıkı bir diyet yapmaya da başlamış.
Christina, o dönem oldukça fazla sindirim sorunu yaşıyormuş ve karbonhidratın ve yağın ne kadar kötü olduğunu araştırıp okudukça diyetini "sadece en temiz şeyler" olacak şekilde sınırlandırmış.
Genç kadın, o dönem hayatından tüm karbonhidratları çıkarmış ve yağın da neredeyse her şeklini kesmiş. İstemeden de olsa, kilo vermeye başlamış ve 3 aydan kısa bir sürede 20 kiloya yakın kilo vermiş.
Bu yaşamıyla birçok kişinin takdirini kazanan genç blogger, içten içe işlerin yolunda gitmediğini fark etmeye başlıyor
Christina'nın yaşadığı bu "sağlıklı" hayat, diyet ve egzersiz rutinleri ve hatta vücudundaki değişim, çevresi tarafından bir başarı hikayesi olarak görülmeye başlamıştı. Hatta Christina'nın ünlü bir blogger olma yolundaki çalışmaları da o dönem hız kazanmıştı. Christina sürekli "İnandı, çalıştı, sağlıklı beslendi, mide problemlerini atlattı ve kilo verdi!” diye anlatılıyor, hatta örnek gösteriliyordu.
Üstelik bunu sadece bu konuda bilinçsiz insanlar yapmıyor, genç kadını doktoru da destekliyordu. Ağır egzersiz programını gösterdiğinde bile Christina, doktorundan onay almıştı.
Ama genç kadın içten içe bir şeylerin çok yanlış olduğunu düşünmeye başlamıştı. Christina o günlerde içinde bulunduğu durumu şöyle özetliyor: “Arkadaşlarımla takılamıyordum çünkü o sürede spor yapmayı tercih ediyordum ya da onların takıldıkları yerler yiyecek planıma uymuyordu. Ailemi ziyaret etmek bile içimden gelmiyordu çünkü orada ne zaman ne yiyeceğimi, ne zaman egzersiz yapabileceğimi planlayamıyordum. Her günümü böyle planlar olmuştum.”
Bu süreçte birçok doktora danışan kadın, sonunda kötü haberi alıyor: "Her an kalp krizi geçirip ölebilirsin"
Christina, hayatının aslında yolunda gitmediğini iyiden iyiye hissetmeye başlayınca sadece kendi doktoruna danışmakla kalmıyor, aklındaki soruların cevaplarını kendi kendine de araştırmaya, başka doktorlara da danışmaya başlıyor.
Neyse ki bu, onun için en doğru karar oluyor.
Yaklaşık 15 diyetisyene gözüken, içlerinden biri belki yaşadığı durumu açıklayabilir diye düşünen Christina başlarda hepsinden aynı cevabı almış: "Her şey normal gözüküyor."
Ama genç kadın için durum hiç de öyle olmamış ve ağır egzersizler, katı diyetler onu 33 kiloya kadar düşürmüş. Artık çevresinde onu hayranlıkla takip eden insanların bile dikkatini çekmeye başlayan bu soruna sonunda bir diyetisyen müdahale etmiş ve Christina'ya:
"Bu şekilde giderse her an kalp krizi geçirip ölebilirsin." demiş.
Bu sözün yüzüne tokat gibi çarptığını söyleyen Christina, daha önce kimsenin kendisine bu denli açık konuşmamış olmasına şaşırmış ve hayatını yeniden düzene sokmaya karar vermiş.
Vücut yağ oranı yüzde 6.8'e kadar düşen Christina, uluslararası birçok ölçüye göre minimum yüzde 10 olması gereken yağlarının azlığı ve sürekli kilo veriyor oluşu nedeniyle bu süreçte organlarını da oldukça yıpratmış.
Yaşamını tamamen değiştirmeye bir türlü cesaret edemeyen Christina, psikolojik destek almaya başlıyor
Korkuları doğrulanan genç kadının bu "sağlıklı beslenme takıntısı", ortoreksiya nervoza olarak anılan ve sonuçlarıyla aneroksiyaya benzetilen bir hastalık sayılıyor aslında. Henüz resmi olarak kabul edilmiş bir rahatsızlık olmasa da bu sağlıklı beslenme takıntısı, Christina'yı da kolay bırakmamış.
Hayatını değiştirmek isteyen ama yaptığı egzersizlerden de vazgeçmek istemeyen genç kadın, psikolojik destek almaya karar vermiş ve psikoloğuyla kendine güzel bir plan oluşturmuş. Bu plan, onun yalnızca sağlıklı beslenme takıntısından vazgeçmesi içinmiş. Bu nedenle Christina'nın kafasındaki “sağlıklı” kavramını yeniden kurgulamışlar.
Christina, psikolojik destek sayesinde atlattığı o dönemle ilgili şunları ekliyor:
“Aslında bana öğrettikleri şey, benim korktuğum şeydi. Spor yapmayı bırakmam gerekliydi ya da korktuğum yemekleri yemem gerekliydi. Bunları yapmazsam korkunç şeylerin başıma geleceğini biliyordum, kendimi ispatlamam gerekiyordu.”
Yediği yemekleri de değiştirmekte zorlanan genç kadın, önceleri taze taze yediği sebzeleri bir damla yağ ile sotelemeyi deniyor. Sabah kahvaltısına yarım muz ilave ediyor. 75 dakikalık günlük egzersizinden de vazgeçen Christina, bunun yerine meditasyon yapmaya ve günlük tutmaya başlıyor.
Beslenme uzmanının da desteğiyle genç kadın bu aralar "sağlıklı beslenme takıntısı"ndan kurtulma yolunda ilerliyor
Christina, psikolojik desteğin yanında bu süreçte diyetisyenlerle de çalışıyor ve ona özel olarak hazırlanmış nefis bir beslenme programı uyguluyor.
Yemeye başladığı her yeni yiyecekle korkusu biraz daha azalan azimli kadın, kendisiyle benzer sorunlar yaşayanlara da şöyle diyor:
“Kendime sordum, en kötü ne olabilirdi ki? Üç ay boyunca ağır egzersizler yapmasam ne olabilir mesela? En fazla kilo alırım, bu da benim ihtiyacım olan şey. Bunu fark ettikten sonra, kafandaki blok kalkıyor. Güçlendirici bir olay.
Bu süreçte diğer kadınlara her zaman savaşmak için bir şeyleri olduğunu göstermek istedim. Siz, hiçbir zaman yalnız değilsiniz.”
Umuyoruz ki genç kadın en yakın zamanda sağlığına tamamen kavuşur.
Kaynak: Delish