Bir masal köy adeta: Adatepe Köyü
Zeus Altarı ve gidip de herkesin milyonlarca kez poz verdiği sonsuz mavi manzara tam olarak bu köyün girişinde. Edremit Körfezini ayaklar altına almadan evvel bu şirin köyde yapılacak çok şey var.
Alaçatı’yı aratmayan taş evlerinin olduğu Arnavut kaldırımlı sokaklarında gezmeli mesela. Sabun, reçel ve hediyelik eşya satan birçok dükkana girip çıkmalı. Zeytinyağı ve natürel sızma zeytin sütü için tek adres Hüseyin & Meral Zeytinyağı Evi’ne uğramalı.
Bu masal köyün bir de meydanında bulunan kahvesinde oturup Türk kahvesi içmeli. Kendisi devasa iki çınarın altında konumlanıyor. Bu kahve, özellikle yaz sıcağında buzdolabı işlevi görüyor. Kendinizi buraya rahatlıkla atabilirsiniz. Bu kahvede soluklanıp sonra Refika Cafe’ye gitmeli. Terasından köyün taş evlerini, yemyeşil manzarasını izleyip, afiyetle karnınızı doyurabilirsiniz.
Olur da bu köye mest olup birkaç gün kalmak isterseniz Hünnap Han önerimizdir.
Adatepe'ye gitmişken: Zeus Altarı
Adatepe Köyü’nün girişinde bulunan Zeus Altarı’nı görmeden dönmek olmaz.
Baştan söyleyelim toprak bir yolda tabana kuvvet dakikalarca yürüyeceksiniz. Yoksa daha çok tırmanacaksınız mı demeliydik? Aman yaklaşık 1 kilometrelik bu yolda hem köyün tablo gibi manzarası hem de çam ve gürgen ağaçları size eşlik edecek.
Gargaran tepesine vardığınızda ise Edremit Körfezi’nin manzarasıyla büyülenecek, eski Yunan kültürüne göre tanrılarına kurbanlar sunmak üzere yapılmış Zeus Altarı’nı göreceksiniz.
Bu tepede bol bol fotoğraf çekilmek şart!
Testi peyniri diyorlar: Yeşilyurt Köyü
Adatepe’den sonra ziyaret etmeniz gereken bir diğer köy de Yeşilyurt Köyü. Deniz havasına, dağlara, arnavut kaldırımlı sokaklara, taş evlere doyacağınız bu köy huzurlu bir tatil arayanlar için ideal. Hiçbir keşif yapmadan bir hafta burada ruh doyurabilirsiniz yani.
Sokak sokak arşınlamaktan, fotoğraf çekmekten başka yapacak çok şey var. Bir kere köyün en samimi mekanı Çakır Kahvaltı Evi’nde uzun soluklu kahvaltılara imza atabilirsiniz. Sonra "kumda Türk kahvesi" yazısını gördüğünüz her yerde bitip keyif çatabilir, 40 yıl hatırı olacak sohbetler edebilirsiniz. Köyün meydanında bulunan Han Cafe’de ev yapımı gözleme veya mantı yiyebilirsiniz.
Zeytinlikler, badem ve incir ağaçları arasında konumlanan gürültüden son derece uzak Manici Kasrı ise köyün en iyi butik otellerinden, tatil boyu hiç gezmeyip kendinizi buraya kapatsanız da olur hani.
Testi peyniri, zeytinyağı, ısırgan otu, kapari, kekik, zeytin de dönüşte bavula koymanız gerekenlerden.
İçinde Hasan Boğuldu var: Kazdağları Milli Parkı
İçinde birçok canlı türüne ev sahipliği yapan bu milli parkta yapacak çok aktivite, görülecek çok yer var! Bu sebeple notunuzu almaya başlayın; İlk olarak Hasanboğuldu Göleti Kaz Dağları’nın en popüler noktalarından. Hasan ve Emine’nin hüzünlü aşk hikayesine konu olan bu göletin müthiş mavisi sizi etkileyecektir. Buraya kadar gelmişken bu göleti atlamamanız önerilir. Sütüven Şelalesi ise bayılacağınız bir diğer nokta. Şelalenin hemen girişinde yer alan ve dört mevsim açık olan kır lokantasında karın doyurup; köylü kadınların minik tezgahlarda sattığı miss kokulu dağ kekiği, papatya, zeytin, zeytinyağı, sumak, çam ballarından alabilirsiniz.
Mesire alanlarının olduğu Pınarbaşı, yamaçtan akan buz gibi soğuk suyuyla özellikle yaz aylarında serinlemek ve piknik için tercih edilebilir. Yine milli parkın içinde yer alan ve Kazdağları’nın üç yüksek tepesinden biri olan Sarıkız Tepesi size en güzelinden manzara vadediyor.
Adrenalin ve heyecan arayanları da unutmadık. Sarıkız ve Şahindere Kanyonu buradaki favori jeep safari turlarından. Özellikle kalabalık arkadaş gurubu ile gidiyorsanız en eğleneceğiniz aktivite budur!
Burada yaşanır: Çamlıbel Köyü
Kazdağları’nın en çok turist çeken bir başka köyü Çamlıbel. Yeşil bir vadiden Edremit Körfezi’ne bakan bu köyün şahane bir manzarası var.
Piknik alanları, mekanları ve son derece şık otelleriyle elinizi objektiften alamayacaksınız. Özellikle köylülerin düzenlediği Çamlıbel Bucak Panayırı ve Kültür Sanat Festivali’ne denk gelirseniz sizden güzeli yok.
Tuncel Kurtiz’in oteli olarak bilinen Zeytinbağı Otel en popüler konaklama seçeneklerinden. Bir de tam bir doğa harikası olan Albatross Dağ Evleri var. Düşler Vadisi ise kahvaltının en masalsı rotalarından. Atmosferine bayılacaksınız.
Köyün en renkli mekanı Köyün Delisi’ne uğrayıp, birbirinden ilginç hediyelik eşyalardan almayı unutmayın.
Keşfetme sadece gezmek değil: Tahtakuşlar Etnografya Müzesi
Dağ, tepe, vadi gezip doğayla içli dışlı olduktan sonra "biraz da bilgi sahibi olalım" derseniz bu müze sizi bekler.
Kendisi, 1991 yılında açılan ve Türkiye’min ilk özel etnografya müzesi olma özelliğini taşıyor. Geleneksel Türkmen giysilerinden günlük objelere, el yapımı yün torbalardan kilimlere, aksesuarlardan kozalaklara kadar Orta Asya’dan Türkiye’ye göç eden Türkmenler'in kültür varlıklarını burada görebilirsiniz.
Evet, Mostar'a benziyor: Mıhlı Şelalesi
Film seti gibi bir yer olur Mıhlı Şelalesi. Yemyeşil doğası, irili ufaklı göletleri, şelaleler, ile deyim yerindeyse cennetten bir köşe.
Burada bol bol fotoğraf çekilecek nokta Romalılar’dan kalma kemerli köprü. Kendisi görüntüsüyle Mostar Köprüsü’nü anımsatmıyor değil. Su yolları ve taşları aynen muhafaza edilen Başdeğirmen de bu köprüye eşlik ediyor.
Özellikle yaz aylarında buranın soğuk suyunda yüzmek gibisi yok. Hatta çayın üstüne kurulan dinlenme tesislerinde keyif yapmak gibisi de yok. Ayaklarınız çayın buz gibi suyuna değerken tıka basa karnınızı doyurabilirsiniz.