alacati-ot-festivali-manset

Hadi Buyurun 7. Alaçatı Ot Festivali'ne!

Favorilerime
Ekle

"Bir gün bir gündür" dedik festivalin 3.günü için 9 Nisan sabahında soluğu İzmir'de aldık. Hayaller çılgın kalabalıktan uzakta mavi, beyaz, yeşil uyumunda şenlik havasını yakalamaktı, hayatlar pek öyle olmadı. Bir de ne görelim asıl çılgın kalabalık bizden önce koşup gitmiş bile. Birkaç esnafla sohbet muhabbet ettik onlar da şaşmış kalmışlar bu işe, beklentinin çok daha üzerinde bir yoğunluk olmuş bu sene.

Değdi mi? Tabi ki her saniyesine değer bir cumartesi günü geçirdim."8.Alaçatı ot festivali"nde görüşmek dileğiyle esen kalın...

Hiç yalan söyleyemeyeceğim uzun soluklu yeşillikler eşliğinde serpme bir kahvaltı ümidi vardı içimde, oturacak bir tabure şu yana dursun sokaklarda yürümek mümkün değildi. Sonunda aradığımız kanı "Karaferya" isimli kafenin mis gibi bahçesinde bulduk. Yeni yeni düzen oturtmaya başlamış bir aile işletmesi sanırım. Herkes inanılmaz bir telaş içinde o kalabalıkta herkesi hoş etmeyen çalışan gerçekten güler yüzlü insanlar.

"Otlu börek"

Söz konusu Alaçatı Ot Festivali olunca festivalin akla geleni tabii ki "otlu börek". Böreklerimizi sipariş verdik üzerine serpme kahvaltılar falan gözümüz aç, uzun yollardan geldik biz ne kahvaltı hayalleriyle. Aman tanrım o da ne 5 dk içinde kocaman ikişer gözlememizi getirdi ablam. Sonra da "Hala kahvaltı istiyor musunuz??" diye sordu. Tabii ki sadece börekleri tercih ettik. Ortamın atmosferinden midir bilmem gerçekten uzun süredir tattığım yeni tatlardan en iyisiydi. İçinde ısırgan otu, ıspanak, dereotu... Aklınıza gelebilecek ve bazılarını tam seçemediğim otlar ve peynirle tam kıvamında harmanlanmış börek. Tekrardan ellerine kollarına güler yüzlerine sağlık...

Tam kahvelerimizi yudumlama aşamasına geçmiştik, sokaktan bir müzik sesleri... Şimdi kahvenin sırası mı koş kızım eğlenceye. Sokakta ufak bir müzik grubu herkes bir ağızdan şarkılar söylüyor tempo tutuluyor. Biraz eğlenceye dahil olduktan sonra sakinleşmiş olmasını umduğumuz tezgahlara doğru yola çıktık. Çılgın kalabalığından pek bir şey kaybetmemiş olsa da istediğimiz ot alışverişini yapabilecek duruma gelmişti.

Tezgahlarda el yapımı çeşit çeşit sebzelerin kullanıldığı aklımın ucundan geçmeyecek yiyecekler.Enginar tatlısı, enginar ekmeği, sarmalar dolmalar aman aman daha neler neler... İnsanlar bir yandan yürümeye çalışıyorlar bir yandan da ellerindeki değişik yemekleri birbirlerine tattırmaya. Hepsi birbirinden leziz yiyeceklerle dolmuş taşmış ortalık.

Günün geri kalan kısmının da planı belli... Alaçatı'ya akşam vurunca beyazıyla, mavisiyle, rakısıyla,
çeşit çeşit mezesiyle, fonda hafif Yunan ezgileriyle huzura kavuşmak. Tam anlamıyla hayalimizdeki akşamı yaşadık yalnız, çok mütevazi olamayacağım bu konuda.

Restoranlarda yer bulmakta ilk aşamada zorluk yaşamış olsak da Yekta Restoran'da tam da istediğimiz gibi keyfi tadında bir akşam geçirdik.

Seneye görüşmek üzere.


Doyamayanlar için bir de videomuz var!

Yorumlar

0

Vallahi Bırakmayız, Bir Tabak Daha?