Dehidrasyon: Aşırı Su Kaybı Sonucu Vücudun Susuz Kalması
11 Temmuz 2014Suyun insan vücudu için hayati öneminden haberdarsanız ve ancak yine de düzenli su içmiyorsanız aşağıdaki maddeler sizin için. Sayfayı okumayı bitirdiğinizde oturduğunuz yerden kalkıp koca bir bardak su alacağınızı umuyoruz.
Bu arada dehidrasyon yalnızca yeteri kadar su tüketmemenin bir sonucu değildir. Aşırı terleme sonucu oluşan su kaybı da, ishal ile yaşanan su kaybı da, bebeklerin sık sık yaşayabileceği su kaybı da ya da çeşitli nedenlere sahip olabilecek böbreklerdeki su kaybı da dehidrasyona neden olur.
Vücudun aşırı su kaybetmesi sonucu yaşanan ve vücudun susuz kalması anlamına gelen dehidrasyonun vücuttaki etkilerine ve ortaya çıkacak olası hastalıklara göz atalım:
Günün erken saatlerinde dahi aşırı yorgunluk hissi: Yetersiz su tüketimi vücudumuzdaki enzimlerin çalışma düzenini olumsuz etkiler, vücut ritmini bulamadığı için günün erken saatlerinde dahi yorgun hissedebiliriz.
Kanın yoğunlaşması ile beraber oluşan yüksek kan basıncı: Vücudumuzdaki kanın yüzde 92'si sudan oluşuyor ve eğer kandaki su oranı düşüş gösterirse kan daha yoğun bir hal alıyor. Bu da yüksek kan basıncına ya da gün içindeki yaygın kullanımıyla yüksek tansiyona yol açıyor.
Histamin üretimi ile ortaya çıkan astım ve alerjiler: Kandaki su oranı azaldığında, vücudumuz bir koruma mekanizması olarak kandaki suyu tutma amacıyla hava yollarını da kapar ve suyu içeride tutmaya çalışır. Aynı anda histamin hormonu üretimi de artar ve bu da çeşitli alerjilere ve astıma kapıların açılması anlamına gelir.
Deride bozulma, erken yaşlanma, kırışma: Yeteri kadar su tüketememe ve dehidrasyon oluşumu ile beraber derinizdeki toksinleri dışarıya atamaz olursunuz. Bu da vücut derinizde erken yaşlanmaya, kırışıklıklara, renginizin solmasına neden olur.
Aşırı susuzluk sonucu yüksek kolestrol: Dehidrasyon sırasında vücudun bir başka tepkisi de kolestrol üretimini artırarak hücrelerin su kaybını önlemektir. Yüksek kolestrolünüz varsa bunun nedenlerinden biri de yeteri kadar su tüketmiyor oluşunuzdur.
Mineral eksikliği sonucu ülser, gastrit ve reflü: Yeteri kadar su tüketmediğimizde vücudumuzun edinmekte zorlandığı kalsiyum ve magnezyum gibi minerallerin sindirim sistemimize direkt negatif etkisi olur ve ülser, gastrit ya da reflü gibi hastalıklar ortaya çıkabilir.
Mesane ve böbreklerde direnç kaybı: Toksinlerin yoğun yer aldığı ve bakteri oluşumunun kolay olduğu mesane ve böbrekler, yeteri kadar su içilmemesi durumunda toksinleri dışarıya atmakta zorlanır ve bu durum da bu bölgelerde bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olur.
Kabızlık: Yeteri kadar su içilmemesi sonucu vücudun her bölgesinde olduğu gibi bağırsaklarda da yavaşlama yaşanır ve tuvalet ihtiyacı kolayca giderilemez.
Zayıflayan kıkırdak sonucu eklem ve diz ağrıları: Eklemlerde yer alan kıkırdak yapı büyük bir oranda sudan oluşur ve su kaybı halinde kıkırdak yapıda ve dolayısıyla eklemlerde ağrı yaşanır. Su kaybı halinde kıkırdak yapı kendini kolayca onaramaz.
Kolayca kilo alma ve şişmanlama: Aşırı su kaybı sonucu hücreler enerjiden yoksun hale gelirler ve enerji elde edebilmek için vücuda besin tüketmeleri, yani daha çok yemeleri gerektiği sinyalini gönderirler. Bu da kilo almaya ve şişmanlamaya yol açar. Halbuki vücudun ihtiyacı olan yalnızca sudur.
Siz en iyisi "benim başıma gelmez" demeyin, hemen şu anda bir bardak su içerek güne devam edin.