Yemek.com

Yoğun Kıvamı ve Faydalarıyla Kış Aylarının Vazgeçilmezi Bozanın Şaşırtıcı Tarihi

16 Aralık 2020

Eski zamanlardaki kadar çok olmasa da sokaklardan duyulan bozacı sesleri ve kış gelince raflarda yerini alan şişeleriyle boza mevsimi çoktan geldi! Havaların soğumasıyla birlikte aklımıza düşen, kıvamı yerinde mis gibi bozaların izinde tarihi bir yolculuğa çıkalım istedik biz de.

Geçmişi çok eskiye dayanan, Türk kültüründe değerini bulan lezzetlerden bozanın tarih boyunca başından geçenleri öğrenince şaşırmadan edemeyecek, belki de mevsimi geçmeden onu daha çok tüketmek isteyeceksiniz.

Unutmadan, enfes bozaları evde ellerinizle de hazırlayabileceğinizi söylemeden geçmek istemeyiz. Bakınız: Adım Adım Evde Boza Nasıl Yapılır?

Hadi o zaman bozanın lezzet dolu geçmişine uzanalım şimdi!

Bozanın lezzet dolu tarihi yolculuğu

Boza severlerin dahi çok şaşıracağı tarihi bir serüveni var bozanın. Geçmişi milattan önceki yıllara dayanıyor mesela. Yaklaşık 9 bin yıllık varlığı boyunca ise birçok kültürde kendine yer bulmayı başarıyor. İlk ortaya çıkış yerinin ise Mezopotamya olduğu düşünülüyor. O dönemler fermante tahıl unlarından yapılan içecekler oldukça popüler. İçlerinde en çok bilinenlerden biri de lezzetiyle bugünlere dek gelmeyi başaran boza. Hatta bu sebeple bozanın tarihteki en eski içeceklerden olduğu düşünülüyor. Dönemin şartları dolayısıyla bozayı hazırlamak içinse toprak kapların kullanıldığı ve uzun süre bozulmadan saklamak adına bu toprak kapların toprağa gömüldüğü de biliniyor.

Milattan sonraki yıllara dek bu şekilde varlığını sürdüren boza, zaman içinde özellikle Orta Asya Türkleri arasında yaygınlaşıyor. Buradan ise göçlerin de etkileriyle Kafkasya ve Balkanlar'a dek geniş bir alanda tüketilir hale geliyor.

Bozanın tarihindeki en parlak zamanların ise Osmanlı zamanları olduğu düşünülüyor. Osmanlı zamanında hem halktan yoğun ilgi gören hem de tam olarak bir ticari ürüne dönüşen boza, 16. yüzyıla dek sokak satışlarından kahvehanelere dek hemen her yerde kolayca bulunabiliyor. Gelin görün ki 2. Sultan Selim zamanında bozaya yasak geliyor. Sebebi ise denetimsizlik sebebiyle farklı boza çeşitlerinin ortaya çıkmış olması ve "Tatar bozası" adı verilen bir tür bozanın içinde alkol bulunduğu iddiası.

İşte bu olayın ardından bozaya da bazı standartlar getiriliyor ve genellikle Arnavutlar tarafından üretilen, alkolsüz ve tatlı boza üretimi ve satışı devam edebiliyor. Ancak 17. yüzyılda, bu kez de 4. Sultan Mehmet tarafından boza dahil birçok içeceğe yasak geliyor. Sebep yine bu içeceklerin alkol içeriyor olması. Bu yasağın ardından birçok boza dükkanının kapandığı biliniyor. Zaman içinde hafifleyen yasaklar dolayısıyla boza, başta İstanbul olmak üzere birçok yerde yeniden tüketilmeye başlıyor. Hatta Evliya Çelebi'nin notlarına bakıldığında o dönem sadece İstanbul'da yüzlerce çalışanı olan 300'den fazla boza dükkanı olduğu kaydediliyor.

Yine Osmanlı zamanında bozanın Yeniçeriler tarafından da sıkça tüketilen bir içecek olması, bozanın vücut ısısını yükselten ve vücuda güç veren bir içecek olmasına dayandırılıyor. Ancak o dönem yapılan bozaların içinde düşük oranda da olsa alkol bulunması sebebiyle konu tartışmaya açık bir hale geliyor. Evliya Çelebi Seyahatname'de bunu şöyle anlatıyor: "Ordunun içinde çok sayıda bozacı bulunuyor. Zehirlenmeye (sarhoşluğa) neden olacak kadar boza içmek günayh, ancak şaraptan farklı olarak az miktarda içmek değil".

19. yüzyıla gelindiğinde ise Osmanlı kültüründe kendine sağlam bir yer edinen bozanın farklı çeşitleri arasında en popüler hale gelen tamamen alkolsüz olacak şekilde hazırlanan tatlı bozalar oluyor. O döneme dek çokça tüketilen alkollü ve görece daha ekşi bozalar ise tarihin tozlu sayfalarına karışıyor. Zaman içinde fermantasyon süresinde yapılan değişikliklerle eski bozalarda sevilen ekşi lezzeti yakalamak da mümkün oluyor ve boza, bugün de bildiğimiz lezzetine kavuşmuş oluyor.

Orta Asya'dan Afrika'ya dek, dünyaya yayılışının ardında Türklerin, özellikle de Türklerin göç hareketlerinin bulunduğu düşünülen boza, günümüzde birçok kültürde de buza, bosa gibi benzer isimlerle anılıyor. Bize de bu yoğun kıvamlı enfes lezzetin tadını doya doya çıkarmak düşüyor.