Aralarından Birinin Kesinlikle Siz Olmadığı 11 Mekan Karakteri
9 Eylül 2014Birkaç arkadaş laflamaya gezegen sınırları içerisinde herhangi bir mekana gittiniz. Tek derdiniz 1-2 saat güzel vakit geçirmek. Belki bir kahve içeceksiniz ya da birazdan ufak ufak sesler çıkarmaya başlayacak karnınızı doyuracaksınız. Azıcık da huzur lazım size. Kıtlama şeker niyetine. Lakin ne mümkün.
Sesleriyle ateş eden ergen tayfa
Mekana girdiniz, gayet huzurlu ve sakin duruyor. İçinizden "Burada birkaç saat kitap okunur" cümleleri geçiyor. Köşede bir yer seçtiniz kendinize, kahveniz elinizde. Dünyanın en mutlu insanı olmak üzeresiniz. Tabii elinizdeki kitabın daha ikinci sayfasında fark ettiğiniz örs, üzengi ve çekiç üçlüsünü kolbastı oynamaya çağıran o ergen tayfa olmasaydı. Hemen terk edin orayı. Biyolojinin de verdiği yetkiyle o gençler sesleriyle ateş etmek üzere.
Bakışlarıyla garson küstüren Ryan Gosling Şaşkınbakkal Şubesi
Kuvvetle muhtemel evinde ayna olmayan bu arkadaş kendini Ryan Gosling Şaşkınbakkal Şubesi sanar. Kahrından rengi solan güneş gözlükleri, içinde farklı sigara bulunan Marlboro paketi ve Doğuş klibi tadında aurasıyla can alır. Bakışları birine kitleninceye kadar güdümlü füze azmiyle boşlukta sürekli gezer. Yakalanırsanız, önünüzdeki iki saat boyunca gaypten gelen "I see you" sesini duyarsınız. Sauron gibidir mübarek.
Derdi pek yemek olmayan fıtı fıtı sevgilileri
Mıç mıç sevgilileri de denebilir. Hayatımıza aslında lise yıllarında girer bu sevgililer. Hemen hemen her yerdedirler. Sürekli bir tatlılıklar, sürekli bir "Aşkım dudağımı yanağına, boynuna falan değdirmezsem nefes alamıyormuşum"lar, insanı depar atarak Rusya'ya kaçmaya iter. Yapılacak tek şey, kurulacak tek cümle vardır: "Gençler bu benim evin anahtarı, evin adresi de bu kağıtta yazılı. Yarın aynı saatte burada buluşalım, anahtarı geri verirsiniz bana"
Eline bir adet bulmaca verilesi 'Tutan' Amca
Tutan Amca'nın ismi Tutan değildir. O onun lakabıdır. Çünkü insanı bir şekilde yakalayıp sohbet etmeyi başarır. Normal şartlarda sürekli uzun yolculuk yapıp yanında oturanları kitlese de arada sırada otobüste verilen keklerden sıkılıp yemek yemeye, bir kahve içmeye dışarı çıkar. Kulaklık kurtarmaz, kitap fayda etmez. Yemeği hızlı yiyin, kahveyi fondipleyin. Kaçmaktan başka çare bırakmaz.
"Kimse pasta almadı mı lan?" doğum günü ekibi
Sürpriz yapma konusunda Estonya Milli Takımı kadar başarılı olan bu ekip, o gün orada doğum günü kutlamak amacıyla toplanmıştır. Normalde görüşmezler ama doğum günlerini beraber kutlarlar. En son 8 ay önce görüştüklerini hatırlayan doğum günü çocuğu daha 1 hafta önceden bu başarısız sürprizi tahmin etmektedir. İşin ritüeli değerini aşınca, bu ekip doğum günü pastasını bile almayı unutur ve doğum günü çocuğunun tahminlerinin üzerine çıkar.
"Daha dün Wall Street'teydim" takım elbiselisi
Her gri takım elbise giyenin Harvey Specter olmadığını, olamadığını ısrarla hatırlatmamız gereken bu arkadaş, 17 adet cihazı bir masaya sığdırmayı başararak bu rekoru elinde tutar. Çok fazla ciddiye almamak, yediği yarım ekmek tavuk döner ve ayranı da hayıflamamak gerekir.
Mekana telefon kulübesi muamelesi yapan genç kadın
Hadi yine iyisiniz. Mekanda telefonla konuşarak Beşiktaş taraftarının desibel rekorunu kırmaya çalışan arkadaş sayesinde, tanımadığınız bir genç kadının en yakın arkadaşının uzatmalı sevgilisinin eski sevgilisiyle barda karşılaştığını ve sözde birbirlerinin yüzüne hiç bakmadığını öğrendiniz. Bugün yeni hayatınızın ilk günü. Onu iyi kullanın.
"Bak nasıl da bahşiş bıraktım süper bahşiş bıraktım" delikanlısı
Hesabı ödeyinceye kadar dikkatinizin radarına yakalanmayan bu arkadaşa, hesabı ödedikten sonra bir şeyler olur. Sanki 5 dakika önce final maçında gol atarak Dünya Kupası'nı kaldırmış gibi hallere bürünür. Mekandan çıkarken zirve yapan bu ruh halinin sebebinin, kalktığı masada duran 3 ayrı 1 TL olduğunu sonradan anlarsınız.
Hesap ödeme anında Orta Doğu'ya dönen masa
Birkaç saattir gıptayla izlenen, gayet iyi vakit geçiren o 4-5 kişilik masa; hesap gelince Orta Doğu'ya döner. Herkes farklı takılmaya başlar, masa ayrışır, bölünür. Biri hesabın tamamını ödemeye çalışır, diğeri kendi yediği içtiğini verip işin içinden çıkar, bir tanesi hala çantada cüzdan arıyordur, bir diğeri elinde kart bekler durur. Biri fazla biri az öder derken o hesap ödenir de o hesap kapanmaz.
İngiliz Kraliyet Ailesi'ni elinin tersiyle itmiş 'Garsonslayer'
İngiliz Kraliyet Ailesi'ni lümpen bulmuş, son yaz tatilini Lannister'ların yanında geçirmiş, ruhu prens ya da prenses bu arkadaş, tam bir 'garsonslayer'dır. İlk önce yemek söyler, 3 dakika sonra ne içeceğini bağışlar, yemek gelir 2 dakika sonra sos ister, tuzu yoktur masada tuz ister, ıslak mendil ister, o geldiği gibi tatlı ister, klima kısılsın ister. İster de ister. O masaya bakan garsonu hayattan soğutur.
"Ben buraya hep geliyorum" özgüvenli genç
Hesap ödeme anında Orta Doğu'ya dönmüş masanın hemen yanında tek başına bir erkek oturur. Bacaklarını geniş geniş açması, kolunu sanki arabadaymışçasına bir yerlere yaslaması ve umursamaz tavırlarıyla size "Buralar hep benim sayılır, her gün geliyorum yea" mesajı vermeye çalışır. Garsonlara ismiyle seslenmesi, yemek geldiğinde aşçının adını sonunda illa 'abi' olmak şartıyla konuya bağlayarak zikretmesi, mekan çalışanları için de çok mutluluk verici değildir ama ses etmezler. Zaten fazla para yoktur bu arkadaşta, birazdan gider.