Yemek.com

Daha Önce Mutfakta Çalışmamış Birine Açıklanması Gereken 12 Acı Gerçek

21 Haziran 2016

Aşçılık kuşkusuz dünyanın en keyifli mesleklerinden biri. Hele ki mutfakta vakit geçirmeyi, yemek yapmayı, bir şeyler yaratmayı ve bu sırada insanları da mutlu etmeyi seviyorsanız aşçılık kadar güzel bir meslek yok.

Ama bir yandan da mutfakta profesyonel bir hayata adım atmak sanıldığı kadar kolay değil. Dolayısıyla daha önce restoran mutfağında çalışmamış birinin orada nelerle karşılaşacağını daha önceden tahmin etmesi çok da kolay değil. Çünkü mutfaklar öyle evinizdeki mutfak gibi değil, birçok şeyle mücadele etmek ve bu sırada mesleğinizin de hakkını vermeniz gerekiyor.

Diyeceğimiz o ki ileride böyle bir kariyer hedefiniz varsa, aşçılık okuluna ya da yemek workshoplarına hali hazırda katılıyorsanız ya da katılmayı düşünüyorsanız ya da üniversitede gastronomi bölümünde okumayı planlıyorsanız önceden şu durumlara da hazırlıklı olmalısınız.

Mutfaklar hem fiziksel hem de psikolojik olarak insanın tükenmesine yol açabilir

Uzun çalışma saatleri, sürekli ayakta koşturuyor olmak fiziksel olarak çökmenize yol açarken neredeyse her restoran mutfağında yaşanan stresli anlar uzun dönemde size psikolojik olarak zarar verebilir. Tabii her meslek fiziksel olarak yorabilir ya da psikolojik olarak sizi çökertebilir. Ama mutfakta çalışıyorsanız bu ikisinin aynı anda olmasına hazırlıklı olmalısınız.

Her yerde dağınıklık olmasına, dökülmüş malzemeler görmeye alışmalısınız

Elde kayan sosun mutfak yerlerine yapışmasına, tezgahların cıvık cıvık yağla kaplanmasına, kapağı açık bırakılmış malzemelerin oraya buraya saçılmasına, dökülmesine alışın. Çünkü elinizdeki iş bittikten sonra bunları temizlemek de sizin işiniz olacak. Oraya da geliyoruz hemen.

Mutfakta işiniz asla bitmez, biraz durdunuz mu kendinizi elinizde paspasla, bezle bulursunuz

Mutfakta çalışıyorsanız iki goygoy yapayım deme şansınız yoktur. Hazırlanması gereken siparişlerden başınızı kaldırmanız çok da mümkün olmaz. Ama diyelim elinizdeki iş bir anda bitti, bunun anlamı temizlik zamanı geldi demektir. Boş kalan herkes dağılan mutfağı temizlemekle mesuldür.

16 saati bulan, neredeyse hiç molasız uzun çalışma saatlerine hazır mısınız mesela?

En uzun saatlere sahip işlerden biri mutfak emekçiliği, gerçekten abartmıyoruz. Sabahınız yok, geceniz yok, dinlenme şansınız yok. Buna tamamsanız sorun da yok.

Mazeret izni mi? Hayır dostum, yoooo

"Pardon, annemi hastaneye götüreceğim de cuma izin alabilir miyim?"
"Hayır."

Dünyanın en kısa dram filmi. IMDB puanı 8.6.

İzin günlerinizi hobilerinize mi ayıracaksınız? Sanmıyoruz

Yani tamam çok uzun saatler çalışılıyor, izin almak çok zor, hasta olsan da, başına bir iş gelse de o mutfağa adım atmak zorundasın ama çok da haksızlık yapmayalım. Sonuçta her ölümlü gibi mutfak çalışanlarının da izin günleri var. Ama bu günler - zaten hafta sonunu unutun - öyle gidiyim eskrim dersi alayım, çocuğumun maçını izliyim demek için değil. Zira o günleri ölü gibi yatarak ve ayakta olduğunuzda da evdeki işleri (çamaşır, bulaşık, temizlik) hallederek geçireceksiniz.

Hey! Aşçılar bahşiş almaz

Garsonluk da en az aşçılık kadar zor bir meslek. Onların da çalışma saatleri dengesiz, düzensiz ve uzun. Yemek sektörü genel olarak böyle, yapacak bir şey yok. Ancak onlar bahşiş alıyor diye aşçılar da alıyor diye bir kural yok. Hele kariyerinizin başındaysanız bazı garsonlardan (çünkü bahşiş gerçeği) daha az kazanıyor olmanız bile olası, ama lütfen hemen pes etmeyin.

Yaralara, berelere, dikişlere, sargılara merhaba diyin

Mutfak kazalarının başınıza gelmesi çok olası. Özellikle bıçak kullanmayı öğrendiğiniz çıraklık döneminde elinizi, parmaklarınızı keseceksiniz, hazır olun. Onlarla yaşamaya alışın. Zira en usta aşçıların bile başına sıklıkla geliyor. Mesleğin cilvesi

Sürekli bir iletişim halinde olma hali

Mutfakta sürekli hareket halindesiniz ama bir yandan da çalışma arkadaşlarınızla, şefinizle iletişim halinde olmak zorundasınız. Yani hem eliniz, hem tüm vücudunuz, hem beyniniz işleyecek hem de tüm bunları yaparken çok hızlı olacaksınız. "Hazır!", "Geliyor", "Sıcak", "Dikkat et!" gibi kelimeler en yakın dostlarınız olacak.

Cevaplar ise belli: "Evet" ya da "Hayır"

Mutfakta netlik önemli. Sorunları hızlı çözmek ise laf salatası yapmamaktan geçiyor. Dolayısıyla size yöneltilen sorulara verecek sadece iki cevabınız var. "Evet" ya da "Hayır". Belki, olabilir gibi kelimeleri özleyeceksiniz.

Tüm gün mis gibi kokular içinde, yemeklerin arasındayken aç kalacaksın güzel dostum

Mutfakta olmanın en güzel yanı sürekli leziz yemekler yiyor olmak diye düşünüyor olabilirsiniz. Ama mutfağa adım attığınız anda durumun bunun tam tersi olduğunu anlayacaksınız. Ancak vaktiniz olursa personel yemeğinden hızlıca yersiniz, o kadar. Zaten terzi nasıl kendi söküğünü dikemiyorsa siz de bir zaman sonra kendi evinizde yemek yapmamaya başladığınızı fark edeceksiniz. Bu da burada ibretlik olarak dursun.

Sıcakla dost ol, soğuğa da bünyeni hazırla

Her daim yemek pişen, koca koca kazanlarda çorbaların, sosların kaynağı mutfaklarda sıcağı 200 derece gibi hissetmeye ve onunla yaşamaya alışmak zorundasınız. Sonra zaten işiniz soğuk hava deposuna düşecek ve bir anda bu 200 dereceden eksi 50 dereceye merhaba diyeceksiniz. Bünyeler hazır olsun!