"Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar."
Necip Fazıl'ın Beklenen şiiriyle bekledik bu sene yazı. Gelmedi, gelmek bilmedi.
Artık yavaş yavaş yaza söylediğimiz şiiri sonlandırmanın vakti geldi. Hava son şakasını da yapabilir tabii bilemiyoruz ama siz aşağıdaki sinyalleri duymaya ve görmeye başladıysanız, haberiniz olsun, artık cam açık uyuyabilirsiniz.
Not: Varsa bir yorumunuzu alırız.
Evler artık daha fazla zeytinyağı kokuyorsa
Canınınız durduk yere deniz kenarında bira patates kızartması ikilisini çekiyorsa
Film izlerken patlamış mısırın yerini dondurma almaya başladıysa
Soğuk su buzdolabında ilk kez göründüyse
Bardakta mısır yemek için seyyar bir satıcıya yanaştıysanız
Denizde yüzdükten sonra gelen o hain acıkmaya kollarınızı bırakmaya hazırsanız
Ama bir yanınız diyet diyorsa hala
Artık saat 10 olduğunda acıkmıyorsanız
Balkonlardan çay kaşığı sesi yükselmeye başlamışsa
Bir yerlerden "Hayır Berk sonra hasta oluyorsun" sesi duyuyorsanız
Sıkma meyve suyu almak için vitaminci sırasına girdiyseniz
Bir yerlerde birileri karpuz yediyse
Ve onlara karpuz peynir ekmek üçlüsüyle dahil olmak istiyorsanız
Sağda solda "Su, buz gibi, su, 50 kuruş su," sesleri duymaya başladıysanız
Erik yiyeli birkaç hafta olduysa
Çileğe neredeyse doyduysanız
Siparişlerinize "Ice" notunu ekliyorsanız
Buzdolabında dondurma niyetine sarma buluyorsanız
Bonus: Yalın elinde Cornetto dondurmayla dolaşmaya başladıysa
Çıksın babetler, giyilsin şortlar, kıvrılsın gömlekler: İşte o zaman yaz gelmiş demektir!